-16-

70 7 1
                                    


Sabahın erken saatlerinde gelen ardı ardına yüksek sesli bildirimle soylenerek uyanmıştı İzuku. Hafif aydınlanan odada telefonuna uzanıp saate baktı. Daha yeni uyumuş sayılırlardı. Başka birisi olsa telefonu kökten kapatıp sorunu çözerdi ama mesaj merkezden gelmişti.

Telefonu açıp mesajı okuduğunda ise acı bir inleme döküldü dudaklarından. Çete savaşı için bugünü mü bulmuştular? Yüz üstü uyuyan Kacchan'a acıyarak baktı. Tatil günü olup dinlenmesi gerekiyordu. Abartmış olabileceğini kabul ediyordu. Özellikle bıraktığı tüm izleri düşününce. Ama aynı mesaj ona da gelmişti ve eğer çeteler arası bir savaşı durdurmak istiyorlarsa herkese ihtiyaçları vardı.

"Kacchan, uyanman lazım." Söylenerek kafasını çevirdi. "Bir tur daha dersen burası cinayet mahalline döner. Her yerim ağrıyor. Bırak da uyuyayım." İsyanına gülmek isterdi. "Burası değil ama barlar bölgesi kesinlikle bir cinayet mahalline dönecek. Dino'ya karşılık Muzan. Sence hangisi üstün gelecek?"

İsimleri duyunca gözleri açılmıştı. "Savaş mı?" Kafasını salladı ve yataktan kalkıp onun tarafına geldi. "Daha çok kavga gibi galiba. Gidince görürüz. Aynı anda duş alalım. Daha hızlı oluruz." Katsuki yüksek ihtimalle hayır diyecekken acıyla yüzünü burusturmuştu.  "Sen. Ne. Yaptın?" Cevap vermemeyi seçti ve kucağına aldı. "Sonra konuşuruz. Ayrıca çantamda ağrı kesici de var."

Aynada boynunu görmüş olmasıyla yediği küfürler arkasını fark ettiğinde  duyacakları yanında bir hiç olacaktı. Dikkate almamış ve hızlıca ikisini yıkayıp  odaya geri getirmişti.

Üzerlerini hızlıca değiştirmişler ve ikiside iki tane ağrı kesici yuttuktan sonra otoparkta olan araçlarına binip herkesin olduğu savaş alanına ilerlemeye baslamışlardı. Sivil kıyafetleri vardı ama yapacak bir şey yoktu.

Bakugou kalçasında olan acıyla rahatsızca kıpırdandı. Bel ağrısı üzerine bu eklenince yerinde oturmak bile zor geliyordu. O deku ona söylemediği bir şey yapmıştı. Tahmin edebiliyordu ama odağı şu anda farklı yerdeydi. Sonra burnundan getirebilirdi.

Kavga sesleri kulaklarını doldururken mırıldandı. "Kendi kendilerini öldürmelerine izin versek ne olurdu?" Ama bu kadar kolay değildi. Kendi adamları harici orada yaşayan insanlar da tehlikeliydi. Bir bölge diğerini ele geçirirse oranın halkı tehlikede oluyordu.

Polislerin ana yerden biraz uzakta kurdukları merkeze aynı anda varıp arabadan indiler. "Dertleri ne şunların?" Kirishima yanına geldi. "Dino'nun bölgelerinde bir yere saldırmış muzan. Ama onlar da  da sadece takılmaya gelmelerine rağmen bir anda silah doğrulttuklarını söylüyor." Omuzlarını düşürdü. "Üniversite kavgası sorunu çete kavgasına dönüştü."

Bakugou nefesini verdi. Bu saçma olay için mi yatağından çıkmıştı?

Tamamen olmasa da Deku da onun aklına gelen soruyu sormustu. "Sen ya da komiser bir şey yapamaz mı? Taraflardan birer temsilci ve iki polis memuru." Denki kafasını iki yana salladı. "Denemeye çalıştık. Mikey kabul etmiyor." Bir türlü hapse girmeyen,  muzanın altında çalışan genç deli bir çocuktu. Tekmeleriyle ismi ünlenmişti.

"O inatçı çocuk gelmiyorsa kendim getiririm. Siz Dino tarafına bakın." Midoriya elini önüne koydu. "Kavganın ortasına dalmayacaksın. Onu bilmiyor musun?" Bakışlarındaki endişe belli oluyordu ama bunun onu durdurmasına izin vermektense ölmeyi tercih ederdi.

"Hallederim. Karışma sen." Denki önüne çıktı bu sefer. "Üzgünüm ama çok yorgun görünüyorsun dostum." Kenarda duran Kiri'yi de görünce pes etti. "Anladık. Karışmayacağım." Oturmak için arabaya yöneldi ama acısını hatırlayınca sadece sırtını arabaya yasladı.

Midoriya arabadan iki silah aldı. "Kiri, seni ve beni dinleme şansları daha yüksek." Kafasını salladı. "Bana orada Ei de, bir kere alıştılar bırakmıyorlar." Polislik ve yer altı bağlantısı arasındaki dengeyi iyi kuruyordu.

Birbirlerine giren kalabalığın ortasına kadar ilerlerken bolca tekme ve yumruk atmaları gerekmişti ama ortada silahları havaya sıkıp normalde daha fazla bir ateş sesi yükselince hepsi onlara bakmıştı. "AZ SAKİNLEŞİN SORUN ÇIKARTMAYA GELMEDİK! KAVGA ETMEDEN DE SORUNU COZEBİLİRİZ! YOKSA YEMİN EDERİM Kİ BURADAKİ HERKESİ TUTUKLAYACAK KADAR ADAMI BAŞINIZA SALARIM!"

Korkutucu tavrı ise yaramıştı ki taraflar birbirinden ayrılmıştı. Kirishima ile iki tarafı birbirlerinden 10 metre kadar uzaklastirdilar. Bu sırada Kirishima'ya birkaç kere 'Ei sen nereden çıktın' ya da 'şu polislerle işin ne?' gibi şeyler de duymuştu.

Eline aldığı megafonla bu sefer o konuşmaya başladı. "Sorunun ne olduğu nu biliyoruz. Her iki taraftan birer temsilci gelip konuşursa rahat hareket ederiz. Bekliyoruz."

Bir süre sonra ise Muzan tarafından Mikey, diğer taraftan ise Midoriya'nin bildiği ünlü isimlerden  Haruka Sakura'ydı. Farklı iki göz rengi ve onlara laf eden herkesi dövmesi ile ünlüydü.

Gözlerindeki kızgınlığa bakılırsa olaylar kafasında kolayca belirmişti. "Polislerin burada olmaması gerekiyor." Ei nefesini verdi. "Siz ikinize de tanıyorum ve konuşmusluğumuz var. Hatırlıyor musunuz?" İkili kafasını salladı.

"Bak Ei, her kim olursan ol şu anda sizi ilgilendiren bir şey yok. Benim derdim onunla." Sarışın gözlerini devirdi. "Bizim mekana gelip sorun çıkartan sensin." Ellerini yumruk yapması hiç iyi işaret değildi. "Oturuyorduk sadece. Sonra gelip bize baktın."

"Gözlerini nasıl gerçekçi gosterebildigini anlamaya çalışıyordum." Üzerine atlayacakken ve diğeri de dövüş pozisyonundauyken araya girdiler. "TEKRAR SÖYLESENE ŞUNU!"

"Ulan Sakura, SAKİN DURUN."

Uzun süren bir sakinleşme süresiyle ikili ayrıldı. "Siz mekana geldiğiniz için suçlu bir bakıma sizsiniz. Dino ve Muzan ayrıdır, ekipleri de kaynaşamaz ve kavga çıkar." Mikey'ye döndü. "Çoğu şeyi ciddiye almadığının farkındayım ama insanları bilerek kızdırırsan kavga çıkar."

Son cümleyle ona ciddi misin der gibi bakmışlardı. Haklılardı. Onları hayatları zaten kavgaydı.

Midoriya nefesini verdi. "Özür dilemeyeceğinizin farkındayım da, ateşkese ne dersiniz? Baya bir kavga ettiniz ve ikinizin de ekibi yorgun." Bam tellerine vurmuştu. Ekipler genelde liderler için öncelikliydi.

"Alanıma girme bir daha."
"Gözlerime laf edersen bu sefer kimse ayıramaz." Arkalarını dönüp aynı anda bağırdılar. "GİDİYORUZ!"

Böylece olay kapanmıştı.

Onları ayırmaya çalışan bir grup polis yeri boylarken Midoriya da gözlerini Aizawa'ya dikti. "Bunları ben olmadan da yapabilirsiniz komiser." Omuz silkti adam. "Sahada kime ihtiyacım olup olmadığına ben karar veririm. Bakugou'yu  eve bırak. Gerçekten yüzü bembeyaz." Farkindaydı.

"Kacchan, hadi." Arabanın yanından ayrılarak beraber kendi arabalarını bıraktıkları yere geldiler. "Komiser seni bırakmamı istedi ama arabalar burada. Kendi başına gidebilecek misin?" Kafasını salladı. "Sadece uyku istiyorum. Yavaş giderim."

"Otele donebiliriz. 12'ye kadar uyuyabiliriz." Teklifi çekici gelmiş gibiydi ama tereddütlüydü. "Boşver. Uyuyakalırsak sorun çıkabilir." Arabası burada olmasa ikna edebilirdi muhtemelen ama o da çok yorgundu.

"O halde görüşürüz. Krem sürmeyi unutma uyanınca." Arabasına binerken söylemesini duydu. "Bir ayılayım sana göstereceğim gününü."

Böylece ayrılmışlardı.

İddia-Bakudeku/DekubakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin