-8-

70 9 7
                                    


Eri saçlarını toplayıp derin bir nefes aldı merkeze girmeden önce. Normal zamanda geldiğinde bile akıl sağlığını korumak için büyük bir çaba sarf ederken şimdi birde tanıdığı arkadaşlarından birinin şüpheli intiharına yardım etmek için çağrılmıştı.

İşin daha da tuhaf tarafı çağıran kişi Bakugou abisiydi. Onun gözünde İzuku abisinin en büyük düşmanı. Kendini bildi bileli tartışırlardı ve iyi bir ekip olduklarını düşünmemişti. Ama her nedense görüşmeyi de bırakmıyorlardı.

Kapıdan girince bilindik karışıklık onu karsiladi. Bir köşede hırsızlığı veya kavgayı bildirmek için gelen insanlar, farklı bir köşede rapor işlerini bitirmeye çalışan memurlar ve köşede bulunan camla ayrılmış özel alan, dedektiflerin yeri. Merkezin ünlenmesinin asıl nedeni ve ekibij büyük çoğunluğunun çalıştığı cinayetleri araştıran ekip.

Kapıdan içeri girdi ve sessiz gibi görünen ama herkesin beyninde bir bilgi fırtınası olduğunu bildiği alana baktı. Polis olmak istemiyordu ama İzuku abisi onu çok dtkiliyordu.

"Eri!" Etrafı incelemeyi bıraktı ve ona doğru gelen abisine sarıldı. "İzuku abi. Nasılsın?" Adam ondan ayrıldı ve saçlarını karıştırdı. "Biraz başım kalabalık. Sen nasılsın? Okul çıkışı buraya sürüklendiğin için üzgünüm."

Hafif gülümsedi. "Eğer yardımı dokunacaksa." Bakugou onlara yaklaşırken İzuku kulağına fısıldadı. "Bazıları fazladan soruşturma yapmadan davayı çözemiyor." Fazla da fısıltı sayılmazdı ki bunu o da biliyordu. Ve tabi sozleri söylediği Bakugou abiside duymuştu. "Sen kendi davana bak aptal. Yardıma rağmen bir şey bulamıyorsun." O an telefonun çalmasıyla gözler Midoriya'ya çevrildi. "Erken konuştun galiba. Neyse Eri-chan sana emanet Kacchan. Tutuklamam gereken birkaç kişi var."

Yanlarından uzaklaştığında Bakugou Eri'ye hafif baş selamı verdi ve elini murafa doğru açtı. "Bu gerçek bir sorusturma değil. O yüzden mutfakta oturabiliriz." Kafasını sallayarak onu takio etti ve onu asıl arayan ksiiyle yani Jirou ile buluştular.

Jirou her birinin önüne birer bardak briakti ve direk kıza baktı. "Geldiğin için teşekkür ederiz. Direk konuya giriyorum kusura bakma ama Yoshiko'nun intihariyla ilgili bu durum." Bakufou araya girdi. "Birde ona bulasanlarla." Fotoğraflarını masyaa yaydı.

"Onlarla ilgili ne biliyorsun?" Omuzlarını silkti Eri. "Ben onlarla ilgili fazla bir şey bilmiyorum. Benim arkadaşım değildiler. Sadece Yoshiko ile arkadaştım o da birkaç öğle yemeği ve ortak iki dersimizin seebiydi. Bunları ilk sorgumda da söylemiştim."

"Evet farkındayım kar tanesi. Ama onların anlatmadigi bazı şeyler ve sende bunun farkındasın." Bakışlarını öne egdi. Evet farkındaydı ama ne gizlediklerini bilmiyordu. "Sana onlarla ilgili bildiğin her şeyi anlatmani istiyoruz. Ebeveynlerinin bilmelerini istemedikleri şeyleri. Siz bizden daha kolay bulursunuz."

Kızın aklına gelsi bir anda. "Şunlar gibi mi?" Telefonundan okulun itiraf sayfasını ve ardından öğrencilerin özel kullandığı bir uygulamayı uzattı.

Bu uygulama bir öğrenci tarafından yaratılmıştı ve giriş izni sadece uygulamayı yönetenlerin verdiği ad ve şifreyle sağlanıyordu. İçinde olan ise tüm okulun ortak kullandigi bir parti fotoğrafı deposuydu. Her şeyi paylaşabilirsiniz ve yazabilirdiniz.

Başka bir degisle kimseye anlatmadıkları olayların kanıtı.

"Tanrım.. buradan kesin bir şey çıkacak." Kafasını salladı Eri. "Hiçbir öğrenci bahsetmemiştir çünkü her birinin yediği haltlar da burada."

"O zaman şunu da sorayım o üçlünün ailesinin bilemsini istemedikleri sen kaçını biliyorsun?" Eri eğer bir ozellliğitle ovunecekse bu kulaklarının hassasiyeti olurdu. "Baya bir şey."

Jirou masaya bir ses kaydecisi açtı. "Konuş bakalım." O da öyle yaptı.
...

Midoriya içinden sevinç çığlıkları atıyordu. "Sero inanılmazsın." Çocuk telefonun öbür ucundan kıkırdadı. "Çok şanslıyız. Takip ettigimin bile farkına varmadan tüm anı kayıt altına aldım. Çocuğun ailesi de şikayetçi olacak. Bundan sonrasi sende. Soruşturma zamanı."

"Çok teşekkür ederim." Tahmin ettiği gibi ilerliyordu. İlk şüphelendikleri Hiragi çevrede geziniyor ve sonra arabaya gidiyordu. Onun ardından ise asıl suçlu çocuğu kandırıp avmden çıkarıp farklı bri arabaya görüyordu ve sero bunların hepsine tanıklık edip video kaydı almıştı.

Sıra suçlarını itiraf ettirip diğer çocukları bulmaktaydı.
...

Merkeze getirilen iki kişiyi şimdilik gözaltına atmışlardı. İlk ailenin tanıklığını dinlemişti. Çocuk 9 yaşındaydı ve oyuncaklara bayılıyordu. Adamı da oyuncak için takip etmişti oyuncakçıdan. Pişman olduğu belliydi. Ailesi hem kızgın hem de fazlasıyla korkmuştular. İzuku adamların bir tür teşkilat olduklarını ve cezalarını alacaklarına dair güvence vermişti aileye.

Onlar gittiğinde ise güler yüzlü maskesini çıkartmıştı. Gözaltı için ayrılan bölüme gideren içindeki öfkeyi kontrol etmeye çalışıyordu.
"Kiriyama Yagi."
"Avukatım gelmeden tek kelime bile etmem."
"İlk sorgudan sonra istediğin herkesi arayabilirsin. Eşine de haber vermek ister misin? Ya da biz arayalım mı?" Yüzündeki duygu değişikliği onu mutlu etmişti. Kadının hiçbir şeyden haberi yoktu ki bu rahatlatıcıydı. "Şimdi sorgu odasına."

Kafasını yere eğip kelepcelerle beraber soruşturma odasına iki polisle beraber yurudu. Klasik gri odada bulunan tek masanın bir tarafına oturduğunda karşısına Midoriya oturmuş ve kayıt cihazını başlatmıştı.

"Adını ve yaşını söyler misin?"
"Kiriyama Yagi. 34."
"Tanıkların ifadesine ve bir meslektaşımızın videosuna göre Kageyama Tobio isimli 9 yaşında bir çocuğu kandırıp arabana oyuncak verme vaadiyle çağırmışsın. Bu doğru mu?"
Cevap vermemişti.

"Ben sabırlı biriyimdir Kiriyama-san. Ama sabrımın sınırlarını zorlamak istemezsiniz. Size söylediğim suçlama şikayet eden tarafından söylenmiştir. Şimdi. Cevabınızı duyalım. Ya da size videou'yu izletmeli miyim?"

"Evet öyle dedim. Arabadaki oyuncakları verecektim. Benimd e çocuğum var. Ona da iyilik yapmak istedim."

"Demek iyilik." Kafasını salladı ve sandalayeden ayağa kalkıp üzerine doğru yurmeye başladı. Hafif alaycı tavrıyla hafif sallanarak ve gittikçe kararan gözleriyle yanına kadar geldi. "Tabi öyleyse hiçbir sorun yoktur. Siz de babesınız sonuçta değil mi?"

Bir anda cebinden çıkardığı ve Sero'nun arabada bulduğu bayıltıcı spreyi sertçe önüne koydu. "O halde buna ne diyeceksin? Ha? Parfüm mü?" Kafasını onun hziasina kadar eğdi. "Bu kadar oyun yeter. Karşında salak yok."

Adamın yutkunduğunu ve alnında biriken boncuk boncuk terleri görmüştü. "B-ben." Midoriya dikildi yine ve ona bakarak sandalyesine geri yürüdü. "Dürüst olacaksam hiragi ile ortaklığın seni hiçbir yere vardirmaz. Sadece denileni yapıyorum, haberim yok deyip kurtulabilir ve seni arkada bırakır. Bunu hiç düşünmedim mi?"

Yüzünde geçen kızgınlık ve korkuyu görmüştü. İşte böyle diye düşündü Midoriya. Ortağından şüphe et ve her şeyi dökül.

"Şimdi, en baştan başlıyoruz. Çocukları kaçırdıktan sonra nereye götürüyorsunuz?"

İddia-Bakudeku/DekubakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin