-37-

41 8 8
                                    

Sabah olduğunda Midoriya üzerini değiştirmek için bir saniye bile gecikmemişti. Tüm gece boyunca onları giymek zorunda kalması çok fazla utandırıcıydı.

Yanında uyuyan Bakugou'nun böyle durumda onun üzerine gitmemesinin sebebinin hala geçen seferden kalma durum olduğunu düşünüyordu. Ona söz verdiği gibi konuyu fazla uzatmadan kapandığı için minnettardı.

Kahvelerle beraber birkaç atıştırmalık hazırladıktan sonra odaya geri dönmüştü. "Kacchan, uyandın mı?" Hala yataktan kalkmamıştı ama karışık saçlarıyla kafasını kaldırıp geldiğine bakmıştı. "Hayır. Uykum var." Sonra kafasını tekrar yatırmıştı.

Nedense bunun olacağını biliyordu. Onun tarafına geçip kucağına aldı. "Efendi değil misin sen? İşe gitmemiz lazım." Aklına gelen planla onu tuvalete götürüp yere bıraktı ve hala uykuluyken lavabodan akan suyla yüzünü ıslattı. "LAN!"

Ne yaşadığını anlamayan Bakugou yüzüne çarpan soğuk suyla titrerken yandan gelen kahkahlarla yeşilliyi gördü. "NE YAPTIĞINI SANIYORSUN SEN!" İki elini de suyla ıslatıp yüzüne doğru atmıştı.

"Benim tek yaptığım seni uyandırmaktı!" Ellerini iyice ona bastırıp dibine kadar geldi ve arkasındaki kapıyı kapadı. "Dünü ne kadar çabuk unuttun öyle." Elleriyle yanaklarını tutup yüzünü kendine çevirdi ve ıslak olan solan yüzünü adım adım izledi. "Söz verdin ama." Kafasını salladı. "Bu sözümden her an vazgeçebilirim köle. Özellikle suyla ıslakken."

Saçlarından hala damlalar halinde akıyordu su. "Tamam tamam. Üzgünüm. Kıyafetlerimi yeni değiştirdim. Islatma." Aslında ıslatmayı tercih ederdi ama geç kalmamakarı gereken bir iş vardı.

Yine ona bilerek fazla yakınlaşarak arkasında kalan kapıyı açtı. Çok hafif geri çekildiğinde bu sefer kızaran yanaklarla yeşil gözleriyle ona bakıyordu.

Ellerini omuzlarına atıp onu yüz seksen derece çevirdi. "Haydi yürü. Kıyafetlerim hazır mı?" Az önce her nereye daldıysa çıkıp ilerlerken gülümsemesi yüzüne yayıldı.

Onu takip edip tekrar yatağa oturdu. "Sürekli dibimdesin." Deku gözlerini devirdi. "Acaba neden?" Yatağın üzerine kendi giydiği yeşil sweate eş kırmızı büyük beden kazak ve pantolon çıkarmasını izledi. "Sanki istemiyorsun?"

Birkaç saniye duraklamasını izledi. Bakışlarının ona döndüğünü hissederken o gözlerini tavana çevirdi. "Yanımda seni istemesem bu köle işini abartmam. Ayrıca sana da yaptıramam sen istemesen. Yalan mı?" Eşyaları bırakıp üzerine hafif eğildi ve tekrar gözlerinin içine doğru baktı. "Son günlerde biraz tuhaf davranıyorsun. İyi misin?" Gözlerini devirdi. "Cevap ver."

"Senin yanında olmayı seviyorum Kat-". son anda cümlesini kesip yeniden tamamladı. "Kacchan."

Bir artı daha eklnemişti listesine ve o Katsuki'nin anlamını fazlasıyla anlamıştı.

"Yaklaş." Üzerine doğru eğilmeye başlarken birbirlerinin nefeslerini hissedecek kadar yakınına geldiğinde gözlerindeki duyguları anlamaya calıştı. Parlayan ve umutla bakan gözler ama ona hamle yapmayacak kadar, kendini ilk defa bu kadar açık etmesine rağmen onunla konuşmayan İzuku'nun gözleri, ona ve kendine sorduğu her soruyu cevaplıyordu.

Bu zamana kadar nasıl fark etmemişti?

Boynundan tutup kulağını dudaklarına doğru yaklaştırdı. "İşe gitmemiz gerekmiyor mu?" Deku anımsa ondan uzaklasmıştı. "Lanet, geç kalacağız. Kahveleri alayım sonra çıkalım." Gidişini izlerken yine gülümsedi.

Onu seviyordu.
...

Midoriya ise arabayı surerken beyni hala o anda kalmıştı. Anlamıyordu. Hayatı boyunca hiçbir zaman Kacchan'ı tam anlamıyla çözememişti ama son günlerde iyice içinden çıkılmaz bir duruma girmişti.

Ona olan davranışları değişmişti ve bu sadece iddiadan dolayı değildi. Eskisi kadar sık hakaret etmiyor, aksine iltifat ediyordu. Bir şey istediginde yerine getiriyor, tuhaf sorular soruyor, sonra kendisinin de aynı olduğunu söylüyordu.

İstemeden etkileniyordu. Sorduğu ve yaptığı her şey yok olduğunu sandığını umudunu artırıyordu. Sanki evren onu sınıyordu.

Ama merkeze geldiklerinde tüm bu hislerinin yerini intikam arzusu aldı. Lanet Kami'nin yaptığını unutmamıştı.

"Ben önden gidiyorum." Hızlıca merkeze girmiş ve lobide Uraraka ile konuşan Denki'yi görmüştü. Hızlı adımlarla onun yanına geldi ve omzundan tutup kendine cevirdiginde karnına yumruğunu geçirdi. "Midoriya-kun! Ne oldu bir anda? Kaminari-san iyi misin?"

Kaminari yerde hem acı cekiyor hem gülüyordu. "S-sorun değil. Hak ettim galiba." Köşede kendisine sırıtarak bakan Mina'yı fark etmişti. Bu yumruğun acısınon yarısı ona aitti ama konuya biraz bile dahil değildi kendini lider ilan etmesine rağmen.

"Bir daha böyle bir şey yaparsanız bu kadarla kalmaz." Kafasını salladı. "O mesajda istesen ne kadar yaratıcı olabileceğini gördüm. Önlemini alırım." Gerçi o zamana kadar sevgili olmalarını ümit ediyordu. Her ne olacaksa bu hafta olmak zorundaydı.

"Bunu sakın unutma." O yanından uzaklaşırken Bakugou bu sefer geldi. "Delinin tekisiniz de o bunu neden yaptığınız bilmiyor değil mi?" Kafasını iki yana salladı. "Sadece dalga geçtiğimizi sanıyor."

Aslında ona hamle yapması için zorladıklarını neden olarak saymıştı muhtemelen Midoriya.

Karşılarındaki sarışın ise Bakugou için ona bir tür hediye, dalga konusu ve hamle yapması için cesaret vermek diye düşünüyor diye tahmin etti.

Bu planı hazırlayan Mina ise direk sevişmeleri icin kışkırtmak istediğini söylemişti.

Tahminince olmamıştı ama bunu Mina'ya söylemeyecekti. Bu sefer onları hipnoz edeceğini söylese inanırdı.

"Sana verdiğimiz liste ne durumda?"

Bakugou tekrar bir gözden geçirdi onayladıklarını. "6 tanesi tamam." Aslında 7.'si kendinde tamamdı ama onu öğrenmesi biraz daha dolambaçlı olacaktı. "Arkadaşlar muhabettinize doyum oluyor ama sizin aksinize isim var. Mutfağa gidin."  Uraraka'nın kısa isyanindan sonra kendi masalarina geçmiştiler.

Fazla bir şey olmayan sakin bir günü tamamladıklarında ise yine ikisi aynı arabadaydı. "Avm'ye sür. Sana kıyafet bakmalıyız." Hiç itirazı olmadan gittiler ve birkaç yerde olan boxerlardan aldılar. "Kırmızı renk istemediğine emin misin?"

"Hayır Kacchan." Reyondan ayrılıp kasaya giderken gözüne takılan iki kırmızı seti aldı. Sıra ona gelince ise kasaya koydu. "Bunları da geçin." Göğsünü onun sırtına doğru bastırdı. "Nitileri yakıştığını kabullenemiyor." Omzu geriye dönüp ona kızgın gözleriyle bakarken sadece gülümsedi. "Öde şunları da gidelim. Daha pijama bakacağız."

Kasadaki kadının ikisine neredeyse eriyecekmiş gibi bakmasını görmezden geldi ve mağazadan çıktı.

Pijamalara bakarken bazılarının hoşuna gittiğini bahane ederek çift pijaması olarak aldırmıştı. "Her şeyi yaparım dediğim için pişman oldum."  Avm'den çıkmış, otoparkta arabaya doğru ilerliyorlardı. "Hep böyle değil miydi zaten?" Nefesini verip bagajı açtı. "Evet." Bakugou aklında olan soruyu sordu. "Aynı lise, aynı üniversite, şu anda aynı ev ve aynı meslek. Böyle giderse hayatımız boyunca beraber olacağız."

Anlık duraksamasını, ona yine umutla bakıp gülümsemesini izledi. "Benden bu kadar kolay kurtulamazsın Kacchan. Hayatımızda ne olursa olsun ben de yanında olacağım." Samimi cevap karşısında onun da ciddi olduğunu belli etmek için gülümsedi. "Biliyorum Deku. Beni görmezden gelebileceğini zannetme."

Yedinci artıyı da atmış oldu.

"Ben sürmek istedim. Yan koltuğa geç." Cevap vermeden anahtarlarını ona verdi ve eve gidene kadar sessiz kaldılar.
...

Gelecek bölüm 10 da 10 yapıyoruz
😚😉😋🫢🎉🫶

İddia-Bakudeku/DekubakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin