20. Bölüm

250 16 2
                                    

2 Ay Sonra

72 saatlik nöbetimin son saatlerindeydim ve sadece toplam 8 saat uyuyabilmiştim. Acile gelen birkaç hastaya daha baktıktan sonra hastaneden çıktım ve eve gittim.
Eve gidip kapıyı açtım. Hemen önce lavaboya gidip ellerimi yıkadıktan sonra salona geçtim. Akşam üstüydü. Amine Anne koltukta oturmuş televizyona bakıyordu. Alp görevdeydi. Kapıdan içeri geçtim.

“Selamün Aleyküm anne ben geldim. Nasılsın?”

Hemen bana döndü, gülümsedi. “Hoş geldin kızım fark etmemişim geldiğini.”
Yanına gidip oturdum. “ Olsun annem ne olacak? Ee akşama yemekte ne istersin?”
“Kızım daha nöbetten yeni geldin. Git bir duş al, dinlen. Ben yemekleri yarım saat önce yaptım zaten.”
“Aa tamam o zaman. Ben gidip bir duş alayım. Alp de akşam gelecekmiş gelirken konuştum.”
“Tamam kızım.”

Banyoya gidip üzerimi çıkarıp duşa girdim. Saçlarımı yıkadığım sırada ellerime kopuk kopuk saçlarım geldi. Hemen suyu kapatıp saçlarıma baktım bu sefer dökülmediler ama çok tuhaftı. Hızlıca duşumu aldım, üzerimi giyip banyodan çıktım.

Ben yatak odasında saçlarımı kuruturken kapı açılıp kapandı. Daha sonra Alp’in sesini duydum.

“Selamun Aleyküm Validem ve Karıcığım!”
Biraz erken gelmişti.

“Aleyküm selam oğlum, hoş geldin.”

Ben odanın kapısında onları izliyordum.
“Hoş buldum Validem.” Dedikten sonra amine anneye sarılıp öptü. Sonra bana döndü, yanıma geldi.
“Hanzadem, güzel eşim.” Bana da sıkıca sarılıp alnımdan uzunca öptü. Bende ona sarılıp hafif killi sakallı yanağından öptüm.

Amine Anne bize dönüp “ Oğlum sen git bir duş al, kızım sende gel sofrayı hazırlayalım.”dedi.

~

Volkan’dan

Oturduğu yerden hızlıca kalktı. Oda da bir o yana bir bu yana gidip geliyordu. Kalbindeki sevgiyi artık taşıyacak gücü kalmamıştı. Hiç düşünmeden onu aradı: Kabindeki Ela Gözlüyü.
“Ela nasılsın?”

“İyiyim sen nasılsın?”

“Bende iyiyim. Ne yapıyorsun?”

“Hastanedeyim. Birazdan çıkacağım. Sen?”

“Bende görevden geldim. Sana birşey soracağım müsait misin?”

“Tabii evet misaitim.”

“Bu akşam beraber yemek yiyelim mi?”

Şuan kendime sövüyordum. Ulan ben nasıl dedim bunları!? Ulan Alp ulan Alp senin vereceğin aklın ben...
‘Git yemeğe çıkar kardeşim. O zamanda söyle aşkını.’demişti. Şimdi kız bana çıkışırsa ben ne halt edeceğim?

“Volkan? Orada mısın?”

“Evet evet buradayım birşey düşünüyordumda.”

“Saat 8 uygun mu?”

“Ne için saat 8 uygun?”

“Volkan sen gerçekten iyi misin? Akşam yemeği için diyorum saat 8 uygun mu?”

“Doğru evet uygun. Hastanenin oradaki restoranda o zaman.”

“Tamam o zaman görüşürüz.”

“Görüşürüz.”

...

Yemek yiyorduk. Cesaretimi toplayıp, derin bir nefes alıp konuştum. “ Ela sana bir şey söyleyeceğim.”

Su bardağını eline aldı sonra bana baktı. “ Evet dinliyorum.”

“Ben... Seni seviyorum. Ela benimle çıkar mısın?”
İçtiği su boğazına kaçmış olmalı çünkü öksürmeye başladı. Hemen peçete uzattım. “ İyi misin?!”

Kafasını salladı sonra derin bir nefes aldı. “Ben bir an şaşırdım da. Şey aslında... Ben.”

Salak Volkan! Salak Volkan!

“Tamam boşver birşey sormadım say. Ben öz-“

“Ya Volkan ben sana diyecektim benimle çıkar mısın diye niye benden önce davranıyorsum ki?!”

“Tamam haklısı- Ne?”

“Evet, ben önce diyecektim ama neyse kabul ediyorum Volkan  Şahin.”

“Ela Güzel... Hoş geldin.”

“Hoş buldum.”

Hanzade’den

Gece Alp aniden acil bir göreve gitmek zorunda kaldı. Sınır dışındaymış. Ne zaman döneceğini bilmediğini söyledi. Bende amine anneme kahvaltı hazırlayıp evden hastaneye gitmek için çıktım.

Yolda giderken bir anda midem bulandı ve hemen yol kenarına istifra etmek zorunda kaldım. Çantamda ki suyla ağzımı çalkalayıp yıkadım ve yoluma devam ettim.

Hastanede birkaç defa daha midem bulanmıştı ve ben bu ay hasta olmamıştım. Hemen Ela’nın yanına gittim.
“Ela bakar mısın?”
Yanındaki hastaya geçmiş olsun dedikten sonra yanıma geldi.
“Efendim Hanzade? Birşey mi oldu?”
“Ben galiba hamileyim. Kan alır mısın sonuçlara bakmam lazım.”
“NE İNANMIYORUM. TEYZE Mİ OLACAĞIM?”
“Dur Ela bağırma. Emin değilim. Emin olmak için kan almanı istiyorum ya!”
“Tamam tamam hadi gideliim!”

Yarım Saat Sonra

Elimdeki sonuç kağıdına bakakaldım. Ben Hamileydim. Kadın doğum doktoru olan arkadaşım Sara’ nın yanına gelmiştim. Ultrason ile bakıyordu.

“Kaç haftalık Sara?”
“4 haftalık Hanzade.”

Gözlerimin dolmasına izin verdim.

“İyi deği-“
“Bir dakika!”
“Ne oldu?! Bebeğime birşey mi oldu!?”
“Hanzade!”
“Evet...”
“Bebeğin ikiz!”
“Ne”
“Çift yumurta ikizleri...”

...

Hastaneden çıkmıştım. O kadar çok mutluydum ki Rabbime hamd olsun. Hemen hastaneden çıkar çıkmaz vakit namazını camii de kıldım ve ardından şükür namazı kıldım. Camiinden çıktıktan sonra Bebek giysileri aldım. Bir sürü. Cinsiyetlerini bilmediğim için beyaz ve krem renklerinde patikler tulumlar atletler...

Mutlu mutlu eve gidiyordum. Akşama eşime ve anneme bu haberi vermek için sabırsızlanıyordum.

Telefonum çaldı. İsmet Albay arıyordu. Sağ elimdeki poşetleri sol elime aldım ve aramayı yanıtladım.

“Efendim İsmet Albayım?”
“Hanzade kızım buraya gelir misin?”

Kalbime ağrı girdi. Kötü birşey yoktu değil mi?
“T-tamam geliyorum.”

Askeriyeden içeri hızlı adımlarla girdiğimde İsmet Albay beni karşıladı.

“B-birşey mi oldu?”
“Kızım... Alp’e ulaşamıyoruz. Gece acil bir gitmişti tim ile ama...”
“Hayır hayır hayır olamaz HAYIR.”
“Aybala, Gökçe buraya gelin! Yardım edin!”
Elimden poşetler yere düştü, bedenimde öyle. Gözlerimin en son gördüğü şey  poşetten dışarı çıkan beyaz bebek patikleri olmuştu.

SüveydaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin