"Sesin güzelmiş Mavi." Sesin sahibine döndüğümde gördüğüm iri bedenle yutkundum. Açık kapının pervazına tek omzunu dayamış ve kollarını kavuşturmuş bir şekilde imayla gözlerimin içine bakıyordu. Kollarını saran siyah polo yaka kıyafetiyle ne kadar iyi göründüğünün farkında mıydı?
Tanrım, bu adam sonum olacaktı.
"Teşekkür ederim." Yalandan bir gülümsemeyle.
Başını salladı sabırla. Bana doğru adımlayıp oturduğum sandalyede üzerime doğru eğildi. Aramızdaki mesafe her geçen saniye azalırken bana bu kadar yakın olması düşüncesi içimde bir şeyleri harekete geçiriyordu. Bir elini masaya bir elini de sandalyemin arkasına koyarak beni köşeye sıkıştırmanın bir yolunu bulmuştu.
"Mesajlarıma neden dönmedin Mavi?" Beklediğim soru gelmişti işte. Sahi, neden dönmemiştim?
"Anlayamadım beyefendi." Aklıma ilk gelen şey salağa yatmaktı. Sonuçta bu adam benim ne sesimi duymuştu ne de yüzümü görmüştü.
Geriye doğru birkaç adım atıp histerik bir kahkaha attı. Çok güzel gülüyordu. Beni serbest bırakmasını fırsat bilerek ayağa kalktım. Kapıya doğru adımlayacağım sırada tek elini duvara yaslayıp bana engel oldu.
Gülüşü dondu.
"Benimle oyun mu oynuyorsun Mavi?" Kalbimin ritmi her geçen dakika sınırları zorlarken korktuğumu fark ettim. Eninde sonunda bu olmayacak mıydı zaten? Ama hazır değildim işte. Böyle hayal etmemiştim. Aslında hayal bile etmemiştim.
Tanımaya çalışırcasına yüzüne baktım. O ise iki elini de iki yanıma yerleştirip beni kafesine almıştı bile.
"Siz futbolcusunuz değil mi? Galatasaray'ın oyuncusu." Biraz düşünür gibi yapıp tekrar söze girdim. Umarım amatör oyunculuğum onu ikna edebilirdi. Yalan söylemek zoruma gitmiyordu ama bunu ona yapmak istemiyordum. Yine de başka kaçış yolu bulamamıştım.
"İsminiz de... Barış Alper Yılmaz. Öyle değil mi?" Sevecen bir gülümseme sundum.
Bakışları kısa bir an dudaklarıma kaydığında dudaklarına yapışmamak için kendimi zor tutuyordum. Hayalini kurduğum, deli gibi istediğim adamla aramda santimetreler bile yoktu belki ama ona dokunamıyordum.
"Hiç rol yapamıyorsun Mavi. Aptal mı var senin karşında?"
Yüzüme düşen saç tutamımı tek eliyle omzumun arkasına aldı. Bunu yaparken o kadar yavaş davranmıştı ki bana bir asır gibi gelmişti. Ona bu kadar yakınken titrememek imkansızdı.
"Anlayamayacağımı mı sandın?" Cevap vermediğimi fark edince kendinden emin bir şekilde devam etti.
"Korkuyor musun benden Mavi?" Daha da yaklaşıp hafifçe kendini bana doğru bastırdı. Pantolonunun önündeki sertliği kasıklarımda hissettikçe dizlerimin bağı çözülecek gibi oluyordu.
Bir an önce buna son vermezsem hiç iyi şeyler olmayacaktı. Kendimi bir şekilde toparlayıp etkisinden çıkmak adına iki elimle omuzlarından ittirdim. Gücüm elbette ki yetmemişti.
"Güvenlik çağıracağım Barış Bey. Lütfen kulisimi terk edin."
Kaşlarını çatarak kendisi geri çekilip uzaklaşmama izin verdiğinde derin bir nefes aldım.
"Bahsettiğiniz kişi kim bilmiyorum ama mutlaka bir isim benzerliği olmalı. Lütfen odadan çıkar mısınız?"
Gözlerinde anlam veremediğim bir duyguyla yüzüme baktı.
"Kusura bakmayın. Bir daha olmaz. Karıştırdım belli ki."
Başka da bir şey söylemeden arkasını dönüp kapıyı kapatıp çıktığında kapıya sırtımı verip elimi kalbime götürdüm. Kalp krizi geçirmediğime şükretmeliydim. Bu kadar ucuna gelmişken onu ikna edebildiğime sevinmeliydim ama bu korkaklığı kendime yediremiyordum. Beni duvarla arasına sıkıştırdığında yakasından tutup öpmediğim için pişman gibiydim.
Kapı tekrar tıkladığında Barış'ın geldiğini düşünüp gerginlikle birkaç adım geriledim. Çok geçmeden kapı açıldığında içeri giren kişinin Duru olduğunu gördüğümde tuttuğum nefesimi bıraktım.
"Hadi gidelim mi ar-" Duraksayıp bana doğru yaklaştı. Kaşlarını çatarak yüzümü avuçları arasına aldı.
"Mavi iyi misin? Betin benzin atmış."
Kafa salladım. Barış'a yazdığımdan falan haberi vardı. Hatta bir sonuca varamayacağımı ve kendime odaklanmam konusunda nasihatlerini de dinleyip ondan uzak durmaya çalışmıştım. Mesajlara dönmememin bir sebebi buydu. Ama onu deli gibi özlemiştim. Bu yüzden de Barış'la olan bu karşılaşmadan bahsedip bahsetmemek arasında kalıyordum.
"İyiyim Duru. Gidelim."
Konuşmak istemediğimi anladığı için üstelemedi. Mekandan ayrılırken Barış'ı görememiştim. Sanırım o ve arkadaşları geceyi biraz erken kapatmıştı. Daha sonra Duru'nun çağırdığı taksiye binip evime doğru yola çıktık.
Duru, normalde apartta kalıyordu ama bazen bana gelip kalırdı. İkimiz de aynı üniversitede farklı bölümleri okuyorduk. Duru işletme, ben ise konservatuar bölümündeydim. Çocukluğumuz birlikte geçmişti diyebilirim. En yakınımda olan insanlardan birinden bir şeyler saklamak zoruma gidiyordu ama tepkisini kestiremiyordum. O, bana ve kariyerim önünde engel teşkil edebilecek hiçbir şeyi istemiyordu.
Evin önünde durduğumuzda taksiciye parasını verip arabadan indik. Çok yorgun hissediyordum. Duş alıp uyumak istiyordum sadece. Asansöre binip dairemin olduğu kata çıktıktan sonra konuşmadan kilidi açıp içeri geçtik.
Çantamı ve ceketimi askıya asıp ayakkabılarımı çıkarırken Duru daha fazla kendisini tutamayıp söze girdi.
"Sahneye çıktığından beri bir garipsin. Bir şeyler olduğunun farkındayım. Bu sadece ilk sahne heyecanıyla ilgili değil. Ama sormayacağım. Anlatmak istersen yanındayım. İyi geceler."
Hafifçe sarıldık birbirimize.
"İyi geceler."
O misafir odasına doğru yol alırken ben de kendimi odamın içindeki duşa attım. Su üzerimden kayıp giderken Barış'la kuliste yaşananları düşünmekten kendimi alamıyordum.
Banyoda ne kadar kaldım bilmiyorum ama çıkıp saate baktığımda saat ikiye geliyordu. Yatağıma uzanıp biraz sosyal medyada gezinip uyumayı planlıyordum ki aklımın ucundan dahi geçmeyecek bir bildirimle karşılaştım.
maviduman
barisalperyilmaz ve 34.370 kişi beğendi
Bölüm sonu.
Bölüm hoşunuza gittiyse oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 dakika | barış alper yılmaz
Fanfic4.7.24 "Hiç rol yapamıyorsun Mavi. Aptal mı var senin karşında?" Yüzüme düşen saç tutamımı tek eliyle omzumun arkasına aldı. Bunu yaparken o kadar yavaş davranmıştı ki bana bir asır gibi gelmişti. Ona bu kadar yakınken titrememek imkansızdı. "Anlay...