"Yine ne var Le-!" Kapıyı hızla araladığımda karşımda gördüğüm kişi abim değildi. Bana endişeli bal rengi gözleriyle bakan kıvırcık saçlı adamdı.
"Barış?"
Koltuk değnekleriyle karşımda dimdik durup o haliyle bile benim hakkımda endişeleniyor oluşu, midemde kelebeklerin uçuşmasına neden olmuştu. Evet, o haldeyken bile bunu düşünebiliyordum.
Tanrım, bu adama fena kapılmıştım.
"Abini gördüm çıkarken. Sen iyi misin?"
Onaylarcasına başımı salladım. Aslında hiç iyi değildim ama onun bu hale gelmesine sebep olmuşken kendi derdime düşmek bencillikmiş gibi geliyordu.
"İçeri almayacak mısın?"
Kurduğu cümleyle aydınlanma yaşayarak hafifçe alnıma vurdum ve kenara çekilip ona yer açtım. İçeri doğru adımladı. Sanki ilk defa geliyormuş gibi etrafına bakarak evimi incelemeye başladı.
"Levent burada mı kalacak," Arkasını dönüp yüzüme bakarak devam etti. "seninle?"
Omuz silktim.
"Cevabını bilmediğim sorular sorma."
Anlayışla başını sallasa da bu gaipten gelen abinin, sorgusuz sualsiz daldığı abinin, hayatıma bu denli hızlı dahil oluşunun hoşuna gitmediği belliydi.
Salona girip sevişmenin ortasında beni bırakıp gittiği koltuğa oturdu. Kapı pervazına yaslanıp elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.
"Bir şey içer misin? Çay? Kahve?"
"Kahve olur."
Mutfağa yönelip kupalara hazırladığım kahveyi boşaltıp tekrar içeri geçtim. Barış'ın önüne sehpalardan birini çekip kahvesini koyduğumda gülümseyerek teşekkür etmişti.
"Neden geldin? Yani dinlenmen gerekiyordu."
"Dinleniyorum zaten." Ayaklarını koltuğa doğru uzatıp kahvesinden yudumladı.
"Evinde de dinlenebilirdin." Çocuk gibi kaçamak cevaplar verişi gülmemek için kendimi zor tutmama sebep oluyordu.
"Biraz da burada dinlenmeye karar verdim."
Düzgün bir cevap vermeyeceğini anladığımda pes ederek kahvemden içtim. O ise istifini bozmadan kumandanın yerini sormuştu.
Orta sehpanın üzerindeki kumandayı ona doğru uzattığımda aklımdaki başka bir soruyu daha dile getirdim.
"Ailene ne dedin buraya gelirken?"
"Kerem'le çıktık evden. Kontrole gittiğimizi söyledik. Ki kontrole gittik gerçekten."
"Sonra bir anda buraya ışınlandın, öyle mi? Kerem de kayboldu."
Kahvesini sehpaya bırakıp bana baktı.
"Ne duymak istiyorsun?"
"Gerçekleri."
"Benim duymam birkaç haftamı almıştı aslında bence sen de biraz bekleyebilirsin."
Hasta haliyle bile formundan bir şey kaybetmeyip laf sokmasını elbette beklemiyordum. Eski Mavi ve Barış'ı hissettirmişti. Aslında bu didiştiğimiz vakitleri bile özleyeceğim aklımın ucundan geçmezdi.
"Ha ha ha."
Televizyonu açtığında bana döndü.
"Ne tür filmlerden hoşlanırsın?"
"Benimle flört mü ediyorsun?" Alayla gülümsedim. Benim hakkımda bir şeyi merak etmesi heyecanlandırsa da bunu alaycı kişiliğimle bastırmayı umuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 dakika | barış alper yılmaz
Fanfic4.7.24 "Hiç rol yapamıyorsun Mavi. Aptal mı var senin karşında?" Yüzüme düşen saç tutamımı tek eliyle omzumun arkasına aldı. Bunu yaparken o kadar yavaş davranmıştı ki bana bir asır gibi gelmişti. Ona bu kadar yakınken titrememek imkansızdı. "Anlay...