"Galatasaray'ın jokeri Barış Alper Yılmaz ile Red Rujj'da sahne alan sevgilisi Mavi Duman'la hastane odasından bir hayran tarafından samimi görüntüler sızdırıldı!"
Duru içtiği suyu salonun ortasına doğru püskürttüğünde Kerem gülerek hafifçe sırtına vurmuştu.
"Geç bile kalındı." Barış'ın umursamaz tavrı hepimizi şok ederken neden bu denli rahat olduğunu düşünmeden edemiyordum.
"Derken?"
"Kabul et, basılmak istemediğimiz daha özel anlar olmuştur. Bununla kaldığımıza şükretmeliyiz."
Hiçbir şey içmememe rağmen bu kez ben öksürük krizine girerken Barış alaycı bir gülümsemeyle bu halimle eğlenmeyi tercih etmişti.
"Aile var kardeşim." Kerem'in edep dolu uyarısı karşısında Duru ona gözlerini devirirken Barış istifini hiç bozmamıştı.
"Şey ya. Çay koyacaktım ben. Evet evet." Kendi kendime konuştuktan sonra utançtan yanaklarım kızara kızara mutfağa doğru koşmuştum. Arkamdan gelen ayak seslerinden anladığım kadarıyla Duru da peşime takılmıştı.
"Özel anlar derken canım kuzenim?" Sırıta sırıta bana doğru yaklaşıp fısıldadığında mümkünmüşçesine daha da utanmıştım. Birkaç gündür yaşadığımız dramdan asıl olayı kimseye anlatma ve hatta düşünme fırsatım dahi olmamıştı.
Barış'la birlikte olmuştuk.
"Forma tanıtım lansmanı gecesi..." diye söze girdim. Ben çayın suyunu koyarken o da kalçasını tezgaha dayamış bir şekilde ağzı kulaklarında benim söyleyeceklerimi dinliyordu.
"Dans ediyorduk ve o an ne olduysa oldu kendimizi lavaboda bulduk."
Gözleri kocaman açıldı. "Seviştiniz mi!"
Sesinin istemsiz yüksekliğinden dolayı gözlerimle mutfak kapısını kontrol etmek zorunda kalmıştım. "Evet."
"Ay inanmıyorum Mavi!" Kollarını bana sarıp sımsıkı sarıldığında gülmeden edemedim. "Sevgilisiniz yani?"
Kollarını benden ayırdığında söylediği cümleyle anında yüzüm düşmüştü. Ne olduğumuzu ben de bilmiyordum. Levent'in yıllar sonra beklenmedik dönüşü ve Barış'ın yanlış anlayıp Levent'i komalık etmesi sayesinde bunu konuşacak fırsatımız olmamıştı maalesef.
Sahi, Levent ne yapıyordu?
"O kısım biraz şaibeli." Omuz silktim. Çayı da demlediğimde dolapları karıştırıp yanına atıştıracak bir şeyler arıyordum.
"Kerem'le nasıl gidiyor?"
"Güzel, çok nazik ve düşünceli. Hayatımda böyle sevildiğimi hatırlamıyorum." Başını tavana doğru kaldırıp gülümsediğinde onun için mutlu olmuştum.
Kavanozda el yapımı kurabiye bulduğumda bir tabağa onları da hazırlayıp son olarak çayları doldurdum. Tepsiyi de alarak birlikte salona döndüğümüzde Kerem ve Barış her tipik erkek gibi spor kanalına geçiş yaptığını gördüm. Çayları servis ettiğimde tam oturacakken kapının çalmasıyla oturamadan geri kalkmıştım.
Kapıya doğru ilerleyip delikten bakmadan açma gafletinde bulunduğumda karşımda endişeli gözlerle dikilen iki insanı görmek bekleyeceğim en son şeydi belki.
"Kim gelmiş?" Barış salondan seslendiğinde kendilerini müstakbel kayınvalidem ve kayınbabam ilan ettiğim Yüksel amca ve Emine teyze bana kısa bir 'merhaba kızım' çektikten sonra koşa koşa salona geldiklerinde kalbim sanki beni istemeye gelmişler gibi aptal bir heyecanla çarpmaya başladığında derin bir nefes alıp peşlerinden salona doğru gittim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 dakika | barış alper yılmaz
Fanfic4.7.24 "Hiç rol yapamıyorsun Mavi. Aptal mı var senin karşında?" Yüzüme düşen saç tutamımı tek eliyle omzumun arkasına aldı. Bunu yaparken o kadar yavaş davranmıştı ki bana bir asır gibi gelmişti. Ona bu kadar yakınken titrememek imkansızdı. "Anlay...