mavi: günaaydınn (10.24)
barış: sana da günaydın mavi (10.26)
mavi: hazır mısın akşam için (10.26)
barış: her zaman (10.27)
barış: da hiçbir şey olmamış gibi mi davranacağız (10.27)
barış: sarhoş bahanesine mi sığınacaksın yoksa yine? (10.28)
mavi: sığınmayacağım barış (10.28)
mavi: ayrıca zaten bir şey olmadı aramızda (10.28)
barış: beni nasıl bulacağını biliyorsun mavi. (10.29)
barış: bir adres yeterli olur maç sonu soluğu yanında almam için (10.29)
mavi: yorulmaz mısın? (10.30)
barış: beni hafife alıyorsunuz mavi hanım (10.31)
mavi: çok eminsin kendinden bakıyorum (10.31)
barış: iyi olduğum şeylerde pek mütevazi olduğum söylenemez (10.32)
mavi: belli oluyor (10.33)
mavi: akşam için iyi şanslar (10.33)
^^^
Üzerimdeki Barış'ın formasını siyah kot şort ile tamamlamıştım. Son olarak da sportif bir hava katması için saçlarımı at kuyruğu yaptım. Gerçekten heyecanlıydım. Bu gideceğim ilk maç değildi ancak Barış'a yazdığımdan beri olan ilk maçtı.
Duru'ya olanları anlatmıştım. Başta inanılmaz şaşırmıştı ama benim adıma mutlu olduğunu görebiliyordum. Ben mutlu olduğum sürece destekleyeceğini söylediğinde Barış'la olan tüm gelişmeleri biriyle paylaşabileceğim düşüncesi beni rahatlatmıştı.
Birlikte evden çıkıp çağırdığımız taksiye adresi söyleyip stada doğru yola çıktık. Yaklaşık bir saat süren yolculuğun ardından taksiden inip kalabalığa doğru ilerledik. Dehşet veren bir atmosfer hakimdi. İnsanlar ellerinde meşaleler ve bağırarak eşlik ettikleri marşlarla maç öncesi kendi aralarında eğleniyorlardı.
Biraz erken gelmiştik. Ona rağmen sıra çok uzundu. Güvenlik kontrollerinden vs. geçtiğimizde maçın başlamasına çok az kalmıştı. Yerimizi bulup oturduk.
Çok geçmeden her iki takım da yan yana dizildiğinde ayağa kalktık. İstiklâl marşımız okunurken dahi gözlerim Barış'taydı. O ise stada bakmıyordu bile. Marşımızın ardından oyuncular yerlerini almıştı ve düdükle maç başlamıştı.
Pür dikkat Barış'ı izleyip tezahüratlara eşlik ediyordum. Hırslıydı, bunu görmemek imkansızdı ama bunu en iyi şekilde yansıtıyordu sahaya. Topu rakibinden alması zor olmadı. Ardından pası takım arkadaşına attı ve koşmaya devam etti. Arkadaşı pası tekrar Barış'a attığında top ağları bulmuştu.
Sevinçle koşarak stada baktı. Bizi gazlarcasına yumruğunu kaldırıp havaya zıpladı. Takım arkadaşları da sevinçle Barış'a doğru koştuklarında içim gururla doldu. Onun adına çok mutluydum.
Bu anı fotoğraflamak istedim. Çantamdan fotoğraf makinemi çıkarıp merceğini ayarladıktan sonra çektim. Çektiğim fotoğrafa bakıp memnun bir şekilde gülümsedim.
***
Maç biteli bir saati geçmişti. Kazanmıştık ve kalabalık yavaş yavaş dağılmıştı. Son ana kadar oturup Barış'ın çıkışını izlemiştim. Maç esnasında beni çok korkutmuştu. Rakip takımın bir oyuncusuyla başa baş giderken rakibi Barış'ın omzuna çarpmış ikisi de çarpmanın etkisiyle yerde yuvarlanmıştı. Barış erken toparlayıp ayaklansa da dizlerinin kanadığını görünce içim ezilmişti. O ise bu duruma alışkın bir şekilde rakibinin elinden tutup kaldırmaya gitmişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 dakika | barış alper yılmaz
Fiksi Penggemar4.7.24 "Hiç rol yapamıyorsun Mavi. Aptal mı var senin karşında?" Yüzüme düşen saç tutamımı tek eliyle omzumun arkasına aldı. Bunu yaparken o kadar yavaş davranmıştı ki bana bir asır gibi gelmişti. Ona bu kadar yakınken titrememek imkansızdı. "Anlay...