2.3

1.4K 83 4
                                    

Doğa içeriden kimin geldiğini sorduğunda Asrın ve Arya'yı içeri almakta geciktiğimi fark ettim.

"Sonunda gelebildiniz," dedim sahte bir sevinçle ve Arya'ya sarıldım. Ardından Asrın'a döndüm. "Hoşgeldin Asrın abi."

Asrın bana keyifle bakıyordu. Bu onu kandıramamış olmamın keyfiydi. Arya ise ilk gördüğümdeki sevecenliğiyle karşımdaydı. Asrın'ın ona ne yalan söylediğini oldukça merak ediyordum. 

İkisi salona geçtiğinde önce abim kalkarak Asrın ile tokalaştı. Ardından Arya ile el sıkıştılar ama bu el sıkışma esnasında abimin baş parmağıyla hafifçe Arya'nın elini okşadığı gözümden kaçmamıştı ve bu durum oldukça canımı sıkmaya başlamıştı. 

Kızlar da hemen son derece sevecen bir şekilde Arya'yı aralarına aldıklarında mutlu olmuştum. Tamam, abimin ona karşı olan ilgisi yüzünden ona biraz sinir olsam da kızların onu dışlamasını istemezdim. 

Asrın ve Arya için de birer bardak almak için mutfağa geçtiğimde Asrın'ın su içmek için mutfağın yerini Doğa'ya sorduğunu duymuştum. Abim salondayken onunla burada yalnız kalmak istemiyordum ama yapacak bir şeyim yoktu. 

Bardakları tezgahın üzerine bıraktığımda Asrın'ın göğsünü sırtımda hissettim ve aniden ona doğru döndüğümde dip dibeydik.

"Asrın! Ne yapıyorsun? Abim içeride," dedim onu kendimden uzaklaştırarak.

"Bir  şey olmaz." Bu kadar rahat olması normal değildi!

"Saçmalama, ayrıca sen burada olduğumuzu kimden öğrendin?"

"Söyleyemem," dedi sırıtarak. 

"Buraya benimle uğraşmak istediğin için mi geldin?"

"Hayır, çok özlediğimden," diyerek  bana yaklaştı ve dudaklarını dudaklarıma bastırarak beni öpmeye başladı. Ben de ona karşılık verecekken abimin seslenişiyle kendimi aniden geri çektim.

"Kuyudan su mu çekiyorsunuz oğlum, nerede kaldınız?"

Asrın boğazını temizleyerek son bir kez dudağıma buse kondurup mutfaktan ayrıldı. Ben de kendime bir su doldurdum. Öpüşü içimi titretmişti. 

Biraz daha sakinleştikten sonra  elimdeki bardaklarla salona geçtim ve masanın üzerinde duran limonatayı bardaklara boşalttım. Asrın ve Arya'ya limonatalarını verdikten sonra kendimi koltuğa attım. Kalbim hala çok hızlı atıyordu. 

"Alperen ile İsmail nerede kaldı?" Berra'nın sorusuyla geç kaldıklarını fark ettim. Şimdiye kadar gelmiş olmaları gerekirdi.

"Bekleyin ben ararım şimdi," diyerek telefonunu aldı Doğa. 

Arya oturduğu yerden kayarak iyice yanıma yanaştı. "Alperen ve İsmail kim?"

"Arkadaşlarımız, yaklaşık yarım saat önce markete göndermiştik de," diye açıkladım. 

 Doğa, İsmail aramayı cevaplamayınca Alperen'i aradı fakat ikisi de hiçbir şekilde telefonlarını açmıyorlardı. 

"Bırakın şu zevzekleri, kim bilir ne yapıyorlardır şuan," dedi abim. Alperen'e karşı olan şu nefreti bir türlü bitmek bilmemişti. Gözlerimi irice açarak abimi uyardığımda nihayet susarak Asrın'a döndü. Asrın ise bana bakıyordu. 

Gözlerimi kaçırarak ayaklandım. "Berra, telefonumu nereye taktın?"

"Benim odamda," dediğinde hızlıca odasına gittim ve telefonumu şarjdan çıkartıp hızlıca Alperen'i aradım. Telefon çalarken ben de salona geçtim.

Kısa bir süre sonra telefonun açıldığına dair bir ses duyunca rahat bir nefes verdim.

"Alperen! Nerede kaldınız Allah aşkına? Telefonlarımızı da açmadınız öldük öldük dirildik burada!" Tüm herkes durmuş bana bakıyordu. Berra ise hemen yanıma gelip kulağını telefonuma dayamaya başlamıştı bile.

"Enfal, küçük bir kaza yaptık. Karakoldayız şimdi," dediğinde aniden ayağa kalktım.

"Ne demek kaza yaptık Alperen? İyi misiniz?" Kaza lafını duyduklarında herkes ayağa kalktı. 

"İyiyiz, bir şey olduğu yok. Sakin ol Enfal. İfade verip çıkacağız."

Alperen'in dediğiyle rahat bir nefes alarak geri yerime oturdum ve meraklı arkadaşlarımın sorularını onlar çatlamadan önce cevaplamak adına telefonu kapattım.

"Ne kazası?"

"Ne olmuş?"

"İyiler miymiş?"

"Hastanedeler mi?"

Tüm bu soruların ardından telefonu kapattığım için pişman olmuştum. Aynı anda bu kadar soruya maruz kalmak alışık olduğum bir şey değildi. 

"İyilermiş, küçük bir kaza olmuş. Şimdi de karakoldalarmış ifade verip çıkacaklarmış." 

"Alt tarafı bir içecek almaya yolladık ikisini. Başlarını belaya sokmadan markete bile gidip gelemiyorlar," dedi söylenerek Melis.

"Yakında babama söyleyeceğim şu aptal ikizimin yaptıklarını. Belki o zaman aklı başına gelir," dedi Zeynep. İsmail ve o ikizlerdi.

Biz kendi aramızda yeniden sohbete dalmışken bir kenarda da abim, Asrın ve Yusuf muhabbet ediyorlardı. Bir süre daha Asrın'ı seyrederken başını kaldırmasıyla göz göze geldik. Asrın onu izlediğimi görünce yüzünde bir sırıtış belirdi. Ona gözlerimle abimi gösterdikten sonra bakışlarımı kaçırdım. Abimin yanında onun kadar rahat olmamak benim suçum değildi.

Shawty || Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin