1.3

3.2K 167 20
                                    

Tamam, oynayalım."

Asrın'ın teklifini kabul edeli yaklaşık beş dakika olmuştu ama hâlâ oynayamamıştık. Çünkü abimlerin maçı bitmemişti.

Siz: Hayırdır nereden esti bu benimle oyun oynama merağı?

Shawty: Hep meraklıydım zaten, şimdi de fırsatını buldum işte

Siz: Kaşınıyorsun ve devam edersen abim seni bayağı güzel bir şekilde kaşıyacak gibi

Shawty: Abinin number one'ıyım ben, sen endişelenme benim için

Siz: Sen öyle devam et de görürsün number one mısın değil misin

Telefonumun ekranını kapatıp tekrar abime çaktırmadan Asrın'a baktım. O da bunu bekliyormuş gibi gözünü kırptı. Mırıldanarak sabır çektim ve iyice abime yanaştım.

"Az kaldı bekle yeneyim şunu da sen de Asrın'ı yen doya doya," dedi iğneleyici bir şekilde. Bunun üzerine Asrın'ın güldüğünü duydum. Ama dönüp bakmadım.

Biraz sonra abim zaferle gülümseyerek elindeki oyun kolunu bana verdi. Asrın da öbür çocuktan aldı. Biz tam başlayacakken abimin ayağa kalkmasıyla durduk.

"İddiaları alıyorum. Enfâl mi alır sizce Asrın mı?"

"Hayatımda daha zor bir iddiaya girmemiştim abi. Enfâl'in daha nasıl oynadığını bilmiyoruz," diye söylendi içlerinden biri.

"Batu'nun kardeşiyse kapmıştır illa ki bir şeyler. Ben oyumu Enfâl'den yana kullanıyorum," diyerek açılışı yaptı.

"Orası öyle de Asrın da fena değil hani. Ben de Asrın'a veriyorum oyumu."

İkimizin de aldığı iki oydan sonra herkes kendi fikrini attı ortaya. Sonuç olarak Asrın benden daha fazla oy almıştı ve bu benim gözümü bir tık korkutmuştu. Bu kadar insan onun iyi olduğunu söylüyorsa vardır illa ki bir şeyler herhalde.

Herkes sustuğunda oyuna başladık.

🫠

Son golü de atarak arkama yaslandım. Zor olsa da ben yenmiştim. Asrın'a oy verenler sızlanırken bana oy verenler beni tebrik ediyordu. Abim yanıma gelerek başımın üzerine bir öpücük kondurdu.

"İşte benim kardeşim." Sözleriyle gülümsedim ve Asrın'a döndüm. Bu sefer de ben ona göz kırptığımda sırıttı. Aslında maçı kazanmama o yardım etmişti ama o kısımlar beni ilgilendirmiyordu.

Oldukça rekabetli bir maçtı. Biraz daha devam etseydik terlemeye başlayacaktım resmen.

"Bir çikolata alırsın bana artık," dedim Asrın'a.

"Ben sana alırım çikolata boşver onu," diyerek araya giren abimdi. Bir anlık onu unutmuştum ama sağolsun kendisini çok güzel hatırlatmıştı.

Tam abima cevap verecekken Asrın cebinden en sevdiğim çikolatayı çıkarttı.

"Bu var yanımda, olur mu?" Göz kırparak sormuştu bu soruyu. Göz kırpa kırpa göz kapağı düşecekti yakında.

"Ayy en sevdiğim çikolata," diyerek elindeki çikolatayı kaptım sanki bu denk gelişten çok mutlu olmuşum gibi. Çikolatanın paketini açarken abima bakmaktan özellikle kaçınıyordum.

Diğerleriyse bizi boşvermiş bir şekilde kendi aralarında şakalaşıyorlardı. Bizim aramızda da sessizlik olduğu için gerildim ve gülerek abime döndüm. Açıkçası neye güldüğümü bile bilmiyordum.

"Senin bu arkadaşların da ne komikmiş abi ya," dedim gülmeye devam ederek.

"Ya ya öyledirler." Bu cümleyi kurarken diğerlerine bakmıştı.

"Size bol muhabbetler. Ben odama kaçıyorum," diyerek koltuktan kalktım ve odama geçtim. Abim anlayacak diye ödüm kopuyordu.

Odamın kapısını kapattığım anda telefonum çaldı. Arayan Asrın olamazdı. Bu yüzden merakla telefonumun ekranında yazan isme baktım. Berra arıyordu.

"Söyle güzelim."

"Dışarı çıkalım mı? Çok canım sıkıldı."

"Olur, sana anlatmam gerek çok önemli şeyler var."

"Sen bunu söyledikten sonra ben buluşmaya kadar sabredebilir miyim sanıyorsun? Size geliyorum hızlıca."

"Abim ve arkadaşları burada."

"Daha iyi ya, adam akıllı erkek keseriz. Hatta Doğa'yı da getiriyorum belki kısmet buluruz kendimize." Bu sözlerinin üzerine cevap vermemi bile beklemeden telefonu yüzüme kapattı.

Harika, benim arkadaşlarım ve abimin arkadaşları bir araya gelecekti.

Sıkıntıyla bir nefes vererek tekrar salona geçtim. Herkes aynı yerinde oturuyordu. Bu yüzden ben de tekrardan Asrın ve abimin arasına oturdum.

"Abi, arkadaşlarım geliyor."

"Gelsinler, bizimkilerle de tanışırlar hem." Aldığım cevaba çok şaşırmıştım. Çünkü abim konu kendi arkadaşları ve benim çevrem olunca mağara adamına dönüyordu resmen. Bugün iyi gününde olmalıydı çünkü bu hâl ve hareketlerinin başka bir açıklaması yoktu.

Yine de sessiz kalarak orada oturdum ve Berraların gelmesini bekledim. O süre zarfında da diğerleriyle biraz muhabbet ettim. Konuştukça da nefretimin gereksiz olduğunu fark ettim. Tamam, espri anlayışları biraz kötüydü fakat nefret edilecek bir taraflarını görememiştim.

"Hanginiz dün ki maçtan önce Galatasaray'ı gömmek için '6 tane gol de çöp kutusu koysan o yemez abi' demişti?" Diye sinirle sordu birisi. Eğer gerçekten böyle bir muhabbet geçtiyse çok gülerdim çünkü dün Fenerbahçe 6-1 yenilmişti.

Kimseden ses çıkmamıştı ama herkes tek bir kişiye bakıyordu: O kızıl çocuğa.

"Senin şom ağzını si-" Diğerleri küfür etmesine fırsat vermeden susturmuşlardı çocuğu. 

Biraz daha muhabbet ettikten sonra kapı çaldı. Diğerleri birini beklediğimizi bilmediklerinden kim eksik diye saymaya başlamışlardı. Kalkıp kapıyı açtığımda gördüğüm manzara karşısında gözlerim şokla açıldı.

Karşımda yalnızca Berra ve Doğa'yı beklerken yanlarında Melis, Zeynep ve Beren de gelmişti.

Shawty || Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin