1.7

1.1K 68 10
                                    

Sızlanarak gözlerimi açtığımda beklediğim kadar büyük bir ağrı yoktu başımda. Uyumak gerçekten de iyi gelmişti.

Asrın'ın yatağından kalkıp gerindim. Ardından da odadan çıkıp koridora göz attım. Kimse yoktu. Aynı zamanda ses seda da yoktu.

Banyonun nerede olduğunu bilmediğim için bir kapıyı açtım. Bu odanın küçük, erkek çocuğuna ait bir oda olduğunu mobilyalardan anlaşılıyordu ama arabalı yatağın içinde Asrın uyuyordu.

Hemen gülerek Asrın'ın odasına tekrardan girdim ve yatağın üzerindeki telefonumu aldım. Asrın'ı uyandırmamaya özen göstererek tekrardan uyuduğu odaya geldim ve onu arabalı yatağının içinde uyurken fotoğrafını çektim.

Belki ileride şantaj yapmak için kullanırdım.

Kapıyı yeniden kapatarak öbür kapıyı açtığımda banyoyu bulmuştum. Hemen elimi ve yüzümü yıkayıp çıktım. Üzerimde fazladan bir enerji vardı.

Mutfağa girerek tüm dolapları açtım neyin nerede olduğunu daha net görebilmek için. Ve küçük bir kahvaltı hazırlamaya başladım.

Son olarak masaya bardağı koyacakken elimden kaydı ve yere düştü. Kırılma sesinin çok çıkmamış olmasını ümit ederken Asrın'ın uyuduğu odanın kapısı aniden açıldı. Başını çevirdiğinde beni ve önümdeki cam kırıklarını gördüğünde uykusu bir anda açıldı.

Koşarak yanıma gelip beni cam kırıklarından uzaklaştırdı.

"Sabah sabah niye kalkıp kahvaltı hazırlıyorsun?"

"Kahvaltı sabah yapılır da ondan."

Asrın güldü ve yerdeki cam kırıklarını toplamaya başladı. Ben de yeni bir bardak alarak masaya koydum.

Birkaç eksiği daha masaya bıraktığımda Asrın'ın da işi bitmişti. Birlikte masaya geçtiğimizde çok acıktığım için yemeye başladım.

"Abim gelip almayacak mıydı?"

"Ailen erken gelmiş eve. Seni o halde götüremezmiş. Bu yüzden arkadaşında kaldığını söylemiş," dediğinde sırıttım.

"Doğruyu söylemiş. Dürüst adamdır vesselam." Sözümle Asrın'ın yediği şey boğazına kaçtı ve öksürmeye başladı. Gülerek yerimden kalkıp sırtına vurduğumda sonunda öksürüğü kesilmişti ama kıpkırmızı olmuştu suratı.

Hemen bir bardağa su koyup ona uzattım. O da aynı hızla bardağı kafasına dikti.

"Domatesi çok mu büyük doğramışım?" Dedim anlamamazlıktan gelerek.

"Evet evet domates biraz büyük geldi," diyerek ağzına bir domates daha attı.

Ben de şirince gülümseyerek kahvaltımı yapmaya devam ettim. Arada bana baktığını fark etmiştim ama sessiz kaldım. 

İkimiz de kahvaltıyı bitirdiğimizde birlikte etrafı toparladık. Ben bir yandan da şarkı mırıldanıyordum. 

"Hangi şarkı bu?" Asrın'ın bu sorusunun üzerine şarkının ismini düşünmeye başladım ama hatırlamıyordum. Kim bilir nereden duymuştum.

Ben tam Asrın'a cevap verecekken kapı çaldı. Abim gelmiş olmalıydı. Hemen elimdeki şeyleri tezgaha bırakarak kapıyı açmaya gittim. 

Kapıyı açtığımda karşımdaki kişi abim değil, bir kızdı. Hemen hemen benimle aynı yaşta olan bu kız yüzündeki gülümsemeyle bana bakıyordu. Bense onun kim olduğunu çözmeye çalışırken gülümseyememiştim. 

"Merhaba, Asrın burada mı?"

"Evet, içeride," diyerek içeriye doğru seslendim. "Asrın, buraya gelir misin?"

"Geliyorum," diye seslenmesinin hemen ardından Asrın'ın ayak sesleri yakınlaşmaya başladı. 

Asrın yanıma geldiğinde kapıdaki kızı gördü. O anda da yüzünde bir gülümseme peyda oldu. Ben neler olduğunu çözmeye çalışırken kız birkaç adım yaklaşarak Asrın'a sarıldı. O da kıza aynı şekilde karşılık verdiğinde bir kaşım havaya kalktı.

Kız sonunda Asrın'dan ayrıldığında tekrardan bana baktı. Hemen ardından da Asrın'a bakarak gülümsedi ve göz kırptı.

"Bu Arya, kendisi kuzenim olur."

Arya tokalaşmak için elini uzattığında gülümseyerek ben de elimi uzattım ve elini tuttum. "Enfâl ben de."

"Enfâl mi?" diyerek Asrın'a döndü. Neden bu kadar şaşırmıştı bilmiyordum. Ben de bakışlarımı Asrın'a çevirdiğimde Arya'ya sus işareti yaptığını gördüm.

"Ne oluyor?"

"Yok, bir şey olmadı," dedi Arya. İnanmamıştım ama bunu daha yeni tanıştığım bir kızın önünde üstelemek istemiyordum. Yalnız kaldığımızda öğrenene kadar Asrın'ı rahat bırakmayacaktım.

"Böyle kapıda mı kalacağız? İçeriye geçebilir miyim? Tabii ev müsaitse," diyerek kahkaha attı Arya. Neyi kastettiğini anlamıştım. 

"Aslında, biraz şey. Biraz daha burada beklerseniz sevinirim," diyerek koştum ve salona girdim.

Neden böyle bir şey yapmıştım bilmiyordum. Biraz Asrın'ı köşeye sıkıştırmak istemiştim. Bakalım kuzenine ne diyecekti?

"Bu kız halis mi?" diyerek ıslık çaldı önce Arya. "Siz neler yaptınız bakalım?"

"Biz," diyerek sessiz kaldı. Aslında bir şey yapmamıştık. Neden kuzenine bunu söylemek yerine utanmış gibi yapıyordu?

"Anladım ben sizi. Neyse, artık geçebilir miyim içeriye?"

"Bir saniye," diyerek salona, olduğum yere doğru adımladı Asrın. 

Kapının hemen dibinde beni görünce sırıttı. "Neden böyle bir şey söyledin?"

"Sen neden inkar etmedin?"

"Seni yalancı çıkartmak istemediğim içindir belki?"

"Şimdi de sen yalan söylemiş oldun."

"Peki o zaman. İkimiz de yalan söylememiş olalım," diyerek birden üzerime eğildi ve dudaklarımın üzerine bir buse kondurdu. 

...

Çok şükür geri dönebildim... Hepinize sabırla beklediğiniz için teşekkür ederim. Bundan sonra bölümleri 'gerçekten' daha sık atmaya çalışacağım. Seviliyorsunuzz.

Shawty || Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin