0.7

3.3K 190 19
                                    

Shawty'e görüldü atmak zorunda kalmıştım çünkü ne diyeceğimi bilememiştim. Bir bakıma haklıydı. Telefonumu yatağımda bırakarak ayağa kalktım. Sabah olanlar çok kötü ve korkutucuydu. Hayatımın en kötü günü bugün de diyebiliriz hatta. Banyoya giderek aynadan kendime bakmaya başladım. Yüzümde tırnak izleri vardı. Kriz geçirirken yapmış olmalıydım. Gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu ve gerçekten çok kötü görünüyordum. Bu halime daha fazla katlanamayarak iyi hissetmek adına bakım ürünlerimin olduğu çekmeceyi açtım ve bir kaç ürün aldım. 

Öncelikle duşa girip kendime geldim ve bir güzel bakım yaptım. Şimdi daha iyi hissediyordum. Tekrar odama gittiğimde telefonum çalmaya başladı. Gecenin bu saatinde kimin aradığını merak ederek telefonumun ekranına baktım. Berra arıyordu. Bu saatte o genelde uyuyor olurdu. Bu yüzden endişelenerek telefonu açtım.

"Berra? İyi misin?"

"Değilim, ne olur yanıma gel Enfal. Sana ihtiyacım var." Berra ağlıyordu. Hatta sesi kısıktı. Çok ağlamaktan dolayı olmuş olabilirdi. Bu da beni iyice panik etti ve telefonu kapatmadan hızla dolabımı açtım.

"Neredesin?"

"Bizim evin oradaki parktayım." Dolabımdan rastgele kıyafetleri alırken içimden küfür ettim. Berraların evi buraya uzaktı ve bu saatte hiç otobüs olmazdı. Yine de kıyafetlerimi hızlıca giyerek odamdan çıktım. Annemler uyuyordu. Bu yüzden sessizce babamın cebinden arabanın anahtarını alarak evden çıktım. Ehliyetim yoktu ama araba sürmeyi biliyordum. Abim öğretmişti. Arabayı çalıştırıp hızla Berra'nın bahsettiği parka doğru yola koyuldum. Tedbir amaçlı çok hızlı kullanmıyordum. Dikkatli bir şekilde sürerken bir yandan da bir trafik polisine takılmamak için dua ediyordum. Gerçi bu şanssızlıkla ne kadar dua etsem de pek bir faydası olmazdı. 

Korktuğum gibi trafik polislerine yakalanmadan parka gelmiştim. Berra çardakların birinde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Hızla yanına oturup ona sıkı sıkı sarıldım. Neden ağladığını bilmiyordum ve o bana anlatana kadar da sormayacaktım. Berra uzunca bir süre ağladı. Eğer biraz daha ağlasaydı ben de onunla beraber ağlayacaktım. Neyse ki ağlamayı keserek başını kaldırdı ve bana baktı.

"Enfal, Çağrı.." dedikten hemen sonra tekrardan ağlamaya başladı.

"Ne oldu Çağrı'ya? Bir şey mi yaptı?" diye sorduğumda başını aşağı yukarı salladı.

"Çağrı beni aldatmış. Hem de barıştığımız günün akşamında." Duyduklarımla Çağrı'ya sövmeden edemedim. Biraz da Berra'ya sövdüm tabii. Berra da ağlamaya devam ediyordu o sırada.

"Güzelim, ağlama lütfen. Çağrı kendine yakışanı yapmış işte. Üzme kendini onun için."

"Ve biliyor musun Enfâl? Sevgilisi bana yazdı. Sevgilime nasıl yazarsın sen diye. Tehdit falan etti."

"Kendin kendi gibi birini bulmuş işte. Bu tip kızlarla sevgili olan bir erkek için kendini yıpratmaya değer mi sence? Yaptıklarıyla seni hak etmediğini belli etmiş bence. Sen de daha fazla kafana takıp üzme kendini. Şerefsizi anca şerefsiz hak eder."

"Haklısın ama yapamıyorum Enfâl. Biliyorsun, 2 senedir ona aşıktım. Tam o da bana aşık her şey yolunda derken bunların olması... Üzülmemeyi başaramıyorum işte. Neyine yetemediğimi de anlamıyorum." Aldatılmak her kadının yetersiz hissetmesine neden olan rezilce bir şeydir işte. Asıl yetersiz olan kadın değil de adamın karakteri olduğunu Berra'ya nasıl açıklayabileceğimi düşünüyordum. Ben açıklasam bile şuan onun anlayabileceğini düşünmüyordum. 

"Bak güzelim, bunu yapma sebebi senin yetersiz olman değil onun doyumsuz şerefsizin teki olması. O hep böyleydi. Değiştiremeyiz bunu.  Böyle biri için de ağlama. Geçekten değmez. Biliyorsun, teselli etmekte berbatım. Elimden bu kadar geliyor. Üzgünüm." 

Berra başını kaldırıp dolu gözleriyle bana bakmaya başladı. Ardındansa gülümseyip boynuma sardı kollarını.

"Seni çok seviyorum, iyi ki varsın."

"Sen de güzelim, sende."



Shawty || Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin