Yorum ve yıldız atmayı unutmayın lütfen.
Güzel okumalar.
§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§§
Bir kadın ne kadar acı çekerse o kadar çok güçlenir, o kadar çok yıkılmaz olur. Bir kadın ne kadar çok severse yıkılır, yanar, diri diri toprağa gömülmeyi öğrenir.
Acı iki kişilik değildi, acı bir kişilikti. Herkes kendi payına düşene yandı.
En çok sevilen yine en ihtiyaç duyulan zamanda kaybedildi.Kalpleri yarım kalan insanlar ise zalim ruhlara dönüştü. Çıktığı her savaşta galibiyet için yaşadı.
Kaybetmek onun için kalbinde bundan sonra bitmişti.Kaybedemezdi, geriye kalan ruhuna sıkı sıkıya tutunarak ayakta kalmak zorundaydı.
Kimseye yıkıldığını belli edemezdi, çünkü o Güneş Bolat'tı.Annesinin güçlü kızıydı, gözü kara bebeğiydi. Artık sadece Güneş'ti. Sevdiği adamın acısını dün gece çekmiş bugün ise yasını tutuyordu.
Üstüne giydiği siyah takım elbise kendine çok aykırı bir şeydi. Güneş siyah sevmez ki, Güneş siyahtan korkardı. Ama bugün sevdasını gömdüğü gündü.
Acı çektiği kadar çektirecekti. 6 ayının hesabını herkese soracaktı. O delirme raddesine gelirken sevdiği adamın nişanlanacak olmasını hala sindiremeyordu.
Hala bir umut rüya olduğunu umuyordu ama gerçekti, hemde hiç olmadığı kadar.
Yüzüne son derece cüretkar bir makyaj yapıp kırmızı rujunu dolgun dudaklarına sürdü.
Bir yerde okumuştum, kalbi kırılan kadınların kırmız rujları bir o kadar koyu olurmuş. Beyaz teninde ay gibi parlayan kırmızı dudakları kendini uzaktan bile belli ediyordu.
Masanın üstündeki silahını belindeki yerine yerleştirdiğinde soğukluğu kırmızı dudaklarında sırıtmaya sebep oldu.
Yatağın üstündeki takımının ceketini üstüne giyip odanın kenarına koyduğu takımıyla uyumlu olarak siyah renkte olan stilettolarını da giyip odadan çıktı.
Belki de bu bir savaş çağrısıydı. İntikam yeminiydi, kim bilir belki de kaybedilen sevdanın vedasıydı.
Bugünden sonra bütün dengeler değişmişti. Çünkü bu yalan oyununa Güneş de dahil olmuştu.
İstihbaratın en iyi yalan söyleyen ve manipüle eden kadını bütün ipleri eline alacaktı.
Geçmişten kalan intikamları tek tek alacak, kimseye acımayacaktı.
Bu zaman dilimi en çok da Savaş için zor olacaktı. Her şey üstüne gelirken kendine asla inanmayacak ve dinlemeyecek olan sevdiği kadını uzaktan izlemek dışında hiç bir şey yapamayacaktı çünkü Güneş başkasıyla nişanlanacak olan sevdiğini yanına yaklaştırmayacaktı.
"Ben diyeceğumu dedim, Bade ile nişanlanacaksun. Yoksa Gediz'i getirmemu mi istersun Savaş"
Savaş öfkeyle odada dolaşırken aylardır nişanlanmak istemediğini söylüyordu ama babasının son dediği şeyle durdu.
"Ne! Ne saçmalıyorsun baba sen, sakın sakın kardeşimi karıştırma bu işe yoksa Allah yarattı demem yıkarım burayı. Gediz Amerika'da kalacak"
Sinirle burnundan soluyarak konuşmuştu. Kardeşinin tehlikenin göbeğinde işi yoktu. Hele ki bir zamanlar hedef alınan Savaş değil de Gediz'ken yapamazdı bunu. Küçük kardeşi buna dayanamazdı.
"Yapacağumu biliyosun Savaş, ya Bade ile nişanlanursun ya da Gediz gelir"
Ortaya büyük bir iddia koyan Saraçoğlu, oğlunu çok büyük bir ızdırabın içinde bırakmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asker Kızı
Novela Juvenil"Tanıştığıma memnun oldum asi kız" Göz devirerek arkamı döndüm gerizekalı adama. "Ben hiç memnun olmadım şımarık bey" Güldüğünü duysam dahi arkamı dönmeden büyük adımlarla uzaklaştım olduğum yerden. Tekrardan yollarımızın kesişeceğini bilemedim. Ben...