"Yormadan sormadan seveceğim seni sadem
Gönlüme sarmadan ya buna var mı müsaaden?"Yavuz 'la masaların ortasında kalan boşlukta dans ediyorduk. Etrafta birçok kişi bizi çekiyordu. Bu anı aylardır bekliyordum. Her şey hayal ettiğim gibiydi hatta hayal ettiğimden daha güzeldi. Tüm sevdiklerim yanımdaydı. En sevdiğim karşımda duruyordu. Bugün hep bana çok uzak gelmişti. 20 yaşında terk edilmenin en ağırını yaşayınca bir daha kimseye güvenmen demiştim. Yavuz gelip tüm tabularımı yıkmıştı. İçimdeki gerçek beni ortaya çıkarmıştı. Tolga 'yı sevmiştim ama Yavuz 'a aşıktım. Bunu biliyordum. Yavuz 'a olan aşkım Tolga ile ilgili her şeyi yok etmişti içimde. Sadece Yavuz vardı benim için.
Şarkının sonlanmasıyla bize ayrılan masaya doğru ilerledik. Kızlar hemen yanıma gelmişti.
"Duha sizden gözlerimi alamadım çok güzelsiniz." dedi Beril büyük bir heyecanla.
"Teşekkür ederim aşkım." dedim ona havadan öpücük atarken.
"Kıyafetine bayıldım bu arada. Fotoğraftan daha iyi gözüküyor. " dedi Yasemin.
"Sağol Yasom. Siz de çok şık olmuşsunuz. Alev ateşsiniz. " dedim hepsini karşı.
"Ablam bin yaşına da gelse taş taş taş taşşş..." dedi Merve etrafında dönerken.
"Taş gibisin harbi çok yakışmış. " dedi Yasemin. Merve 'nin üstünde vücudunu saran bordo bir elbise vardı. Aynı tondaki ruju ve uyumlu makyajı ile muhteşem görünüyordu.
"Eeee hanımlar beyler oturmaya mı geldik? Ver müziği kaptan." diye mikrofon ile sazcıya bağırdı Görkem. Sazcı aldığı talimatla oyun havası çalmaya başlamıştı. Tabiki gelin ile damat olarak ilk biz sahneye çıkmıştık. Ardından bu anı bekleyen Merve kendini ortaya atmıştı.
Kaç türkü çaldı? Kaç halaya girdim sayamamıştım. Yorgunluktan oturduğum sandalyeden takı merasimi anonsuyla kalkmak zorunda kaldım.
Yavuz ile yan yana durmuş bekliyorduk. Yanımda Beril takı kesesini tutuyordu Gökmen ise elinde mikrofon ile anons yapmak için bekliyordu.
"Evet efendim ilk olarak damat beyin anne ve babasından gelin hanıma 6 Trabzon burması ." Selvi teyze 3 tanesini zaten takmıştı kalan üçünü de yanlarına taktı. İkisininde ellerini öptüm.
"Gelin hanımın anne ve babasından damat bey bir adet saat. Ama öylesine bir saat değil. Baba yadigarı bir saat." büyük dedemden annemin babasına ondan da babama geçmişti. Şimdi de babam Yavuz 'a takıyordu. Yavuz kolundaki saati çıkarıp babamın verdiği saati takmıştı.
Yakın akrabaların takıları ve tebrikleri bittikten sonra sıranın sonunda arkadaşlarımız kalmıştı. Tibet cebinden her halinden pahalı olduğu belli olan kol düğmeleri çıkartmıştı.
"Allah tamamına erdirsin kardeşim. Tim olarak beraber aldık. Gelemeyenlerin çok selamı var. Düğüne gelecekler inşallah. " dedi Tibet.
"Sağ olun kardeşim zahmet etmişsiniz. "dedi Yavuz ve sarıldılar.
"Evet sevgili konuklar herkes buraya bakabilir mi?" diye mikrofonla bütün dikkati üstüne topladı Gökmen.
Elinde para ile gelen Merve 'yi görünce şaşırdım.
"Evet dostlar Merve bacıdan 50,100,150,200,250,300,350,400,450,500 avro sağ olsun var olsun ."
Elimdeki euro banknotları ile şaşkınlıkla Merve 'ye bakıyordum. Birden gülmeye başlayınca ben de güldüm . Deliydiler. Merve 'nin ardından Yasemin ile Oğuz geldi. Oğuz burada damat kontenjanındaydı.
"Hayırlı olsun bir tanem." dedi ve çeyrek altını yakama takmıştı. Ona sarılmış Oğuz 'a baş selami vermiştim.
"Kuzum bu benden size . Tebrik ederim." dedi Beril kutudan çıkardığı bilekliği bileğime takarken. Ona sıkı sıkı sarılmıştım. Sıranın en sonunda İbrahim kalmıştı. Biz hala konuşmamıştık ama burada da beni yalnız bırakmamıştı.
"Sen ne kadar sevdiğimi biliyorsun. Allah mutluluğunuzu bozmasın kardeşim." dedi ve elindeki kutuyu takı kesesinin içine attı . İçinde ne vardı bilmiyordum.
"Teşekkür ederim yanımda olduğun için." diyip ona sarıldım. Biz sarılırken Yavuz 'un yanımdan hızla ayrılmasıyla İbrahim 'den ayrılıp gittiği yöne baktım. Meyveliğin girişindeki Tolga 'yı kolundan tutarak ileriye götürmüştü.
Hızla boynumdaki şeriti çıkartarak Beril 'e verip ben de peşlerinden ilerledim . Kimse fark etmemiş olmalıydı çoğunun arkası onlara dönüktü. Yavuz iyice ilerleyip kolundan hızlıca itmişti Tolga 'yı. Tolga hafif sarsılsa da yere düşmemişti. Yüzünde hala geçen kavganın izleri vardı.
"Oğlum senin benim nişanımda ne işin var lan? Ben sana Duha 'dan uzak dur demedim mi?" diye Yavuz bağırdı. Tolga cevap vermiyordu. Gözü Yavuz 'un biraz gerisinde olan benim bedenimdeydi.
"Konuşsana oğlum. Ölmek mi istiyor canın , dayak mı yemek istiyorsun şerefsiz." diye devam etti Yavuz. Ama Tolga tepki vermiyordu . Yavuz da fark etmiş olmalıki arkasını döndü.
"Duha ne işin var burada meyveliğe dön. Ben de gelicem." dedi Yavuz bana doğru.
"Yavuz seni bu sinirle bırakmam. Beraber gidelim boş ver ne olursun?" dedim onlara doğru ilerlerken.
"Duha hadi güzelim lütfen. " dedi Yavuz. Gözlerinin içine bakıyordum bir şey yapmaması için ama gözlerindeki öfke bariz belliydi. Gözlerimi ondan çekip Tolga 'nın üzerine diktim.
"Senin benim nişanlarımı mahvetme gibi bir hobin falan mı var?" dedim sakin bir sesle.
"Duha şununla muhatap olma diyorum. Lütfen içeri geç. Tibet Duha 'yı götürün kardeşim." dedi Yavuz. Peşimizden gelmiş olmalıydılar.
"Hayır, bu adam derdini anlatmadan gitmeyeceğim hiçbir yere. Neden sürekli hayatımın içine sıçmaya çalıştığını öğrenmeden gitmeyeceğim." dedim sinirle.
"Duha bak biliyorum seni çok üzdüm, seni yaraladım. Allah belamı versin benim . Seni yemin ederim bırakmak istemedim ama mecburdum. Sana mektupta yazdım beni beklemeni yazdım. Geleceğim dedim." diye konuştu. Sesi acı çeker gibiydi.
"Okumadım o mektubu neden okuyayım? Beni bir çöp gibi ortada bırakıp giden adamın mektubunu niye okuyayım? " dedim .
"Bak ben kendime yeni bir yol çizdim . Sakın bu yola çıkma anladın mı ? Ben Yavuz 'la mutluyum ve hep öyle olacağım anladın mı beni?" diye devam ettim.
Gözünden yaşlar akıyordu. Kafasını sağa sola sallarken hemen yanımızda hızla bir araba durdu. Atalay 'ın arabasıydı. Hızlıca inip yanımıza geldi.
"Tolga , polisler Tuğçe 'yi almış. 6 yıl önce gerçekleşen bir cinayet suçundan. " dedi Atalay . Şok ile bakıyordum. Cinayet suçu ne demekti ?
Tolga şaşırmışa benzemiyordu. Bana bakıyordu sadece.
"İşte bu yüzden. " dedi fısıltı şeklinde. Sonra da arabaya bindi. Atalay da hızla binip arabayı çalıştırdı.
Şuan hepimiz büyük bir şok yaşıyorduk.
***
İyi Okumalar♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLAHIMA ANLAT
Teen FictionDuha: Siz şaka gibi bir ailesiniz. Duha: 6 yıl önce beni tüm mahalleye rezil ettiniz o nişana gelmeyerek. Şimdi annen sanki ben seni terk etmişim gibi davranıyor. Duha: Bu size son uyarım madem mahalleye geri döndünüz. Bana bulaşmayın. Adımı bi...