Çaylıkta Yavuz ile beraber Mehmet 'in gösterdiği şekilde çay toplamaya çalışıyorduk. Daha doğrusu ben toplamaya çalışıyordum Yavuz ise benim fotoğraflarımı çekiyordu. Neşe denen kızla olan konuşmam ilk birkaç dakika moralimi bozsa da Yavuz 'un bir gülüşü iki öpüşü moralimi yerine getirmişti.
"Yavuzz!!! Kardeşim bir yardıma gelsene şunları yukarı çıkaralım." diye bağıran Mehmet ile Yavuz telefonu kapatıp bana döndü.
"Güzelim ben bir yardıma gideyim. " dedi ve Mehmet 'lerin yanına gitti. Bu sırada çalan telefonum ile belime bağladığım puşiye sıkıştırdığım telefonu çıkarttım. Merve arıyordu.
"Efendim Merve kuşum." dedi mutlu bir sesle telefonu açarak.
"Duha...Elinde ne iş güç varsa bırakıyorsun ve bana odaklanıyorsun. " dedi Merve. Sesi telaşlı geliyordu.
"Ne oldu birine bir şey mi oldu ?" dedim endişeyle. Merve 'nin sesini ilk defa böyle duyuyordum çünkü.
"Duhaa. Atalay bana evlenme teklifi etti." dedi . Sesi ağlamaklı geliyordu. Şok olmuştum.
"Ne?..Ne evlilik teklifi ? Kızım siz sevgili miydiniz?" dedim .
"Ya kızım ne sevgilisi ben onu sevmiyorum bile. Hem çok daha kötü bir şey oldu." dedi. Daha ne olmuştu acaba 2 gün bırakıp tatile geldik. Mahalle elli altıya gidiyordu.
"Daha ne olabilir acaba ?"
"Tibet gördü. Duha tam Atalay diz çökmüş evlenme teklifi ederken gördü bizi. Sonrada çekip gitti." dedi . Ağlıyordu galiba.
"Merve bak kafam karıştı. Sen Atalay evlenme teklifi yaptığı için mutluluktan mi ağlıyorsun yoksa Tibet görüp yanlış anladığı için mi?" dedim. Kafamı allak bullak olmuştu.
"Ya Atalay 'dan bana ne ? Tamam ona karşı bir şeyler hissediyordum ama o Tibet 'le tanışmadan önceydi. Tibet bana bir erkeğin ne kadar güzel kalpli olabileceğini gösterdi. Duha ... Ben galiba Tibet 'e aşık oldum. " dedi . Ağlıyordu telefonun diğer ucunda.
"Ağlama tamam mı? Ben Yavuz ile konuşurum o konuşur Tibet ile. Şimdi sen olduğun yerden kalkıp kızların yanına gidiyorsun. Onlar senin moralini düzeltiyor. Biz de zaten yarın geliriz. Buradan tadı tuzu kaçtı." dedim. Yavuz 'a otele dönünce söyleyecektim. O Neşe denen kızla bir dakika daha fazla nefes almak istemiyordum.
"Ne oldu ki?" dedi burnunu çekerek.
"Gelince anlatırım. Sen doğruca kızların yanına. Ben akşam seni yine ararım." dedim .
"Tamam ama Yavuz mutlaka konuşsun. Merve kabul etmemiş desin Tibet'e " dedi . Sesi küçük bir kız çocuğu gibi çıkıyordu.
"Tamam ben söylerim. Hadi öpüyorum." dedim ve telefonu kapatıp tekrar eski yerine şıkıştırdım. Yavuz görünürde yoktu. Ben de bir şekilde çay toplamaya çalışıyordum. Yanıma gelen adım sesleriyle Yavuz olduğunu sanmıştım ama kafamı kaldırınca yaşlı bir teyze olduğunu gördüm.
"Ha maşallah güzel kız sana . Adın nedur senun?" dedi . Bir elinde baston bir elinde çanta vardı. Tam bir Karadeniz kadını gibi giyinmişti.
"Duha teyzecim." dedim gülümseyerek.
"Heee ne güzel isumdur öyle. Kaç yaşındasun de bakalum bana." dedi .
"26 yaşındayım teyzecim de neden soruyorsun bunları. " dedim bastonunu yere bırakıp çantasından bir fotoğraf çıkardı. Bana uzattı.
"Bak bu benum oğlandan torunum Furkan. Bu savaş pilotu. 30 yaşundadur. " dedi bir elimdeki fotoğrafa bir de teyzeye bakıyordum. Teyze resmen beni torununa gelin olarak bakıyordu.
"Teyzecim kusura bakma ama ben evliyim." dedim . Teyzenin önce kaşları çatıldı.
"Evli misun? Sen o kalun kafalu gocan ne demeye senu burada yalnuz bırakup gitmiş?" dedi . Elindeki bastonu yere vurmuştu aynı anda.
"Arkadaşı çağırdı onun yanına gitti teyzecim. Yani ne bilsim bana insanların dünür olacağını." dedim . Teyzeye elimdeki resmi uzattım.
"Sende kalsun belki vazgeçersun senun o değer bilmez gocandan. Benim torunu ararsun. Numarası arkasunda. " diyip gitti. Fotoğrafı vermek için seslensemde bana dönüş bakmadı bile .
Elimdeki fotoğrafı neye yapacağım diye düşünürken birden elimden çekilip alındı. Arkamı döndüğümde sinirli bir Yavuz ile karşılaştım.
"Kim bu lavuk? " dedi sinirle. Ben de bir an boş bulunup cevap verdim.
"Furkan"
" Duha bu Furkan denen itin fotoğrafı sende ne arıyor, sen ismini nereden biliyorsun ?" dedi Yavuz. Sinirden kıpkırmızı olmuştu
"Ya teyzenin biri beni bekar sanmış getirdi gösterdi. Sonra da evliyim diyince gitti." dedim . Yavuz hala sinirliydi.
"Fotoğrafı niye vermedin?"
"Teyze dediki senu burada burakup giden gocandan vazgeçersen benum torunumu ara." dedim teyzeyi taklit ederek.
"Nereye bırakıp gittim iki dakika yukarıya çıktım
Hemen karıma göz dikmişler." dedi ve elindeki fotoğrafı yırtıp çaylıktan aşağıya doğru fırlattı."Bir daha seni yanımdan ayırırsam iki olsun. Şu hale bak." dedi ve beni koltuğunun altına çekti.
"Bak Yavuz efendi nasıl oluyormuş? Bana laf ediyordun ama senin de benden farkın yok." dedim .
"Benim sevdiğime birileri göz dikecek ben de öylece bakacağım. Yok öyle bir şey." dedi ve beni kendine daha çok çekti.
"Yavuz yarın dönelim mi evimize?" dedim ona dönüp.
"Ne oldu güzelim daha gezmedik etmedik ?" dedi Yavuz.
"Bu hayat bizim sevgilim ... Daha nice yıllar beraber olacağız elbet yine geliriz. Sadece sen yakında göreve gideceksin. Gidelim evimize alışalım. Birbirimize alışalım. " dedim.
"Sen öyle diyorsan sen nasıl istersen güzelim. Senin olduğun her yer bana tatil. " dedi ve alnımdan öptü.
Çaylıkta biraz çay toplayıp dolaştıktan sonra otele dönmüştük. Otele dönünce restoranda yemek yiyip odamıza çıktık ve gecenin sonunda kendimizi birbirmizin kollarına bıraktık.
***
Yeni Bölüm Geldiiii ♡♡♡
Güzel yorumlar yapan ve oy verenlere çok teşekkür ederim😽

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLAHIMA ANLAT
Fiksi RemajaDuha: Siz şaka gibi bir ailesiniz. Duha: 6 yıl önce beni tüm mahalleye rezil ettiniz o nişana gelmeyerek. Şimdi annen sanki ben seni terk etmişim gibi davranıyor. Duha: Bu size son uyarım madem mahalleye geri döndünüz. Bana bulaşmayın. Adımı bi...