Önümdeki tiramisuyu çatalla deşiyordum. Yavuz , İbrahim ile beni barıştırmak için bir buluşma ayarlamıştı. İlk duyduğumda mutlu olmuştum İbrahim ile konuşacağım için ama kafeden içeriye Zeynep ile girince moralim bozulmuştu. O kızı sevemiyordum. Siparişler verilmiş ve az önce gelmişti. Ama daha ağzını açan kimse yoktu.
"Daha ne kadar susmayı planlıyoruz acaba?" dedi Zeynep kahve fincanını masaya sertçe koyarken.
"Nereden başlayalım?" dedim Zeynep ' e doğru.
"Senin bana attığın iftiradan mı yoksa bana yazdığın saçma mesajlardan mı ?" diye devam ettim.
"Duha , haddini aşma lütfen." dedi İbrahim bana karşı.
"Ben haddimi aştığımı düşünmüyorum. Bir gece Zeynep bana saçma sapan mesajlar atıyor. Bunların içinde benim senden hoşlandığımı iddia ettiği mesaj bile vardı. Sabah sen gelip benim seninle ilgili ayrılma sebebi olacak şeyler anlattığımı söylüyorsun. Beni dinlemiyorsun bile." dedim İbrahim 'e sinirle.
"Ben bir sinirle öyle mesaj attım. Kafam yerinde değildi. Kusura bakma." dedi Zeynep. İtiraz etse kanıtlayacağımı biliyordu çünkü.
"Bak Duha bu kadar büyütecek bir şey yok." dedi İbrahim.
"İbrahim kardeşim olayı büyüten Duha değil Zeynep ve sensin. " dedi Yavuz beni savunmak için.
"Yavuz bak Duha Zeynep'e benim Zeynep 'e burnu havada dediğimi , onu katlanamadığımı falan söylemiş. Ben gelip sana böyle desem ne yaparsın ?" dedi İbrahim. Şok ile Zeynep 'e bakıyordum.
"Kızım sen ne yılansın? Bu iftiradan başka bir şey değil İbrahim. " dedim sinirli bir şekilde.
"Duha , Zeynep niye yalan söylesin Allah aşkına. Belki sen bizim o günkü konuşmamızı yanlış anlayıp beni savunmak istemiş olabilirsin. Ama nasıl Zeynep suçunu kabul ediyorsa sen de et bence." dedi İbrahim. Sinirle yerimden kalktım.
"Yeter ben daha fazla bu iftiraları duymak istemiyorum İbo. Sende bu kızın gerçek yüzünü göreceksin. O zaman ben yine sana bir omuz olarak bekleyeceğim. Gidelim Yavuz." dedim . Yavuz benim sözlerimle hızla kalktı. Çıkışta kasada hesabı ödemiştim. O kızın parası bana geçsin istemiyordum.
Kafeden çıkıp karşı kaldırımda duran Yavuz 'un arabasına bindik. Biner binmez gözümden yaşlar gelmeye başlamıştı. İbrahim benim en yakın arkadaşımdı. Onunla küsmek olmak zoruma gidiyordu.
"Duha, güzelim yapma böyle. Eminim İbrahim hatasının farkına varacaktır. Siz kardeş gibisiniz. Arada olur böyle şeyler." dedi bana sarılarak.
"O Zeynep tam bir şeytan ya. Valla bıktım. İlk günden beri zaten benim İbrahim ile arkadaş olmamı istemiyordu. Sonunda muradına erdi." dedim.
"Bir gün herkesin gerçek yüzü ortaya çıkacak. O da daha fazla sürmeden gerçek yüzünü kendi ortaya çıkaracak." dedi Yavuz göz yaşlarımı silip.
"O günü iple çekiyorum. Ben buraya ne umutlarla geldim ya. İbrahim 'i kız istemeye davet edecektim. Olanlara bak. O kızla gelmese ben her şeyi anlatacaktım. O kız yalan yanlış konuşmuş yine." dedim.
"Tamam , sakin ol. Bak bizim yarın en mutlu günlerimizden. Fotoğraflarda şiş gözler ile gözükmek istemezsin bence." dedi Yavuz . Sonrada anlımı öpmüştü.
"Tamam, ağlamıyorum. Sakinim. Her şey düzelecek. " dedim kendi kendime. Benim sakinleşmemle Yavuz 'da arabayı çalıştırmıştı. Çantamdan küçük el aynamı çıkarıp akan eylinerı silmiştim ben de o sırada.
Mahalleye kadar radyodaki şarkılara eşlik ederek gelmiştik. Seviyordum şarkı söylemeyi. Sesim güzel sayılmazdı ama olsundu.
"Hayatım caminin orada durur musun? Kubilay ile konuşmam gereken bir konu var." dedim . Korkut hakkında konuşacaktım.
"Bir sorun mu var?" dedi Yavuz şüpheyle.
"Beril ile ilgili sevgilim. Sıkıntı yok bir şeyler sorman gerek." dedim.
"Tamam güzelim. Bir şey olursa ararsın beni ." dedi Yavuz arabayı caminin önünde durdururken.
"Tamamdır. Hadi yarın görüşürüz. " dedim sarılıp, yanaklarına öpücük koyarken.
"İple çekiyorum güzelim yarını. "
"Ben de hayatım ben de. Ama şimdi ben kaçar." dedim arabadan inerken. Ben arabadan inince Yavuz da mahallede ilerlemeye devam etmişti.
Caminin avlusunda Kubilay birkaç gençle sohbet ediyordu. Ben avluya girince bakışlar bana döndü. Kubilay çocuklara bir şeyler söyleyip bana doğru geldi.
"Hayırdır Duha bir şey mi oldu?" dedi Kubilay meraklı bir şekilde.
"Kubilay , Beril hakkında biraz konuşabilir miyiz ? Yani Beril ve Korkut hakkında." dedim . Korkut adını duyunca Kubilay gerilmişti.
"Arka bahçedeki çardağa gidelim." dedi Kubilay önden giderken. Ben de peşinden ilerledim. Çardağa karşılıklı oturmuştuk.
"Kubilay, kulağıma bir şey geldi Korkut ile ilgili." dedim sakince.
"Doğru duymuşsun Korkut 'un cezasına indirim yapılmış. Bir kısmı da para cezasına dönmüş. Yakında çıkar gibi duruyor. "
"Bak Kubilay benim Korkut ile ilgili bir sıkıntım yok. Ama Beril yani sonuçta onlar çocukluk aşkı. Nasıl olacak ? Atalay bomba gibi geziyor zaten. Beril zararlı çıksın istemiyorum." dedim Kubilay 'a doğru.
"Duha, biz Beril 'i çok uyardık. Cebinde neşter ile gezen adamdan bahsediyoruz. Atalay 'ı bıçakladı. " dedi Kubilay.
"Yanlışlıkla oldu biliyorsun Beril 'i korumak için."dedim .
"Beril 'i kimden koruyor Duha? Lan o kız bizim canımız be . Beril 'e biz nasıl zarar verelim ?" dedi Kubilay. Kardeş gibi büyümüşlerdi onlar.
"Ayrıca neşterin kardeşimin böbreklerinden birinden sebep olmasını da unutma." diye devam etti.
"Zaten bu saatten sonra Beril 'de o adamla muhatap olmaz." dedi sinirle.
"Ya olursa, ya aşkına söz geçiremezse. "dedim .
"Duha , Beril 'i benden iyi tanıyorsun. Kan kusar kızılcık şerbeti içtim der. Yani bu işin oluru yok. Size falan gelirse o it bize haber verin yeter. Çocuklar beni bekliyor . Hadi selametle." dedi ve hızla gitti. Oflayarak ben de peşinden kalktım ve eve doğru yola koyuldum. Neler olacaktı bilmiyordum artık.
***
Yeni Bölüm Geldiii!!!!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLAHIMA ANLAT
Fiksi RemajaDuha: Siz şaka gibi bir ailesiniz. Duha: 6 yıl önce beni tüm mahalleye rezil ettiniz o nişana gelmeyerek. Şimdi annen sanki ben seni terk etmişim gibi davranıyor. Duha: Bu size son uyarım madem mahalleye geri döndünüz. Bana bulaşmayın. Adımı bi...