Beril öylece kapının yanında bekliyordu. Hızla Beril yanına gittim.
"Beril ben bluz almak isterken birden düştü. Lütfen kusura bakma . Özür dilerim." dedim. Özel bir şey olmalıydı büyük ihtimalle. Yüzündeki ifadeden öyle anlaşılıyordu.
"Beril lütfen cevap ver bu halin beni korkutuyor. Tekrar özür dilerim." dedim. Çünkü Beril tepki vermiyordu. En sonunda hareket edip yerdeki ultrason fotoğrafını eline alıp oraya çöktü. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Hızlıca yanına gittim.
"Beril... Bak belki söylemek istemiyorsun ama hamile misin?" diye sordum. Şuan da bildiğim bir ilişkisi yoktu zaten Korkut 'un hapse girmesinden sonra ancak yeni yeni toparlamıştı. Ama sorum onun daha çok ağlamasına neden oldu. Yanına yaklaşıp sıkıca sarıldım. Bugün zaten yaşadıkları onu zorlamıştı.
"Duha...Ben..." dedi. Kesik kesik konuşuyordu. Sesi oldukça kısıktı ağlamaktan.
"Tamam Beril kendini yorma aşkım ne zaman anlatmak istersen burdayım. Burdayız ." dedim sırtını sıvazlarken.
"Ben... hamileydim. " dedi. Elim bir anda durmuştu. Hamileydim. Yani geçmişte. Ne zaman olmuştu? Asıl bebeğe ne olmuştu? Babası kimdi peki ?
"Tamam, peki ne zaman oldu bu Beril? Lütfen daha fazla içinde tutma ." dedim yüzünü ellerimin arasına alarak. Gözleri kıpkırmızı olmuştu.
"Duha ... ben nasıl anlatacağım bilmiyorum... Kalbim o kadar acıyorki..." dedi. Bir yandan ağlamaya devam ediyordu. Elindeki ultrason fotoğrafını sıkı sıkı tutuyordu.
"Ben ona ...çok bağlanmıştım...O benim bebeğimdi..." ultrason resmini parmaklarıyla seviyordu.
"Bu hayatta en çok istediğim şey...anne olmaktı "
Benim de gözlerim dolmaya başlamıştı. Ağlayışı kalbimi sızlatıyordu.
"Ben anne olmuştum... Hem de babası aşık olduğum adamdı..." Bebek Korkut 'tandı. Bunu anlamıştım.
"Karnımda sanki kelebekler uçuşuyordu...Sonra ...sonra o kelebekleri tek tek öldürmeye yemin ettiler sanki..."
"Kimler kuşum söyle bana ? Kim ne yaptı sana?" dedim . Yerdeki patiği alıp aramıza koydu.
"Bunu bana gittiğim doktor verdi... Her bebek sahibi olacak kişilere veriyormuş...Bebeğin ilk patiği olarak..." patiğe 2 parmağını geçirip havaya kaldırdı.
"Baksana minicik... Ben o gün dünyanın en mutlu insanıydım. Ta ki mahalleye gelene kadar..."
"Biliyorsun Atalay ve Korkut hiç anlaşamadı... Geldim mahalleye yine ikisi yumruk yumruğa kavga ediyor..." Atalay ve Korkut iki zıt dünyaydı. Aslında Korkut ve Beril 'in tanışmasında da onların bu zıt fikirlerden doğan düşmanlığı yatıyordu.
"Atalay 'ı tutmaya çalışıyorum olmuyor... Korkut 'u durdurmaya çalışıyorum olmuyor... Sonunda ayırdı gelen insanlar... Sonra Atalay tuttu kolumdan beni götürdü meyveliğe ... O zamanlar meyvelikte kimseler yoktu... Bir ses kaydı açtı. ..Korkut 'un sesiydi..." dedi ağlaması iyice şiddetlenmişti
"Diyordu ki... onu en yumuşak karnından vurucam... Kız kardeşi gibi gördüğü...kızı kullanıcam "
"Sonra Atalay bana birden... onunla yattın mı dedi...Duha hayatımda hiç bu kadar aşağılandığımı hissetmemiştim... Ben Atalay 'ın düşmanı Korkut 'la değil...sevdiğim adam Korkut 'la birlikte olmuştum..."
Beril anlatmaya gücü yetmeyince biraz beklemişti.
"Sonra Atalay beni azarladı...kızdı...bağırdı...çağırdı...En son ona cevap verecektim...ama karnıma öyle bir ağrı saplandı ki ... hayatımda böyle bir acı hissetmemiştim... sonra bayılmışım...bayılmadan önce gördüğüm son şey bacaklarımdan akan kandı." dedi. Artık ikimizde hüngür hüngür ağlıyorduk. Ne büyük bir acıydı evlat acısı. Hangi annenin yüreği dayanırdı buna ?
"Gözlerimi bir açtım...hastanedeyim... daha altı haftalık olan bebeğim...beni bırakıp gitmiş... hatırlıyor musun Korkut hapse girmeden birkaç ay önce teyzemin yanına Adana 'ya gitmiştim... Aslında bir tür kaçıştı benim için..." dedi. O dönemi hatırlıyordum. Birden okuldan izin alıp kimseye haber vermeden gitmişti demek bu yüzdendi.
"Sonra kendimi biraz toparladım ... geri geleyim dedim... daha havaalanında Korkut buldu beni... Orada sadece ona ayrıldığımı söyledim... ağzımı açıp tek kelime etmedim..."
"Ne benim sevgimi... ne de bebeğimi hak ediyordu..."
"Bir hafta evde kaldım ... hiç dışarı çıkmadım...yengem Kubilay 'a yemek götür diyene kadar... Biraz kafam dağılır diye kabul ettim... keşke etmeseydim..."
"Gittim camiye ... Kubilay yok...Birkaç gence sordum ...onlar da meyveliğe giderken gördük dediler... Merakımı yenik düşüp ben de gittim... Bir gittim... Kubilay , Atalay ve Korkut tartışıyor... Atalay 'ın Korkut 'a yumruk atmasıyla yanlarına gittim... Tek derdim Atalay 'ın başı belaya girmesin diyeydi... sonra Atalay beni görünce sinirlendi...kolumdan tutup götürmeye başladı...sonrasını biliyorsun zaten Korkut...Atalay 'ı bıçakladı..."
"Duha ... o zaman o kadar korktumki yemin ederim... önce bebeğimi kaybettim ... sonra da abimi kaybedeceğim diye..." dedi ve bana sarıldı.
Uzun uzun sarıldık. Aslında ne kadar acı varmış içinde bizim polyanna dediğimiz kızın içinde. Hayat bazen böyleydi en büyük acılar gülümseme maskesiyle saklanıyordu.
Beril ağlamaktan yorgun düşünce onu yatağına yatırdım. Sonra da etrafı topladım. Ultrason fotoğrafı, hamilelik testi ve patiği aynı şekilde bluzların arasına yerleştirdim. Üstüme aldığım mavi bluzu giydim. Ardından Beril 'e bir not bırakıp evden çıktım.
"Merak etme kalbi güzel arkadaşım sırrın benimle güvende. Seni çok seviyorum♡"
***
Geçen bölümün devamı. İYİ OKUMALAR 🫶
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLAHIMA ANLAT
Teen FictionDuha: Siz şaka gibi bir ailesiniz. Duha: 6 yıl önce beni tüm mahalleye rezil ettiniz o nişana gelmeyerek. Şimdi annen sanki ben seni terk etmişim gibi davranıyor. Duha: Bu size son uyarım madem mahalleye geri döndünüz. Bana bulaşmayın. Adımı bi...