Bölüm 25

2.4K 132 118
                                    

Asi ve Alaz ellerinde Berrin'e karşı kullanabilecekleri kanıtlarıyla kızın evine doğru yola çıktılar. Alaz Berrin'e sana geliyorum diye bir mesaj atmıştı ve kız da bekleyeceğine dair bir cevap vermişti. Asi Alaz'ın Berrin'in evinin adresini bilmesine sinir olsa da olay çıkarmadı çünkü Alaz ikisini de kurtarmak için hiç istemediği bir pozisyona düşmüştü zaten.

Asi telefonuna bakınca panikle yerinden doğruldu. ''Alaz bugün cumartesi!'' Asi gün içindeki tüm telaşından günlerden sahne günü olduğunu tamamen unutmuştu. Berrin'le işleri bitene kadar akşam olurdu ve ya sahnesine ucu ucuna yetişirdi ya da geç kalırdı.

''Tolga'yı arayıp gelemeyeceğini söyleyeyim mi?'' Asi kafasına iki yana salladı. ''Zaten son olaydan sonra çok aksattım, geçen gün arayıp iyi olduğumu söylemiştim şimdi yine zor durumda bırakmak istemiyorum insanları. Ayrıca paramdan da olmak istemiyorum.'' Alaz para için kendini bu kadar hırpalamana gerek yok demek istedi ama anında bundan vazgeçti çünkü Asi bunu yanlış anlardı. Sen rahat ol ben sana bakarım gibi bir izlenim veremezdi ona çünkü bunu hem Asi kabul etmezdi hem de Asi'nin kendi ayaklarının üzerinde durması Alaz'ın çok hoşuna gidiyordu zaten.

''Sahi sen nasıl tanıştın Tolga'yla? Şarkıcı aradıklarını görüp iş başvurusu falan mı yaptın?'' Asi kafasını iki yana salladı. ''Sizin eve ilk geldiğimiz günlerdi ben bütün gün ortalıkta yoktum hatırlıyor musun?'' Alaz kafasıyla onayladı. ''Saçlarını kestirdiğin gün mü?'' Asi Alaz'ın bunu hatırlamasına gülümseyerek anlatmaya devam etti. ''O gün bir parkta bir çocuk gitar çalıyordu. Ben de şarkıyı mırıldanınca abla sesin çok güzelmiş gel yanımda söyle dedi. Ben de çocuk biraz para kazansın diye kabul ettim. O esnada Tolga da oradaymış sesimi duymuş çok beğenmiş ben yeni bir mekan açıyorum canlı müzik de düşünüyorum sahne almak ister misin dedi... Ben tabi başta karşı çıktım ne mekanı ne alaka diye ama mekanı gösterince kötü bir yer olmadığına ikna oldum.''

''Ödemeni falan aksatmıyor değil mi?'' Asi kafasını iki yana salladı. ''Bir sorun olursa söyle bana ben hallederim.''

''Kendim de halledebilirim Alaz.''

''Halledebileceğini biliyorum ama tek başına halletmek zorunda değilsin...'' Alaz Asi'ye dönüp göz kırpınca Asi içinin ısındığını hissetti. Bu Alaz'ın yalnız değilsin deme şekliydi ve daha dün kuşlara bakarak benim gibi yalnızlar diyen Asi'nin çok hoşuna gitmişti bu.

''Geldik.'' Güvenlik Alaz'a bakıp bir şey demeden kapıyı açtı.

''Buraya daha önce gelmiş miydin?'' Alaz rahatsızca yerinde kıpırdanınca Asi cevabını almış oldu.

''Film izlemiştik sadece...'' Bu kez rahatsızca kıpırdanma sırası Asi'deydi. Bu konuda Alaz'a kızmıyordu ama baş başa vakit geçirdiklerini bilmek ister istemez huzursuz ediyordu onu.

Alaz arabayı park edince ikisi de aynı anda arabadan indiler. Hava kararmak üzereydi ve Asi bir an önce buradan gitmeyi umuyordu. Öne atılıp kapıyı çaldı ve kapı tahmin ettiği gibi anında açıldı. Berrin kapıyı hevesle açmıştı ancak karşısında Asi'yi görünce yüzündeki gülümseme anında silindi.

''Teksin galiba.'' dedi Asi kapıyı ittirip içeri girerken. ''Eviniz ne kadar güzelmiş Berrincim... Tabi insan birazcık daha kar etmek için millete bozuk yiyecek satınca böyle zengin oluyor galiba.''

''Alaz ne oluyor-''

''Onunla konuşman yasak canım. Benimle muhatap olacaksın artık... Direkt sadede geliyorum çünkü acelemiz var. 3 ay önce bir ilkokula sattığınız tarihi geçmiş peynir yüzünden bir çocuğun ölümüne sebep olduğunu biliyoruz, kanıtlarımız da var. Anlaşma çok basit... Eğer sen fotoğraflarımızı yayarsan biz de bu meseleyi herkese yayarız. Ama herkes için hayırlı olanı seçip çeneni tutarsan biz de bu olayı unuturuz. Herkes kendi yoluna gider.''

the great war | aslazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin