Bölüm 26

2.8K 123 155
                                    

Alaz ve Asi birbirlerine kaçamak bakışlar atarak yürürken yağmur dinmişti artık. Alaz Asi'nin kendisini nereye götürdüğünü bilmiyordu ama Asi nereye gitse peşinden giderdi zaten. Az önceki itiraftan sonra içi içine sığmıyordu resmen ve bu değerli bilgiyi tüm dünyaya yaymak istiyordu. Asi'nin kendisine karşı bir şeyler hissettiğinin elbette farkındaydı ancak onun ağzından sana aşığım cümlesini duymak bambaşka bir şeydi.

Asi Alaz'ın elinden tutup koşmaya başlayınca Alaz ne olduğuna anlam veremeyerek düşüncelerinden sıyrıldı. ''Alaz koş hadi otobüsü kaçıracağız!''

''Otobüs mü?'' Alaz hayretle sorarken söz dinleyip koşmayı da ihmal etmemişti.

Asi yetişemediği otobüsü ıslık çalarak durdurup Alaz'ı peşinden sürükleyerek koşmaya devam etti. Neyse ki otobüs durmuştu ve Asi çantasında bir şeyler ararken Alaz'ı önden bindirdi. Alaz otobüsün içinde boş bir yer bulma ümidiyle ilerlerken Asi yanına gelip tekli bir koltuğa oturdu ve kayıp Alaz'ı da yanına oturttu. Çok rahat olmasa da ikisi de zayıf oldukları için tekli koltuğa sığmışlardı.

''Asi otobüse parayı ben verseydim keşke.''

''Kart okutuyoruz zaten para vermiyoruz... Bir dakika sen daha önce hiç otobüse binmedin mi?''

Alaz kafasını iki yana salladı. ''Okulla geziye falan gittiğimizde binmiştim ama böyle şehrin içinde dolaşanlara binmedim hiç.''

Asi başını Alaz'ın omzuna gömüp kahkahasını bastırdı. Ancak Alaz'ın diğer sorusuna kahkahasını engelleyemedi. ''Kart okutmak yerine adama para versek daha mutlu olmaz mıydı?''

''Alaz ben güleyim diye mi böyle saçma bir soru sordun yoksa ciddi misin?'' dedi Asi kahkahalarının arasında. Alaz omuz silkince Asi Alaz'ın bu soruyu ciddi sorduğunu anladı.

''Adam maaş alıyor zaten niye biz tekrar para verelim...''

''Bizim şoför kadar alıyor mudur ki?''

''Sizin şoför kadar çok almadığına eminim Alaz.''

Alaz üzüntüyle kafasını salladı. ''Bakalım güzel kullanıyorsa onu işe alırız belki. Ece'yi okula götürüp getirir-''

''Alaz sen ne saçmalıyorsun?'' Asi gülmekten kıpkırmızı olmuş bir şekilde bıdır bıdır konuşan Alaz'ı susturmuştu.

''Ne bileyim az önceki söylediklerinden sonra beynim durdu.''

''Fark ettim onu...'' Asi Alaz'a o cümleyi kurduğu an Alaz panikleyip teşekkürler demişti ve Asi buna kahkahalarla gülmüştü.

''Asi ben de sana çok aşığım.''

''Biliyorum Alaz.''

''Ha doğru.'' Alaz camdan dışarıyı izlemeye koyulurken Asi kıkırdıyordu.

''Memnun kaldın mı otobüs yolculuğundan?''

''Evet.''

''Bugünkü sahnem güzel miydi peki?''

''Harikaydı.''

''Peki bana balım der misin?''

Alaz nihayet bakışlarını dışardan alıp kendisine kıkırdayarak bakan Asi'ye çevirdi. ''Hoşuna mı gidiyor o kelime?'' Asi hevesle kafasını salladı. ''Peki o zaman... Balım.'' Alaz içtenlikle söylediği son kelimeden sonra Asi'nin dudaklarına yöneldi ancak Asi anında ittirdi kendisini. ''Alaz burada olmaz... Birisi ters bir şey söyler kavga etmek istemiyorum.''

Alaz itiraz etmeden onayladı. Herhalde otobüslerde öpüşmek yasaktır diye bir kural var diye düşünüp üstelemedi.

Yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuktan sonra Asi inmek için ayaklandı. Bir tuşa bastı ve otobüs durdu Asi önden Alaz arkasından otobüsten indiler, iner inmez Alaz üşüdüm diye mızmızlanmaya başladı.

the great war | aslazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin