Aslı
kaç günün yorgunluğu vardı üzerimde elimi dahi oynatacak halim yoktu görev ardına gelip sabaha kadar dosya doldurmak. Baya bir yorucuydu uyku zaten uyuyamazken hallediyim demiştim ama onlar beni halletmişti. Yatağ uzandım çarşafı çektim ama sadece gözlerimi kapatabildim uyuyamıyordum. Yan yataklara baktım Turna ve Serçe yoktu. Gerçi niye olsunlar ki adamalar sevdiklerinin yanındaydı. Ben niye olamıyordum. Olmak istiyordum ama beynim benimle savaşırken olamıyordum. Kendime verdiğim sözlere karşı gelemiyordum. Tekrar yastığıma sığınıp uyumayı denedim ama boş olmuyor ama gözlerimde açılmıyordu. Kapadım öylece kapayıp yattım.
Kapı açıldı biri içeriye doğru sesiz sesiz girdi doğruldum arkamı döndüm. Karşımdaki Mete'ydi saşkın gözlerle ona bakarken yavaşca yatağa sokuldu ben boş boş suratına baktım ne yapıyorsun diyerek çirkeflenmek gelmiyordu içimden istediğim oydu çünkü saçımı okşadı beni biraz yana çekip yanıma oturdu ben hala yorgunluğumun sersemliğinden birşey diyemedim.
Göğüsüne çekti ben hala aptal aptal ona bakıyordum. Battaniye ile üzerimi örttü. Saçıma kokumu içine çeke çeke bir öpücük kondurdu.
Aslı: Ne işin var burda?
Mete: küçük bir kuş bir kaç gündür uyuyamadığını söyledi. Bende kokumu hatırlatıyım dedim.
Aslı: Burda bulunman yasak !
Mete: yakalanmazsam sorun yok! Ayrıca göz altındaki adamın götüne uzun namlulu sokmaya çalışmak yada tüm cephaneliği götünde patlatmaya çalışmakta yasak diye biliyorum.
Utanmıştım, sana birşey olucağından o kadar korktum ki askerliği yakacak hale geldim dingil pezvenk! diyemedim. Çığlıkların bana kabus olurken o yavşak adamın sırıta sırıta bana bakması ağrıma gitti diyemedim.
Aslı: Hak etti yavsak insani uyardık konuşsaydı.
Mete: insaniden kastın Mert ayısı ise insanlık hakkında bir konuşma yapmalıyız.
Aslı: bence gayet nizami uyardık(!)
Mete: ya adam itiraf ettikten sonra donunu paçalarına indirip arkasından silah sıka sıka araca koşturmussunuz !
Aslı: o benim fikrim değildi. Kerim öne sürdü!
Mete: Sen kerime ne bakıyorsun ona bu adamı al yokuşun altındaki yere götür desen adamı yatırır yuvarlar.
Aslı: Gülmeye ihtiyacımız vardı!
Kendimi saçma fikirlerle savunma çabamı burnumun dibine girerek susturdu hatta kafamda yankılanan tüm sesleri bir anda kesmişti. "Aşk tuhaf bir denklemdir. Yanlış yere değer verirsen sonucu yanlış bulursun, ama doğru değeri verdiğin vakitte oluşan bütün kalabalık bütün gereksizlikler yok olur" derdi Babam haklıydı. Kafamdakki onca kalabalık tenini tenimde hissetmemle susmuştu. Dahada yaklaştı dudaklarımızdaki mesafeyi konuşma payına düşürdü konuştukca birbirine değen dudaklarımız benim beynimdeki yangını dağıtıyordu. Ama başka taraflarda gayyette barut etkisi yapıyordu.
Mete:" çapkınca sırıttı" bensiz güemiyordun yani!
dudaklarıma dudakları değdikçe içim bir tuhaf oluyordu gözlerimi kapadım. Içimden ne geçiyorsa dışa vurdum kesik bir iki nefesle
Aslı: gülemeyeceğimi sende biliyorsun!
Mete: Niye yanında olmamı istemiyorsun!
Aslı: kendime verdiğim sözleri çiğneyemem! Sonumuz hüsrandan başka birşey olmayacak!
Mete: Denemedik bile!
Aslı: bizden önce denediler!
Mete: "Dünyada büyük ve güzel şeyler de var demişti bir gün. O sırada ben ne yapıyordum? Hiç bir güzelliğin içime girmesine izin vermiyordum." demiş Oğuz Atay.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURALSIZ
Novela JuvenilBu hikaye benim tamamen götümden uydurmam münasebeti ile yazılmıs olup gercekliğin hiç bir noktasına pandik dahi atmamaktadır. Tamamen zafi benim totodan atma ürünümdür Emircan dumaz misali fantazi dünyam rengaret yapcek birsey yok Ben Kuralsız per...