Kanayan burnumu silerken bir yandan da ağrıyan başımın geçmesi için içimden bildiğim tüm duaları okuyordum.
"Özür dilerim." Yanımda oturan Arda'ya yandan soğuk bir bakış atıp önüme döndüm. "Canın çok acıyor mu?"
"Yok canım ne acıyacak? On dakikadır aynı şeyleri söylüyorsun. Sus artık."
"Kızım vicdan yapıyorum heralde. Çok kötü geldi top. Hele suratına çarpınca çıkan o ses neydi? Yankılandı resmen. Benim bile canım acıdı."
"Susar mısın artık? Aptal herif."
"Tamam tamam. Sustum." Ona gözlerimi devirip önüme döndüm. Canım çok acıyordu. Sadece bahçede oturup kahve içmek istemiştim ama bahçeye adımımı attığım gibi suratıma yediğim top buna izin vermemişti. O kadar sert gelmişti ki kendimi yerde bulmuştum. Burnum kanamıştı ve başımı yere sert vurduğumdan çok ağrıyordu. He bir de sıcak kahve elime döküldüğünden elim yanmıştı. Sargıyla sarmıştık ama hala acıyordu. Ve hepsinin de sorumlusu yanımda oturan elemandı. Ya da herkesin tanıdığı Arda Güler mi demeliyim? Çocuk futbol yüzünden okula daha az gelmeye başlamıştı ama geldiği gibi de beni sakatlamayı başarmıştı.
"Anca gelebildim gençler. Kızım nasıl oldun? Canın çok acıyor mu?"
"Burnum hala kanıyor. Başımı biraz sert çarpmışım sanırım çok ağrıyor. Elim de yandı."
"Geçmiş olsun kızım. Aileni aradın mı?" Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Gerek yok. Enişelenmesinler boşuna."
"Olur mu kızım? Şu haline bak. Hem başını sert çarptığını söylüyorsun. Bak burun kanaman da geçmedi hala. Bir hastaneye gidip baktırmak lazım."
"Gerçekten gerek yok hocam. Sonrasında lazım olursa gideriz zaten."
"Sen bilirsin. Gelelim Arda Bey'e."
"Merhabalar hocam. Nasılsınız?"
"Sayende kötü evladım. Bir günde üç kişiye top attın."
"Hocam diğer ikisinde ciddi bir şey yoktu ki."
"Oğlum çocuğun yüzünde topun izi çıktı. Hala gitmedi. Diğerinin de gözlüğü kırıldı. Şansına da çocuk altı numara astigmat çıktı. Yarım saat okulda çocuğu aradık. Kolonu ben sanmış gitmiş seni şikayet etmiş. Bir günde akıl sağlığımla oynadın lan." Arda Güler'in bir günlük sicili kabarık çıktı.
"Pardon hocam..."
"Off... Neyse. Yapacak bir şey yok artık. Kıxım sen eve dön. Bu halde durma burada. Şu izin kağıdını al. Veline imzalatıp getirirsin."
"Tamam hocam. Sağolun."
"Hadi geçmiş olsun." Müdürün odasından çıkmıştım ki benim arkamdan Arda da çıktı. Ona soğuk bakışlarımı gönderip giderken koşarak yanıma geldi.
"Özür dilerim." Bir şey demedim. "Ben bırakırım seni. Böyle gitme tek başına."
"İstemiyorum. Git başımdan." Onu ardımda bırakıp yürümeye devam ederken arkamdan seslendi.
"Adını söyle bari!" Sinirle ona döndüm.
"Pakize!" Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığında önüme dönüp oradan ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİSİPLİN | Arda Güler
Fanfiction"Ya Pakize çok özür dilerim. Valla yanlışlıkla oldu." "Saye! Adım Saye. Ayrıca bu kaçıncı özür ya? Bilmiyorsan oynama kardeşim."