"Otursana. Ne yersin? Sen gelene kadar sipariş vermedim."
"Gerek yok. Çok kalmayacağım zaten."
"Anlamadım. Niye ki?"
"Buraya seninle oturup sohbet etmeye gelmedim Buğra. Nasıl bir insan olduğunu yüzüne vurmaya geldim."
"Saye iyi misin? İstemeden seni kıracak bir şey mi yaptım? Eğer öyleyse özür di-"
"Buğra. Lütfen artık bu kibarcık ayaklarını keser misin? Ağzından ne kadar kibar kelimeler çıksa da gözlerin insanlara onları küçümseyerek bakıyor. Sadece rolünü iyi oynayan bir oyuncusun. Yakışıklı, zeki ve yeteneklisin. Bunun farkındasın da. Ve bunu sonuna kadar da kullanıyorsun. Etrafındaki insanların nasıl hissettiği umrunda bile değil."
"Say-"
"Bu ikinizin beni aynı anda çağırma işi de senin fikrindi değil mi?"
"Ne? Hayır. Bunu Arda istedi. Ben istemedim ama en sonunda yapmak zorun-"
"Arda böyle bir şey yapmaz. O böyle bir şeyi düşünmez bile. Çünkü o senin gibi değil. Karşısındaki tanımadığı bir insan bile olsa onun duygularını önemser. Ben senin için bir anlam ifade etmiyorum. Çevrendeki diğer kızlardan farkım yok gözünde. Seni etkilemeye çalışan kızlardan biri gibi görüyorsun beni de. Ama Arda öyle değil. O beni gerçekten seviyor. Bana kendimi değerli hissettiriyor." Gülümsedi.
"Benim için anlam ifade etmiyorsun desem yalan olur. Hem güzel hem zekisin. Diğer aptal kızlar gibi değilsin. Beni etkilemek için uğraşmıyorsun. Gurursuz gibi itmeme rağmen bana yapışmıyorsun da. Seninle sevgili olmak istiyorum. Beni yıllarca sevmedin mi? Sonunda istediğin oluyor bak. Sana çıkma teklifi ediyorum. Eğer kabul ederse-"
"Etmiyorum." Çantamdan bana verdiği kolyeyi çıkartıp masaya koydum. "Kendine iyi bak." Yanından ayrılırken arkamdan kahkaha attığını duymuştum. Umursamadan bir taksi çevirip bindim.
ARDA GÜLER
Gelmedi. Tekrar kolumdaki saate baktım.
17.03
Ama o gelmedi. Geç kalmazdı. Biliyorum. Gelmek istememişti. Zaten ne bekliyordum ki? Buğra yerine beni seçeceğini mi? Onun gözünde hiçbir zaman Buğra'dan değerli olamayacaktım.
Kollarımı dizlerime dolamış bir şekilde kayalıklarda otururken biri yanıma gelmişti. Başımı kaldırdım. Şaşkınlıkla ağzım açıldı.
"Sen... Geldin." Gülümsedi.
"Geldim." Ayağı kalktım. Yüzünü inceledim. "Bakma öyle. Gerçekten buradayım. Sana geldim Arda." Gözlerine baktım. Sana geldim Arda. Ne güzel söylemişti öyle. Bir elini yanağıma koydu. "Seni sevmem için çok mu geç?"
"Beni... Seviyor musun?" Gülümsedi.
"Sen dedin ya. Sevsene beni dedin. Ben de sevdim gitti." Bir şey demeden kollarımı beline dolayıp başımı boynuna gömdüm. O da kollarını boynuma sarmıştı.
"Yalvarırım bana ümit verme. Gideceksen hiç gelme."
"Ben gitmemeye geldim Arda." Geri çekildi ve ellerimi tuttu. "Kalbimde çiçekler açıyormuş gibi hissettiriyorsun. Beni nasıl bırakayım?"
"Bu... Yani bu... Şey demek mi?"
"Seni seviyorum Arda Güler demek." Bu cümleyi duymanın imkansızlığına ağladığım geceler vardı.
"Bir dakika. Yani biz... Biz şimdi-"
"Sevgiliyiz." Duraksadım. Ne güzel dedi lan öyle.
"Allah!" Kollarımı tekrar beline sararak onu etrafımda çevirdim. O da gülerek kollarını boynuma dolamıştı.
"Ya Arda! İnsanlar bakıyor! İndirsene!" Dediğini yapıp yüzünü ellerim arasına aldım.
"Sevgili miyiz lan harbiden?"
"Sevgiliz lan sevgiliyiz. Ne yapayım inandırmak için?" Gözlerim dudaklarına kaydı. "Yavaş lan. Sevgili olalı daha iki dakika oldu."
"Sevgili olmadan hiç öpüşmedik sanki."
"Öpüşmek sayılmaz o. Sen zorla öptün. Sapık seni. Kaç kızı zorla öptün lan böyle."
"Allah canımı alsın sen ilksin."
"Futbolcular çapkın olur derler."
"Ya şimdi... Yalan yok çoğu öyle. Önüne gelene yavşıyorlar. Ama sen varken benim gözüm başkasını görmez güzelim." diyerek yanağını öptüm. "Oha. Ben seni öptüm ve sen bana kızmadın."
"Sevgilim olmayan biri beni öperse tepki vermem normal. Sen seni öpenlere bir şey demiyorsun heralde?"
"Tövbe. Senden başkası dokunamaz bana. İffetli bir adamım ben." Güldü.
"Sevgili olduk ve aramızda geçen konuşmaya bak. Haklıydın. Asla normal bir çift olamayacağız." Ben de güldüm.
"Bir çift olamayacağımızı söylemiştin." Kollarımı beline sararak onu kendime çektim. "Ama bak şimdi sevgilimsin Saye Ulusoy." Gülümsedi.
"Sevgilinim Arda Güler."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Kalbinde çiçekler açmış gibi hissettiriyorum ha?" Gülerek söylediğim şeye karşılık kolumun altındaki Saye hafifçe göğsüme vurmuştu.
"Dalga geçme. Küçüklükten kalma bir şeydi o."
"Hayırdır? Hangi lavuğa dedin bunu?"
"Birinci sınıfa gidiyordum Arda." diyerek gözlerini devirdi. "Hem gayet romantikti bence."
"Yani... Eskileri düşündükten sonra gayet romantik geldi."
"Arda?"
"Efendim güzelim?"
"Özür dilerim."
"Niçin?"
"Ne bileyim... Her şey için işte. Seni ve sevgini hep ittim. Mahvettim her şeyi. Seni de üzdüm." Saçlarını öptüm.
"Düşünme bunları. Biz şuan beraberiz. Yan yanayız. Sarılıyoruz. Sevgiliyiz. Ben şuan dünyanın en mutlu insanıyım Saye." Gülümseyip bir elini yanağıma koyup okşadı.
"Yiğit haklıymış. Bu bir hataysa hataların en güzeli."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Gitmesen?"
"Geç oldu Arda. Gitmem lazım artık." Saye'yi evine bırakmıştım fakat ondan ayrılmak istemiyordum. Elimde olsa içime alacaktım onu.
"Ben şimdi yarına kadar seni göremeyecek miyim?" Başını salladığında oflayarak başımı boynuna gömdüm. "Yarın okuldan önce buluşup kahvaltıya gidelim mi?"
"Olur."
"Yedi buçuk gibi alırım seni."
"Anlaştık." Ayrıldıktan sonra yanağını öptüm. "Seni seviyorum."
"Ben de seni."
"Ben de seni ne?" Gözlerini devirdi.
"Bak şimdiden uyarıyorum benden sürekli romantik olmamı kedi gibi sırnaşmamı falan bekleme. Ama bugün sevgililiğimizin ilk günü hatırına bir şey demiyorum." Güldüğümde saçlarımı kırıştırdı. "Ben de seni seviyorum Arda."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİSİPLİN | Arda Güler
Fanfiction"Ya Pakize çok özür dilerim. Valla yanlışlıkla oldu." "Saye! Adım Saye. Ayrıca bu kaçıncı özür ya? Bilmiyorsan oynama kardeşim."