16

257 16 23
                                    

SAYE ULUSOY

"Ulan Fener forması da hiç yakışmadı he. Nerede benim siyah beyazlı formam?" Üstümdeki Arda'nın bana verdiği formayı çıkartırken telefonuma ardı ardına bildirim gelmişti. Formayı katlayıp yerine koyarken yatağa uzandım ve telefonu elime aldım. Arda ve Buğra'dan mesaj gelmişti. Bunlar niye aynı anda mesaj atmıştı lan?

Arda:
Yarın saat dörtte sahil kenarına gel

Benimle konuşmak mı istiyordu? Ne konuşacaktık ki? Belki de ona verdiğim hediyeleri geri verecekti.

Buğra:
Selamm
Yarın müsait misin?
Saat dört gibi buluşabilir miyiz?
Seninle bir şey konuşmak istiyorum da

Oğlum bunlar mı fazla salak yoksa ben mi fazla zekiyim? Aynı aynı yere çağırma yöntemi. Ne kadar aptalca. Yine de pot kırmadım. İkisine de 'Tamam' yazdıktan sonra telefonu yerine bıraktım.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Yani kararsızsın."

"Evet. Ne yapacağım ben Yiğit ya? İkisi de aklımı o kadar karıştırıyor ki."

"Aklını değil kalbini karıştırana bakacaksın sen."

"Bir bilsem..."

"Niye bu kadar düşünüyorsun anlamıyorum."

"Niye düşünmeyeyim?"

"Bazen çok düşünmemek lazım kardeşim. Sadece içinden geldiği gibi davranırsın. Sen bile ne yapacağını bilmezsin bazen. Sana da süpriz olur."

"Ya hata yaparsam?" Gülümsedi.

"O zaman bu hataların en güzeli olur."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Sikerler ya. Ne gidecekmişim kardeşim? Böyle onur kırıcı ergence oyunlara gerek yok. Bunun parçası olmak istemiyorum ben."

"Salak mısın sen Saye? Dün her şey iyiydi. Gideceğini söyledin."

"O dünde kaldı Yiğit. Ben karar falan vermek istemiyorum. İyiyim ben böyle." Asya oflayarak yataktan kalkıp yanıma geldi.

"Saye. Saye'm. Güzel kızım. Hala içinde neyin kararsızlığı olabilir? Canını sıkan ne? Aklına takılan ne? Söyle hep beraber çözelim. Yoksa en çok kendine yazık edeceksin."

"Ya bir kere... Ben üç sene Buğra'yı sevdim. Ve sonunda o beni gördü. Bana yanaştı. Diğer yanda da Arda var. Eyvallah güzel seviyor, biliyorum. Ama benim en yakın arkadaşını sevdiğimi bilmesine rağmen beni öptü bu çocuk ya. Böyle birini sevmek de... Kolay değil."

"Pekala... Şöyle düşünelim. Arda ya da Buğra'dan hangisi başka birini sevse kıskanırdın?" Düşünsem de net bir cevap veremedim. "Şaka mısın sen Saye? Buna nasıl bir cevabın olmaz? İkisine mi sevmiyorsun anlamıyorum ki."

"Ben de anlasam size danışmam heralde aptal."

"Saye." Onur karşıma geçerek ellerini omuzlarıma koydu. "Hangisi sana kalbinde çiçekler açıyormuş gibi hissettiriyor?"

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Olmuş mu?"

"Çok güzel oldun." Asya saçımı düzelttikten sonra beni bir kez daha süzdü.

"Emin misin Saye?" Yiğit'e döndüm. Başımı salladım.

"Eğer bir hataysa da senin dediğin gibi bu hataların en güzeli olur." Gözlerini kaçırdı.

"Sırf bu yüzden bile isteye hata yapmanı istemiyorum."

"Üstüne gitme Yiğit. Saye ne yapacağını bilir."

"Üzülmesini istemiyorum."

"Hiçbirimiz istemiyoruz. Ama kararına saygı duymak zorundayız."

"Neyse." diyerek çantamı koluma taktım. "Gitme zamanı geldi."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Taksinin parasını ödedikten sonra önümdeki lüks mekana baktım. Derin bir nefes alıp içeri girdim. Gözlerim aradığım kişiyi bulduğunda ona doğru adımladım. Geldiğimi fark edince gülümseyerek ayağı kalktı.

"Geldin." Başımı salladım.

"Geldim Buğra."

DİSİPLİN | Arda GülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin