13

402 27 22
                                    

"Benimle dans eder misin?" Buğra'nın uzattığı ele bakarken Arda benden önce cevap vermişti.

"Kusura bakma kanka. Saye'nin bana sözü var." diyerek bana baktı. "Değil mi?" Ben tekrar bir şey demediğimde Buğra konuştu.

"Ben doğum günü çocuğuyum ama. Kıracak mısın beni?" Ona ne cevap vereceğimi düşünürken göz ucuyla Arda'ya baktım. 'Yapma' der gibi bakıyordu.

"Şey... Peki." Uzattığı elini tuttuğumda gülümsedi. Biz ortaya geçerken kalabalık da bize yer açmak için yerlerine geçiyordu. Şarkı çalmaya devam ederken Buğra ellerini belime dolamıştı. Ben de kollarımı boynuna sardım. Yüzlerimiz arasındaki mesafeyi olabildiğince az tutmaya çalışıyor ve göz teması kurmuyordum. Bu an için aylarca beklemişken neden şimdi içimde kaçma isteği vardı ki?

"Saye..." Buğra'nın sesini duymamla düşüncelerimden sıyrıldım. Ne ara yüzlerimiz bu kadar yaklaşmıştı bizim? "İyi ki geldin." Gülümsemesine karşılık verirken aramızdaki mesafeyi açtım. Şarkı bittiğinde ayrıldık.

"Şey... Ben artık gideyim."

"Daha yeni geldin ama." Kusura bakma Buğra. Bu kadar kız alayla elbiseme bakıp gülerken rahat rahat oturamam.

"Evde misafirler var da. Onlarla ilgilenmem lazım."

"Anladım. Tekrar teşekkür ederim."

"Rica ederim. Görüşürüz."

"Görüşürüz." Çantamı alıp kafeden ayrıldım. Taksi tutmak yerine sahile kadar yürümeye karar verdim.

"Saye!" Arda'nın sesini duymamla arkama döndüm. Hızlıca koşarak saniyeler içerisinde yanıma gelmişti. "Nereye?"

"Eve."

"Ben bırakırım seni."

"İstemiyorum. Yürüyeceğim."

"Tamam. Beraber yürüyelim." Bir şey demeden yürümeye devam ettim. Ne dersem diyeyim geleceğini biliyordum çünkü.

Sahile varana kadar ikimiz de konuşmamıştık. Sahilin tenha kısımlarına gittik. Burada genelde az kişi olur ve çoğu içki içerdi. Şimdi de bir grup genç ve birkaç kişi daha dışında kimse yoktu. Kayalıklara geçip oturduğumda Arda da yanıma gelmişti.

"Saye?"

"Hm?"

"Niye dans ettin onunla?" Gözlerimi deniden alıp ona baktım.

"Beni hiç anlamıyorsun değil mi?"

"Ne?"

"Aylarca hoşlandığım çocuğun en yakın arkadaşısın. Birden hayatıma girip her anımda oluyorsun. Beni istediğin zaman öpüp beni sevdiğini söylüyorsun. Evime kadar gelip ailemle tanışıyorsun. Benim en yakın arkadaşından hoşlandığımı bile bile yapıyorsun bunları. Ve şimdi... Buğra bana yaklaşmışken sen... Nasıl böyle olabiliyorsun? Kardeşim dediğin insana nasıl bunu yapabiliyorsun?" Yaklaşık bir iki dakika sessizliğini koruyup gözlerime baktı.

"Biraz... Fazla rahatsızlık vermişim sanırım. Merak etme. Bir daha olmayacak." Yanımdan kalktığında ona bakmak yerine gözlerimi tekrar denize çevirdim.

"Sikeyim ya." Ayağı kalkıp hızla peşinden gittim ve önünde durdum. "Arda ben... Çok özür dilerim. Bir anlık sinirle söyledim. Çok üzgünüm."

"Sorun değil. Haklıydın."

"Değildim. Gerçekten isteyerek söylediğim şeyler değillerdi. Çok özür dilerim." Hızla kollarımı beline dolayıp başımı göğsüne yasladım. "Affet beni lütfen." Derin bir nefes verip bir elini sırtıma koyarken diğer eliyle de saçlarımı okşadı.

"Böyle yaparsan sana nasıl kırgın kalabilirim ki zaten." Gülümseyerek ona baktım.

"Affettin mi?"

"Affettim." Sevinçle onun da kendimin de şaşıracağı bir şey yaparak yanağını öptüm. Donakalmış bir şekilde karşıya bakarken elimi gözlerinin önünde salladım.

"Arda?"

"Oha... O neydi lan?" Tekrar bana baktı. "Hazırlıksız yakalandım zalımın kızı. Yapılır mı böyle?" Güldüm. "Vazgeçtim affetmedim seni. Bir kez daha öpersen affederim." Kaşlarımı çattım.

"Banane ya. Kendin söyledin affettiğini. Vazgeçmek falan yok. Fırsatçılık yapma."

"Kızım öyle birden yapınca şey oldum."

"Ney oldun?"

"Ne bileyim ya? Sanki Fenerbahçe şampiyon olmuş gibi. Şu kalbim var ya 'Saye' diye atıyor ama şuan o kadar hızlandı ki yerinden çıkarsa ya da kalp krizi geçirirsem şaşırma. Hay sikeyim ya. Öptün lan! Harbiden öptün. Bugünün tarihi ne? Not almam lazım." Az ilerimizde duran gruba seslendi. "Arkadaşlar! Bugün ayın kaçı?"

"Altısı."

"Kaleminiz var mı?" İçlerinden biri gömleğinin cebinden çıkardığı kalemi ona fırlattı.

"Eyvallah." Bugünün tarihini koluna not alırken şaşkınlıkla ona bakıyordum.

"Delirmişsin sen."

"Delirtmeseydin."

"Sen delirmeye meyilliymişsin."

"Ya sen beni öpmüşsün. Ben mutluluktan delirmeyeyim de ne yapayım?" Birkaç adım geri gittim.

"Pekala. Çok garip bir durum. Eve dönelim mi artık?"

"Dönelim güzelim." Beni eve bırakana kadar yüzündeki gülümseme gitmemişti. Üstümü değiştirip yatağıma uzandığımda olanları düşünürken ister istemez ben de gülümsemiştim.  

DİSİPLİN | Arda GülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin