"Saye." Arkama döndüğümde Buğra gülümseyerek yanıma gelmişti. "Selam. Nasılsın?"
"İyiyim. Sen?"
"Ben de iyi. Derslere ara verdin heralde. Hiç gelmiyorsun kütüphaneye."
"Bu aralar pek çalışasım yok."
"Tüh. Seninle bir tek o zaman başbaşa kalabiliyordum." Ha? Ney? Af buyur? "Oturalım mı biraz?"
"Olur." Kantindeki boş masalardan birine geçip oturduk.
"Şey... Yarın benim doğum günüm de. Bir kutlama yapalım diyoruz arkadaşlarla. Sen de gelir misin?"
"Arkadaşlarının olduğu ortamda benim de olmam saçma olabilir."
"Saçmalama. Çok kişi olmayacak zaten. Ufak bir kafede yapacağız." Uzanarak elini masanın üstündeki elime koydu. "Lütfen. Gelirsen çok sevinirim." Ama böyle yaparsa nasıl reddedebilirdim ki?
"Olur. Gelirim."
"Teşekkür ederim."
"Ben sınıfa çıkayım artık. Sonra görüşürüz."
"Görüşürüz." Sınıfa çıkar çıkmaz benim sıramda oturan Yiğit'in yanına gidip ensesine bir şaplak attım.
"Lan yavşak."
"Sus. Bilin bakalım kim Buğra'nın doğum gününe davet edildi?"
"Hassiktir."
"Harbi mi?" Onur ve Asya'ya başımı salladım.
"Ne konuştunuz. Anlat bakayım hemen."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Lades!"
"Hay sikeyim ya. Hep yiyorum bunu." Gülerek Onur'un saçlarını kırıştırdım.
"Üzülme be Onur. Belki bir gün kazanırsın. O da belki."
"Geç dalganı geç." Ben ona gülmeye devam ederken birinin bana seslenmesiyle arkama döndüm. Arda'yı görünce geçen gün evdeyken bana söyledikleri aklıma geldi. Kızarmamak için içimden dualar ederken yanıma gelmişti bile.
"Ben de diyorum bugün niye bu kadar sessiz."
"Beni özledin diye yorumladım." diyerek göz kırptı.
"Yorumlama yeteneğin kötüymüş." Sırtında çantasının takılı olduğunu fark ettim. "Nereye gidiyorsun?"
"Antrenmana." Yüzündeki heyecanı görebiliyordum. İşini gerçekten seviyordu. "İşim bitince gelirim. Olur mu?" Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Olmaz. Misafirler var, biliyorsun."
"Ya ne olacak ki? Bir saat evden çıkman sorun olmaz bence."
"Olmaz dedim Arda. Ayıp olur. Zaten Emre de annemlerle sabahtan beri. Sıkılmıştır çocuk."
"Sikeceğim Emre'sini ya. Gözüm tutmadı o lavuğu."
"Saçmalama Arda. Hem geç kalmadın mı? Gitsene sen antrenmanına." Yaklaşıp yanağımdan makas aldıktan sonra saçımdaki bandanayı alarak koştu. "Ya Arda! Versene bandanamı!"
"Kaçtım ben!" O giderken arkasından bakıp ofladım.
"Aptal."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Parfümümü de sıktıktan sonra aynada kendime baktım. Hazırdım. Çantamı omzuma takıp evden çıktım. Zaten geç kalmıştım. Minibüsle gidersem yetişemezdim. Bu yüzden bir taksiye bindim. Çok geçmeden Buğra'nın konumunu attığı kafeye varmıştım. İçeriden müzik sesleri geliyordu ve dışarıda da birkaç kişi sigara içip sohbet ediyordu. Şimdiden gerilmiştim. Benim çok alakasız olduğum bir ortamdı. Ama buraya Buğra.için gelmiştim. Derin bir nefes alıp içeri girdim. Müzik sesi kulağımı doldururken gözlerim Buğra'yı aradı. Az kişi olacak dememiş miydi bu?
Nihayet onu bulduğumda yanına gittim. Arkadaşlarıyla sohbet ederken benim geldiğimi fark ederek yanıma geldi.
"Saye. Hoşgeldin."
"Hoşbuldum." Çantamdan çıkardığım kutuyu ona uzattım. "Doğum günün kutlu olsun." Kutuyu alırken teşekkür etti. Açıp içindeki kol saatini gördüğünde gülümsedi.
"İnan bana nezaketen söylemiyorum. Gerçekten tam benim tarzımda almışsın." Biliyorum. Çünkü seni tanıyorum. Platonik olmak böyle bir şeydi. "Çok güzel. Çok teşekkür ederim." Beklemediğimden bana sarılınca şaşırdım. Buğra bana ilk defa sarılıyordu. Geri çekildiğinde utanarak saçımı kulağımın arkasına attım.
"Rica ederim. Beğenmene sevindim." Birkaç kişi yanımıza geldiğinde Buğra'ya arkadaşlarıyla ilgilenmesini ve köşede bekleyeceğimi söyleyerek yanından ayrıldım. Tekli sandalyelerden birinde otururken kalabalığı inceledim. Kızların hepsi abartılı ve seksi kıyafetler giymişti. Şaşırmamıştım. Buğra oldukça yakışıklı, zeki ve sosyal biriydi. Onu etkilemek isteyen çok kız vardı. Ama onların yanında kendimi çok sade ve basit hissettim. Özellikle birkaç kişi elbiseme bakıp kendi aralarında fısırdaşıp gülüşünce iyice utanmıştım.
Biraz rahat olmaya çalışarak etrafa göz attım.
"Arda?" En yakın arkadaşının doğum gününe gelmesi tabi ki normaldi. Ama şaşırdığım şey yanındaki iki kızdı. Esmer olan sürekli konuşurken ve gülerken Arda'ya elliyor sarışın kız da hareketlerinden bariz bir şekilde ona karşı flörtöz davranıyordu. Neydi lan bu böyle?
Arda izlendiğini hissetmiş gibi bu tarafa döndüğünde göz göze geldik. Başımla Selam verip telefonumla ilgileniyormuş gibi yaparken yanıma gelmişti bile.
"Saye? Geleceğini söylememiştin." Ona bakmayarak konuştum.
"Haber mi vermem gerekiyordu?"
"Hayır. O anlamda demedim. Bilseydim seni almaya gelirdim."
"Gördüğün gibi kendim de gelebiliyorum." Elimdeki telefonu almasıyla ona döndüm. "Ne yapıyorsun ya?"
"Bir sorun mu var?"
"Ne sorunu olacak? Ver telefonumu."
"Sorun yoksa niye yüzüme bile bakmıyorsun o zaman?"
"Pardon?" Alayla güldüm. "Sen istediğinde konuşuruz. Sen istediğinde evime gelirsin. Sen istediğinde beni öpersin. Ama ben isteyip seninle konuşmadığımda sorun mu oluyor?" Şaşırarak bakıyordu bana.
"Saye be-" Buğra yanımıza geldiğinden konuşmayı kesmişti.
"İyi misiniz? Tartışıyor gibi duruyordunuz." Ben bir şey demediğimde Arda cevap verdi.
"Bir şey yok. Konuşuyorduk öyle." Arda'nın gözleri Buğra'nın kolundaki saate kaydı. "Saat güzelmiş. Hediye mi? Kesin Burçin almıştır. Kız onuncu sınıftan beri aşık sana." Buğra sırıtarak başını olumsuz anlamda salladı.
"Hayır. Benim için daha değerli birinden."
"Senin için değerli? Kimmiş o?" Buğra gülümseyerek bana döndü.
"Saye." Arda'nın yüzündeki sırıtış yavaş yavaş silinmişti. "Neyse. Saye?"
"Efendim?"
"Benimle dans eder misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİSİPLİN | Arda Güler
Fanfic"Ya Pakize çok özür dilerim. Valla yanlışlıkla oldu." "Saye! Adım Saye. Ayrıca bu kaçıncı özür ya? Bilmiyorsan oynama kardeşim."