Bölüm 5

3.3K 263 6
                                    

 O sırada kafede insanlar susmuş, az olan fısıltılar yerini sadece televizyonun sesine bırakmıştı.
Haber muhabiri hararetli bir şekilde:

"Evet sayın seyirciler, şu anda Sağlık Bakanımız çok önemli ve herkesi ilgilendiren bir açıklama yapıyor, sözü uzatmadan izliyoruz.

Bir sürü muhabir ve gazeteci oradaydı.

Sağlık Bakanı "Evet. Bilindiği üzere, Amerika'da, ortaya çıkan bir virüs. Hızla yayıldığı elde ettiğimiz bilgiler arasındadır. En son Avrupa'ya da yayılan bu virüsün önünün alınamayacağından endişeliyiz."

Bir muhabir "Sayın bakanım, bu virüs'e mağruz kalanlarda ne gibi değişiklikler gözlendi?"

"Arkadaşlar, elde ettiğimiz bilgilere göre, beyindeki insani fonsiyonları yok ediyor ve yanlızca yemeğe odaklatıyor, daha doğrusu hiç doymayan...
Şaşkınlık verici arkadaşlar farkındayım. Hastalığın tedavisi hala araştırılmaktadır. Türkiye'den de heyet gönderilmiştir."

"Sayın Bakanım, bu hastalığın ülkemizi teğet geçmesi söz konusu mu? Nasıl korunmalıyız. Ne gibi önlemler alınacak?"

"Öncelikle halkımıza sesleniyorum, endişelenmeyiniz. Dünya alarma geçmiş durumda, en kısa zamanda bu hastalığın önü alınacaktır diye ümit ediyoruz. Birçok ülkede hastalığa yakalanan insanlar karantinaya alınmaktadır. Şu bilgi elimize geçti, hastalığa yakalanan insanların dişleri ve tırnakları ölüm saçıyor. Halkımızdan dileğimiz, sakin olmalarıdır. Endişeye kapılmayınız. Havaalanları çok sıkı denetleniyor. Herhangi bir tehdit durumunda gereken yapılacaktır. Olası bir durumda, hastalık kapanları görürseniz, hemen polisi arayın. Çok ciddi ama siz sakin olun."

Kafedeki herkes, pür dikkat televizyondaki son dakika gelişmesine kilitlenmişti. İzleyenlerin adete kanı çekilmişcesine şaşkın gözlerle birbirlerine bakıyorlardı.

Ertuğrul "Bu bir şaka mı?"

Gökalp "Ben size söylemiştim, durum düşündüğümden daha vahimmiş meğer."

Hepsinin yüzünde korku ve şaşkınlık vardı. Ya bu gerçekse ve böyle bir hastalık yüzünden insanlık telef olursa?

Serpil "Yeni çıkmış dediler değil mi?"

"Evet"

"Evet, bilim adamları çalışırken tespit etmiş fakat önü alınamamış, hızla yayılmış."

Serpil, gözünü kilitlediği televizyondan ayırarak devam etti "İnsanoğlu kendi eliyle kendi sonunu hazırlıyor desenize. Ne yapacağız şimdi abi? Ya İstanbul'da da olursa?"

"Gidelim mi?"

Ertuğrul "Kalkın ya eve gidelim, kanım çekildi şurada, içtiğim çay zıkkım oldu resmen, haydi kalkın."

Masaya hesabı bıraktıktan sonra kafenin kapısına yöneldiler. 

YAŞAYAN SON ÖLÜLER "Zombi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin