FLASHBACK (Geriye Dönüş)
Ertuğrul ile Serpil, koşmaktan ve stres altında olmaktan nefesleri kesilmiş, yüzleri kızarmış bir hale girmişti. Serpil, kolunun acısını ne kadar önemsemese de, kanayan yaralı kolunun acısı daha çok dermanını kesmişti.
Serpil ile Ertuğrul, caddeden sağa saptıklarında, sokağın sonunda yığılışmış olan kalabalığı görünce bir süre oraya doğru, korku ve şaşkınlık dolu gözlerle bakmışlardı.
Serpil:
- Nurdan Teyze değil mi o?! Didem'e bak, Didem de orada!... Aman Allah'ım, annesi!!
Didem'in annesi Nurdan Hanım, dışarıdaki polislere ve insanlara saldırmaktaydı. Durumunun iyi olduğunu söylemek yanlış bir kanı olacaktı. Mahalleli, Didem'i kaldırım taşına oturtmuş, yüzüne pet şişelerden su döküp, kendine getirmeye çalışıyorlardı, çünkü durumu hiç iyi değildi.
Polisin dur ihtarlarını yerine getiremeyen Nurdan Hanım, en sonunda kurşun yağmuruna tutulmuştu. Olayı gören insanlar, çil yavrusu gibi olay yerinden uzaklaşırken Didem'in çığlıkları daha da yükselmişti.
Serpil ve Ertuğrul, bir otomobilin arkasında, caddeden geçen insan akınından dolayı güçlükle ayakta durmaya çalışıyor, bir yandan da şoke üstüne şoke yaşayıp, duygudan duyguya geçiyorlardı.
Serpil, Didem'in annesinin defalarca vurulmasının ardından hala yürümeye devam ettiğini görünce şaşkınlığı on kat artmıştı, çünkü bir insan nasıl olur da gövdesi parçalanıp hala ayakta durabilir, yürüyebilir (?) Üstelik hiçbir şey normal değildi. İnsanların birbirini yemesi daha mı az normaldi? Tabi ki cevap hayırdı.
Serpil, hem yaradan, hem de gördüklerinden dolayı fenalık geçirmek üzereydi, rengi ton ton beyaza doğru kaçarken dizlerinin bağının çözüleceğini hissetmişti.
Ertuğrul, bir eliyle Serpil'i kollarken onun yığılacağını anladığında:
- Serpil Serpil! Topla kendini, lütfen! Şimdi olmaz!
Serpil'in gözleri kapanmış, bacakları onu taşıyamaz hale gelmişti. Ertuğrul, Serpil'i tam yere düşecekken tuttu ve kucakladı.
Bir an ne yapacağını bilemedi, insan çığlıkları, kurşun sesleri kafasını karıştırdıkça karıştırmış, gördüğü sahneler, yaşadığı olaylar mantığını ve sağlıklı düşünme sistemini bir anda karma karışık bir hale getirmişti.
Ertuğrul, arkasını döndü, Serpil'in annesinin işlettiği, bu semtin, özellikle bu civarda yaşayan kadınların memnuniyet ile tercih ettikleri bayan kuaförü, onların evinin bulunduğu sokağın hemen karşı sokağında yer alıyordu. Aradaki caddeden karşıya geçildiği zaman, sokağın sonundaki Gökalp'in apartmanın karşısındaki Serpil'in müstakil evinin hizasındaydı, yaklaşık sekiz adımlık bir mesafe söz konusuydu.
"SAKİN OLUN! HERKES SUSSUN! SUSUN LAN, GİRİN ŞÖYLE HİZAYA, HERKESİ TEK TEK KONTROL ETMEK İÇİN YÜKSEK YERLERDEN TALİMATIMIZ VAR!"
Polisler ve özel eğitimli oldukları kıyafetlerinden belli olan, taramalı silahlı, maskeli askerler insanları sokağın ortasındaki yola sıra sıra dizmeye çalışıyor, kaçanlar ise sürüklenerek zorla sıraya dizilmeye zorlanıyordu. Herkes korkmuştu, insanlar ne yapacağını şaşırmış haldeydi, ortalıktaki panik havasını bastırmak isteyen asker ve polisler, amaçlarına ulaşmakta zorluk çekmekteydi.
Evlere ve apartmanları didik didik yapmak için görevli askerlerin, yaka paça dışarı çıkardıkları insanları görünce Ertuğrul'un paniği daha da artmıştı. Ne yapacaklardı bu insanlara?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAYAN SON ÖLÜLER "Zombi"
AdventureRutin işlerinizle meşgulsünüz, hayat dışarıda her zaman ki gibi akıp gidiyor. Mezun oldunuz, bir iş bulmak, bir aile kurmak hedefiniz. Bir gün hayatlar alt üst olup, her şey tersine dönse, ölülerin her gün dirileri de kendine kattığı bir dünyada bul...