Güneş; yavaş yavaş yeni dünyanın başka yerlerinde hayatta kalan insanlara doğmak için yerinden çekilmiş, ufukta, yerinden ayrılırken çizgi gibi, turuncu bir renk bırakmıştı.
Taner, Gökalp'in arka koltukta ayaklarını uzatabilmesine yardım ettikten sonra kapıyı kapattı. yolda boylu boyunca, kanlar içinde yatan, parçalanmış beyinleri asfalta saçılmış zombileri sürükleyerek yol barikatının dışına atmalıydı. Çünkü bir gece araçta kalacaklardı ve yakınlarında cesetler olması, kanlar içindeki vücutlarının yavaş yavaş yere akıyormuş gibi görünmesi ürkütücü ve nahoş bir görüntüydü.
Taner, araçtan birkaç adım ileriye gittiğinde yerde yatan zombilerden Gökalp'in son indirdiğini, sağ taraftakini gözüne kestirdi. Çünkü onlara dokunmakta zorluk çekeceğini biliyor, bir an önce işini halledip, yorgun vücudunu uykuyla kavuşturmak ihtiyacı hissediyordu. Ne kadar olanak vermese de bitap düşen gözleri o yapamasa da kapanacağının sinyalini veriyordu. O yüzden barikata en yakınındaki zombiden başlamak istemişti.
Taner, sırt üstü uzanmış halde olan kadın zombinin başının olduğu hizaya geldi. Baktıkça içi geçse de elini çabuk tutmalıydı. Cesedin kokusundan yüzünü buruştura buruştura hafif dizlerini kırıp eğildi, ardından ellerini yavaşça ölünün omuzlarına götürdü ve parmaklarıyla kavradı. O sırada gerçekleşen şey Taner'in midesi daha da bulandırmış, kusturacak raddeye.getirmişti çünkü Taner, elleriyle kavrar kavramaz parmakları ölü zombinin omzuna girmişti. Parmakları kan olan Taner, iğrenmiş ve şaşırmıştı. Zombinin vücudu çok hassas ve yumuşaktı. İnsan eks olduğu zaman, vücut fonksiyonları dururdu, böyleydi fakat vurulalı çok zaman geçmemişti. Yalnızca otuz dakika gibi bir süreçti. Fakat otuz dakikada meydana gelmeyecek değişimlere uğramış olduğu görülüyordu.Taner'in aklı gene karışmıştı. Bir insan, bir virüs yüzünden ölüyor, ardından dönüşürek tekrar kalkıyor... Fakat bu sefer daha başka bir şey olarak... Mevta olan vücudu başıboş nasıl dolaşıyordu? yalnızca bir amaç için! Hareket eden her şeyin tadına bakmak (!)
Taner, ne zaman bunlar üzerine düşünse kayboluyor, korkuya kapılıyordu. Öbür taraftan; hayatı mücadeleler içerisinde geçtiğinden, o yönü ağır basacak gibi oluyordu (!) Önceden hayatı için mücadele verirdi. Şimdi de öyleydi, ama ikisinin arasındaki büyük fark düşünüldüğünde insanın bir an kendini boşlukta hissetmesi kaçınılmaz oluyordu.
Taner, parmaklarını o an çekip kusmayı düşündüyse de saçmaladığını anlayarak kuvvetli bir şekilde cesedi barikata doğru sürükleye başladı. Barikata ulaştığında üstünden aşıp, cesedi çekerek barikat'in altından geçirdi. Bu sefer elbisesinden tutarak ormanın içine sürüklemeye başladı. Amacı cesetleri olabildiğince uzaklaştırmaktı. fakat çok da uzaklaşmamalıydı.
Taner, hızlı hızlı sürüklüyordu, ağaçların arasına dalıp epey yürüdü, artık yol görüş açısının çoktan dışında kalmıştı. Hava da kararmıştı, arada duyduğu yaprak hışırtıları ve kulağına çalınan veya kuruntusunun eseri sesler, yüreğinin hoplamasına sebep oluyordu. Bugün bir maceraya daha evet diyecek hali yoktu. Didem'i gitmişti bugün. Acısı tazeydi, yorgundu ve bu duruma sebep olan boş gezen yamyam sürüsünden korkmuyor, daha doğrusu korkmak istemiyordu, karşısına çıksa savaşabilir miydi? Pes etmek ve mücadele etmek arasında gelgit noktasında olduğundan karara varmak güçleşebilmekteydi...
Taner, yoldan iyice uzaklaştığını fark edince durdu, cesedi tutan ellerini serbest bırakarak dikeldi ve eğik vücudunu düzelterek hafif gerneşti. Artık sıra ikinci cesetteydi. Fakat bu sefer onu bu kadar uzağa bırakmayacaktı.
Taner, etrafına baktı, ağaçlarla çevriliydi. Hava ise çoktan kararmıştı. Bu karanlıkta yoluna ne çıkacağını kestiremeyen Taner hata yaptığının farkına varmıştı o anda. Çünkü arkasını döndüğü sırada bir zombiyle burun buruna gelmişti. Bir anda korkudan ve şaşkınlıktan kaskatı kesilen Taner, yüzünü seçemediği fakat sesinden oldukça aç olduğunu ve eğer öldürmezse onu bırakmayacağının adeta altını üstüne çizercesine bağıran zombiye bir kuvvet sesin geldiği yöne doğru tekme atmış yere savurmuştu. Ne kadar görmede zorluk yaşasa da ay ışığında yere serdiği zombiyi görebiliyordu. Taner, hışımla yerden kalkmaya çalışan zombinin arkasına geçti ve kafasından tuttuğu gibi yanındaki yaşlı ağaca vurmaya başladı. O kadar sert vuruyordu ki sanki bugün bütün yaşanılanların sorumlusu sadece oymuş gibi.. (!)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAYAN SON ÖLÜLER "Zombi"
AdventureRutin işlerinizle meşgulsünüz, hayat dışarıda her zaman ki gibi akıp gidiyor. Mezun oldunuz, bir iş bulmak, bir aile kurmak hedefiniz. Bir gün hayatlar alt üst olup, her şey tersine dönse, ölülerin her gün dirileri de kendine kattığı bir dünyada bul...