Gözüm daha önce buralarda hiç görmediğim hafif kambur,yüzünün bi tarafı alnından çenesine kadar yarık izi olan,olabildiğine korkunç o adamda takıldı.
Ayrıca bu adamın bizim evin önünde ne işi vardı.
Bu arada bizim evin kapısında bi hareketlilik olunca adam bi anda tuzla buz oldu.
Hiç anlam veremedim bu olaylara neyse kapıdan çıkan abimdi,
Niraaaaayyy diye bağırırken, koşarak yanına gittim.
-Nerdesin abicim sen
bir saattir seni arıyorum haber verseydin ya.
Özür dileyerek veda etmeye gittiğimi söyledim.Sonra beraber eve girerken kapıyı kapatmadan önce yine bi etrafa baktım ama kimse yoktu.
2 saat sonra akşam yemeği yiyecektik ben de o zamana kadar tv seyretmeye karar verdim. Sonra en sevdiğim olan tom ve jerry de karar kıldım.2 saat hemencik geçmiş bu arada annem ve babam eve gelmişti.Sofra hazırlandı ve herkez masanın başına toplandı. Herkez sessizce yemeğini yerken ben göz ucuyla babamı izliyordum. Fazlasıyla gergin ve düşünceliydi, tabağına diktiği gözlerini kaldırdı ve göz göze geldik.
Çocuklar diye söze başladı.
-Korkarım bir hafta sonra olan taşınma işini erkene almalıyız hem biliyorsunuz demi bu sefer başka bi şehire gidiyoruz.
Dedi ve uzun süreli bi sessizliği abimin sorusu bozdu.
- Ne kadar uzak???
- Burdan ortalama 100 kilometre uzakta bi şehir. Umarım bu son olur.
diyerek masadan ayrıldı babam.
Ertesi gün tüm eşyalar toplanmış yola çıkma vakti gelmişti.Tam herkez arabaya binmişti ki gözüm evin önündeki saksıya takıldı içerisinde bi kaktüs ve siyah zarf vardı.Hızla gidip saksının içindeki zarfı aldım ve açtım.İçerisinde gazeteden koparılmış harflerle yazılı
6 yıl sonra bugün .Yazısını okurken arkamdan birinin yaklaştığını hissettim.
-Neymiş o Niray?
derken elimdeki yazıyı alan annem yazıyı okuduktan sonra sapsarı kesilmişti.
Ardından bana dönüp hafif titrek bi sesle
-Komşunun zarfıdır mutlaka , rüzgar uçurmuşdur diyebildi.
Sonra elimden tuttu ve arabamıza doğru yöneldik.Beş sene sonra
Evet bu şehre de bu eve de taşınalı tam 5 sene olmuştu. Önceleri biraz da olsa huzurlu olan ailemiz sanki kurumakta olan bi göl gibi tüm iyi özelliklerini kaybetmişti.Abim oldukça asi,
Babam oldukça vurdumduymaz ve sorumsuz , Annemse içine kapanık bi kadın olmuş ben ise artık 17 yaşında genç kız olmuştum. Farkına varıyordum çoğu şeyin
Her geçen gün biraz daha değişiyor ve etrafımda dönen her şeyi anlamlandırmaya çalışıyordum.
Bir sabah yatağımdan kalkıp aşağıya inecektim ki bugün diğerlerinin aksine ne kızarmış ekmek kokusu ne de bi hareketlilik vardı evde.
Sonra odamdan ayrılıp banyoya girdim, yüzüme soğuk suyu her çarpışımda garip bi şekilde rahatlıyacağıma ,iyice kalbim sıkışmaya başlamıştı bu ilk ağrıyışı değildi ama ne biliyim sanki paramparça oluyo gibi hissettim.Nefesim de yetmiyor gibi gelmeye başladı sonra yüzümü kurulayıp son kez aynaya baktım gözlerimin altı mor ve rengim atmış gibiydi.Hızla oradan ayrıldım ve abimin odasına gittim. Abim 6 ay önce askere gitmişti.Ben ondan kalan eşyaları karıştırıp resmine bakarken, gözüm az önce açtığım çekmecenin arkasındaki günlüğe takıldı. O abimin senelerdir tuttuğu günlüğüydü.Elimi uzattım günlüğü elime aldığımda içimde garip bir his uyandı.
Sonra açtım sayfaları her çevirişimde
Yapma diyordu içimdeki vicdan yapma! Bi yandan içimdeki nefis konuşup bastırıyordu vicdanımı
Ne olucak ki bi kaç sayfa okusan sanki FBI ajanı mı senin abin ardı ötesi bi kaç cümlecik.diyince
Ortalardan bi sayfa açtım ve başladım okumaya.Nasıl söyleyeceğim şimdi ben ona onu sevdiğimi.Hem anlamaz ki beni ,bilmiyor ki sonuçta evlatlık olduğunu bilmiyor.Hem bilse de sevmez ki beni ama bi bilse onun için yapabileceklerimi ve yaptıklarımı.İlk önce ben de ona kardeşim gözüyle bakıyordum ama sonralarda farkettim ki her gülüşünde gökkuşağını kıskandıracak renkler vardı.Saçının her teline hayran olacak kelebekler vardı.
Ama bilmemeli bu duygularımı bilmemeli ona hissettiğim tarifsiz hisleri. Keşke ben de farketmeseydim bunları.Lanet olsun ki olmuştu bi kere sevmiştim işte ama inan bana bilmeden oldu sakın kızma bana Niray özür dilerim seni sevdiğim içinözür dilerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap Şehir
Teen FictionKaybolmak... Neredeyse hepimizin yaşadığı en sık şeydir aslında. Olayların ,Hayallerin,Korkuların, İnsanların ve hayatın içinde kaybolmak. Kaybolmak neyse de her şeyini kaybetmiş olmak, yaşadığın her an için ölümden hesap sormak gibi. Çok zor yaşana...