Taksiden indiğim yere geldiğimde biraz önceki amca beni dediği yerde bekliyordu. Yanına doğru yürüdüm, başım yere bakar halde.Taksinin içine bindim. Hareket ettik ve amcaya evin yerini söyledim. Yaralarımı tedavi edemiyordum. Çünkü o kadar güçlü değildim. Tek başıma savaşacak kadar direncim yoktu. Ama gidebildiğim kadar gidecektim. Savaşmadan, yenilemezdim.
Amcanın sorusuyla, daldığım yerden yüzeye zıplayan balık gibi çıktım.-Bir yakının mıydı kızım. Ziyaret ettiğin kişi.
-Evet amca.
Biraz bekledim, yutkundum ardından.
- Annemdi, hiç tanımadığım annem.
Mırıldandım sonra ' hem çok yakın bana, hem de bi o kadar uzak.-Zor olmalı. Ben annemi kaybettiğimde 18 yaşındaydım. Çok acılar çekti annem , canını alması için hergün yalvarırdı sessizce. Onun yüreği her gün kavrulurdu bizim önümüzde böyle can çekiştiği için. Bizim de hergün kanımız çekilirdi onun iniltisini duyup , eriyişini gördükçe.
Ben annemi öyle görmektense hiç görmemeyi yeğlerdim kızım. Belki sen daha şanslısındır ha.Acaba doğru olabilir miydi bu söylediklerini. Hiç görmemiş olmak da şans mıydı gerçekten.
-Onun için üzülme derim kızım.Esas sen bana seneler öncesinden birini çağrıştırıyorsun.Yanlış anlama ama senin adın 'Niray' mı?
Benim adımı nereden biliyordu ki? Hem korkmuş hem de merak etmiştim.
-Hakkımda hatırladığınız tek şey ismim mi?
-Hayır. Ben başka bir şehirde bakkaldım. Orada benim yanıma uğrayan küçük bir kız ve benim köpeğim olan iskeletle oynayan biri.
-Fazıl amca! Sen misin? diye cıyakladım.
-Tam da üstüne bastın. Kaldır ayağını. diyerek gülümsüyordu, gülüyorduk.
-Bu ne güzel bir tefavuk. Seni tekrar gördüğüme o kadar çok sevindim ki.
-Ben de kızım ben de. Fiziken baya değişmişsin ama hareket ve mimiklerin hâlâ aynı. Utangaç , sevimli, tatlı gülümsemen ve hanımefendi hâllerin. Seni öylelikle tanıdım.
-Teşkkür ederim Fazıl amca.
-Niray kafama takıldı. Annen öldü mü yani?
Acıtmayacaksa biraz bahsedermisin kızım?
Vaktin varsa şuradaki çay bahçesine oturabiliriz.-Olur, yarım saatim var Fazıl amca.
Arabadan inip bir masaya oturduk.İki çay söyledi fazıl amca.
-Kısaca şöyle anlatayım Fazıl amca :
-Senin bildiğin annem ve babam buraya göçtükten 5 sene sonra öldürüldü. Onları ölü bulmadan 10 dakika önce evlatlık olduğumu öğrendim. Sonra da bir mektupla gerçek annemin de öldüğü ve mezar yerini öğrendim. Babam olacak adam ise mektuba göre pisliğin teki. Şimdi okumaya çalışıyorum. Ama bulduğum bazı ip uçları var. Annemin mezarı bu şehirde, o zaman babam da burada olabilir. Ayrıca üvey anne ve babamın katili bile o olabilir. Bilmiyorum , işler çok karışık ve çok ağır geliyor.
-Anladım kızım. Başın sağolsun.
-Sen sağol Fazıl amca. Sen neden geldin buraya? Ne oldu?
-Ben çok sıkılmıştım oralarda. Sonra burada iş buldu bana bir arkadaş. Şimdi de buradan gideceğe benziyorum. Geleli 2 sene oldu, olmadı.
- Haa öylesine , yeni heyecanlar desene.
-Öyle gibi.
-Fazıl amca kusura bakmassan benim yetişmem gereken bir yer var. Eve gitmem gerek.
-Tabi kızım gel götüreyim seni. Sonra yine görüşürüz.
Çaylarımızdan son yudumlarımızı da alıp arabaya bindik.
Yaklaşık 5 dakika sonra sokağın başındaydık. Çıkmaz sokak olduğundan.-Ben burada ineyim Fazıl amca görüşürüz. Kendine iyi bak. diyip parayı uzattım ama
-Bu sefer bendensin kızım. Sen de kendine iyi bak.Eğer taksiye ihtiyacın olursa sana verdiğim kartı arayıp Fazıl amcayı gönderirmisiniz dersen gelirim.
-Çok teşekkür ederim. Görüşürüz Fazıl amca.
Taksiden inip kapıyı tutarak kapattım. Gözden kaybolana kadar seyrettim. Anılarım canlanmıştı.
Eve doğru yöneldim, bir ara gök gürülder gibi oldu. Ben de kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. Siyah bulutlar sarmaya başlamıştı etrafı , çok sürmez yağmur salıverirdi kendini. Bu arada yürümeye de devam ediyordum. Sonra birden kendimi asfaltla bakışırken buldum. Cebimdeki parlak taşlar da dağılmıştı etrafa.Evet yere yapışmıştım, hem de şu dangalak taşın yüzünden.
Ağlayayım mı güleyim mi bilmiyordum. Biraz hızlı düştüm ama sadece diz kapaklarım acıyordu. Yine de sinirlenmiştim. Tam taşı yerden alıp fırlatacaktım ki.Korktuğum başıma gelmişti. Kahkaha ile karışık gülme sesi geliyordu. Rezil mi oldum şimdi ben diye düşünürken. Kafamı kaldırıp karşımda bana gülen kişiye sinirle bakacaktım ki.
Ne yani? Yine mi sen?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap Şehir
Teen FictionKaybolmak... Neredeyse hepimizin yaşadığı en sık şeydir aslında. Olayların ,Hayallerin,Korkuların, İnsanların ve hayatın içinde kaybolmak. Kaybolmak neyse de her şeyini kaybetmiş olmak, yaşadığın her an için ölümden hesap sormak gibi. Çok zor yaşana...