'Günlük'
açık bir şekilde duruyordu kucağında. Ne bi adım ileri ne de bi adım geri atabiliyordum. Ahh! kelimeler... hiçbir şey çıkmıyordu ağzımdan. Sonra tek tek dökülüverdi dudaklarımdan.- Biliyorum. Her şeyi biliyorum artık. Ama kızamam hiçbirinize.
Nasıl kızabilirim??
Söylesene. Elinde olmadan sebeplerle olur bazı şeyler.Durduramassın,
Yok sayamassın,
İstesen de unutamassın.
Biliyorum...
Mesela deli gibi merak ettiğim halde hiçkimseye sormadım gerçek ailemi. Soramadım... Ya istenmeyen kişiysem, ya da onlar için önemi olmayan bir varlıksam. Diye düşünüp affedemedim onları.diyiverdim abime.
- Peki...
Benim duygularım hakkında ne düşünüyosun Niray?-Ben... ben sana hiç o gözle bakmadım abi. Dediğim gibi, seni hislerinden dolayı yargılayamam. Ama sana karşılık da veremem. Senin hissettiğini ben sana asla hissedemem.
-Yapma Niray. Nasıl yaşarım ben böyle.Yıllardır bu günü bekledim.
- Vazgeç abi, en erken ne zaman olursa vazgeç. Bekleme beni.
- Abi demeyi kes artık Niray !! Ben senin için her şeyi yapmaya hazırım , yıllardır içimde sakladım. Olmaz dedim, ben ne hissettiğimi bilmiyorum dedim ama dinletemedim kalbime.
- Ben seni sevemem. Bu kalp başkası için çarparken, ben seni sevemem.
dedim onun gibi bağırarak.Yıkıldı , paramparça oldu kalbi. Emindim buna. Ama bi şekilde vazgeçmesi gerekiyordu benden. Yalan da söylemedim zaten. Bir gün olsun Yiğit çıkmadı aklımdan. O ise bir gün olsun aramamıştı beni. Ama unutmadım, unutamadım işte.
- Sen bilirsin. dedi abim.
Sen bilirsin Niray.Sonra hızla geçip gitti yanımdan. Son kez bakar gibi baktı gözlerime , istesem de vazgeçemem senden der gibi baktı.
Uzaklaştı sonra,
şehrin aleni kalabalığına karışmıştı çoktan.Yorgun düştü kalbim ardından. Benim yüzümden yaralanmıştı ve yine benim yüzümden gidiyordu. Birden korku sardı içimi , onu bi daha görememe korkusu.
Odama gittim ve ağladım saatlerce. Herkez bir bir terkediyordu beni. Bu nasıl şeydi böyle. İlk gerçek ailem , sonra beni evlatlık edinen anne ve babam. Şimdi de abim bırakmak , uzaklaşmak istiyordu benden. Ama ben buna dayanamazdım. Bu kadarı çok fazlaydı.
Düşüncelerim içerisinde boğulmak üzereyken kapının çalmasıyla irkildim. Bu abim olabilirdi, gitmemişmiydi yoksa diye düşünürken kapıyı araladım.
Ama hiç kimse yoktu ortalıkta üstelik hava da ayazdı. Birden bi rüzgar çıktı ve tam kapıyı kapatacakken , ayaklarımın
ucuna bi zarf düşmüştü.
Siyah bi zarftı bu.Aklıma 6 sene önceki o gün geldi. O adam , o zarf ve o yazı. Zaman kaybetmeden açtım zarfı. Yine gazeteden koparılmış harflerle bir yazı vardı.
Sonrasını biliyorsun zaten.Buranın adresi vardı orada anne. Rüyamda gördüğüm yeri yazmıştı biri o zarfa.
Sana getirmişti beni.
Şimdi son 6 senemi anlattım sana duyuyormusun bilmiyorum ama seni hiç tanımasam da anlatmak çok rahatlattı beni.
Seni böyle bulmayı hiç istemezdim anne seni mezarında ziyaret etmeyi hiç istemezdim...Ben kanatları kırılmış bi kuş olarak gelmişim zaten bu dünyaya. Kimsesiz , istenmeyen , her şeyden habersiz yalnız bir kuş.
Çok zor biliyomusun anne ,çok zor buna katlanmak. Dayanamıyorum artık.
Keşke gitmeseydin , biraz daha dayansaydın benim için. Her şeyi öğrendim o mektuptan. Babam kaçakçılık , organ mafyalığı , adam kaçırma her türlü pis işe bulaşmış biriymiş.
Sen beni doğurduktan sonra beni de satmak istemiş mafyanın birine. Sen hiç istemesen de beni bu evlat edinen ailenin kapısına bırakmak zorunda kalmışın ama anlatmışsın onlara her şeyi. Söz almışın onlardan , onlar da kabul etmiş beni. Karşılığında onların yüklü sayılabilecek bi borcunu ödeyerek. Korkma iyi baktılar bana. Ama sen çok acı çekmişin.
Kansere yakalanmışın bi süre sonra. Çok sürmemiş vefat etmişin. Bana bu mektubu yazan dayımmış. Vasiyetinmiş dediğine göre.
Saol anne, ölüme giderken bile beni düşündüğün için saol.
İnanırmısın , kokunu bilmeden çok özledim. Sesini hiç duymadan arar oldum. Seni tanımadan çok sevdim. Keşke gitmeseydin de sarılabilseydim sana. Öpebilseydim dilediğimce.
Yapamadım, babam olacak o pis adam yüzünden bu başıma gelenler.Onu bulacağım anne, sana yemin olsun onu bulup her şeyin hesabını soracağım. Sana da bana da yaşattıklarını birer birer ödeyecek anne.
Şimdi gitmeliyim ben ,yine gelirim buraya. Hatta sık sık gelir anlatırım sana herşeyi. Şimdilik hoşçakal.
Seni çooook özleyeceğim.
Anne!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap Şehir
Teen FictionKaybolmak... Neredeyse hepimizin yaşadığı en sık şeydir aslında. Olayların ,Hayallerin,Korkuların, İnsanların ve hayatın içinde kaybolmak. Kaybolmak neyse de her şeyini kaybetmiş olmak, yaşadığın her an için ölümden hesap sormak gibi. Çok zor yaşana...