Ana yola doğru ilerliyordum. Bi taksi durdurup eve gitmeliydim. Yola geldiğimde çok beklemeden bir taksi durdurup ilerlemesini söyledim. O eve dönmeyi hiç istemiyordum. Camdan dışarıya bakarken sahil o an çok çekici gelmişti bana.
Taksinin ücretini verip aşağıya indiğimde , denizin kokusu ciğerlerime kadar doldu. Akşam olmaya çok az kalmıştı.Denize yaklaştığım her adımda gözyaşlarım akmak için benimle savaş veriyordu.
Kazanan onlar olmuştu.
Nasıl olmasın?? İçim bu kadar doluyken soğumak için yer arıyordu. Ayaklarım kayalıkların üzerine vuran deniz suyuyla buluşunca içim güvenle doldu.Etrafıma bi göz gezdirdim. Hiç kimse yoktu ve konuşmaya başladım.
-Yorgunum, hiç olmadığım kadar çaresiz. Güvenebileceğim kimsem yok artık. Sığınabileceğim kimsem yok. Herkez birer birer yok oldu etrafımdan. Bu şehir... bu şehir darmadağın etti sevdiklerimi , hayallerimi .... ve Beni.
Kayboldum yaşadığım her darbede , yıkılan her hayalimde kayboldum.
Şimdi bir başıma nerede yaşayacağım.Konuşmaktan vazgeçip düşünmeye başladım.
Bu sene üniversite sınavım da var. Çalışmam da gerek yoksa hiç bir yer kazanamam. Sadece 3 ay kalmışken ve bu kadar sıkıntım varken çok zor olacak. Allah'ım ben bu kadar şeyin altından nasıl kalkacağım. Ne olursun bana bir çıkış yolu göster.
Oturduğum kayalıklardan ayağa kalkıp yürümeye başladım.Burası bana çok iyi gelmişti. Ama gece karanlığını örtmüştü yeryüzüne başıma bir şey gelmemesi için yola doğru yürümeye başladım. Yaklaşık 10 dakika sonra bir taksi geldi ve evi tarif ettikten sonra yine düşünceler beynimi tırmalamaya koyuldu.
Gerçekten yaşıma ve bir insana çok ağır gelecek şeylerdi bu yaşadıklarım. Ahh bi elimden tutanım olsa, bir kişi de ben buradayım Niray , ben seni bırakmam diyip yanımda kalsa. Oysa bir insanın en büyük ihtiyacı yine bir insanmış.
Üstelik benim yaşıtlarımın çoğu aklı bir karış havadayken , ben nelerle mücadele veriyorum. Kaderin bana çizdiği bu hayatı başarabildiğim kadar değer vererek geçireceğim.
Yıkılmadan , bırakmadan ,vazgeçmeden...Evin önüne gelmiştim. Dışarıdaki soğuğun yüzüme vurmasına izin vererek eve yürüdüm. Bi an önce bu evden çıkmalıydım , her şeyi tekrar tekrar bana hatırlatan bu evde kalırsam hiçbir şey geçmeyecekti çünkü. Anahtarı çantamdan çıkarıp anahtar deliğine girdirip kapıyı açtım. Ayakkabılarımı çıkarıp ev terliklerimi geçirmiştim ayağıma. Yavaş adımlarla odama girdim ve kıyafetlerimi çıkarmaya başlamıştım. Tek hayalim, hayatımın aksine rahat bir uyku uyumaktı. Hızla geceliğimi üzerime geçirdim ve tam yatağıma uzanacakken yine o kapı çalmaya başladı.
Nedense bu kapı ne zaman çalsa benim içim korkuyla doluyordu. Haksız da değildim aslında. Merdivenleri birer birer inip kapıya ulaştım.-Kimsiniiiiz.
-Biz polisiz hanımefendi. Merkezden geliyoruz.Kapıyı araladım .
-Buyrun. Dinliyorum.
Abiniz bi bar kavgasında ağır olarak yaralandı. Şu anda hastahanede ameliyat oluyor. Bilginiz olsun diye söylüyorum. İsterseniz sizi oraya götürelim.Çok endişelenmiştim. Hemen üzerime bişey alıp geldim ve onlarla birlikte polis arabasına bindik.
Biraz önce bana olup bitenleri anlatan polise dönüp:
- Kavganın nasıl çıktığına dair bir bilginiz var mı acaba?
- Evet . Olay yerine ilk biz gittik. Etraftakilerden duyduğumuza göre abiniz çok içmiş ve sonra hesabı ödemeden kalkıp gitmek istemiş. Barmen de izin vermeyince abiniz önündeki bardağı barmene fırlatmak istemiş ama o arada bardak , abinizi tutmak için araya giren bi gencin başında parçalanmış.Zavallı daha ne olduğunu anlamadan bayılmış. Darbeyi kafadan alınca çok kan kaybetmiş şu anda o da tedavi ediliyor. Ama esas olay bundan sonra başlıyor.
Bardaki görevliler hem bu yaralanma olayı hem de hesabı ödemediği için abinizi çok fena dövmüşler. Biz olay yerine gittiğimizde yüzü kandan gözükmüyordu. Anlayacağınız fazlaca zarar görmüş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap Şehir
Teen FictionKaybolmak... Neredeyse hepimizin yaşadığı en sık şeydir aslında. Olayların ,Hayallerin,Korkuların, İnsanların ve hayatın içinde kaybolmak. Kaybolmak neyse de her şeyini kaybetmiş olmak, yaşadığın her an için ölümden hesap sormak gibi. Çok zor yaşana...