Mutluluk

31 5 2
                                    

Sonra kapının kapanma sesinin ardından. Mavi tişörtlü, krem rengi keten pantolonlu bir genç adam belirdi kapıda. Yanılmıyorsam
Kerim bu. Evet o, hastahanede gözümü açtığımda da oradaydı. Gülümser hâlde misafir odasının girişine kadar geliyor. Elleri poşetlerle dolu.

-Ooo siz çoktan gelmişiniz. Hoş geldiniz bayanlar. diyerek selamlıyor bizi.

-Hoş bulduk Kerim diye
öne atılıyor Kader.
Bu kızı ilk defa böyle görüyorum, bir şeyler var ama neyse.

-Hoşbulduk Kerim. Sen de hoş geldin diye samimi bir gülümsemeyle karşılık veriyorum ona.

Yiğit:
-Kerim, hoşgeldin abi. Aldın mı her şeyi.

-Aldım aldım. Hem de herzamankinden bile lezzetli olacak bunlar. Neyse ben şunları bi bırakayım mutfağa geliyorum.

diyerek sağdaki koridora doğru ilerledi. Gözüm bir ara Kader' e takıldı. Öylece bakakalmış çocuğun arkasından, yüzünde de tuhaf bir gülümseme. Yoksa.. bu kız hoşlanmış mı Kerimden. Daha ikinci görmesi. Aman be Niray. Aşkın kaçıncı görmesi mi olur? Sen daha ne olduğunu anlamadan , tüm organların onun için çalışır da sen en son farkedersin. Ben de yanımdaki , bakmaya bile kıyamadığım bu adama aynı şeyleri hissetmedim mi?

Kerimin tekrar yanımıza gelmesiyle , dağıttım düşüncelerimi.

Kerim:
-Ee bir planınız var mı?

Yiğit:
-Ben ilk önce mangalı yapalım derim. Sonra film felan izleriz. Nasıl olur?

-Bana uyar.
diyerek fikrimi belirttim. Zaten film izlemek benim en iyi zaman geçirdiğim şey. Filmdeki tüm karakterlerle konuşabilme özelliğim de var.

Kader:
-Bana daa.
diye Kader de onay verince. Gözler tekrar Yiğit' e çevriliyor.

Yiğit:
-O zaman gelin hep beraber dışarıya çıkalım.
Orası bu zamana kadar gördüğünüz her şeyden daha etkileyici.

Kerim:
-Yiğit çok haklı. Orası âdeta cennetten bir köşe. Siz çıkın dışarıya ben etleri felan alıp gelirim yanınıza.

Kader:
-Ben de sana yardım edebilirim istersen. derken gözleri minicik bir yavru köpeğin bakışlarını andırıyordu.

Kerim:
-Olur. Hadi gel o zaman, biz hazırlayıp gelelim.
dedikten sonra yanımızdan, mutfağa gitmek için ayrıldılar.

Yiğitle başbaşa kalmıştık. Hiç beklemediğim bir anda elimden tutarak beni perdenin olduğu yere doğru götürüyordu. Hiçbir tepki veremedim. Çünkü şu an hissettiklerim ,bulutların üzerinde yürüyor olmamla muhtemelen eşdeğer nitelikte heyecan verici.
Yiğit diğer eliyle perdeyi araladı ve önümüze çıkan ahşapla çerçevelenmiş boydan boya camı da açtıktan sonra. Karşımızda harika bir manzara bize eşlik ediyordu. Yavaş adımlarla camın diğer tarafına adımımı attım. Burası nasıl bir yer böyle. Sol tarafa doğru genişleyen, kocaman bir balkonu andırıyor. İki tarafı söğüt ağaçlarının hakimiyetindeyken ön tarafı ise masmavi bir denizle iç içe. Hatta şu an üzerinde durduğumuz balkon denizin üzerine inşaa edilmiş. İnsanın şu ortamın büyüsünden etkilenmemesi işten değil. Bir taraftan kulaklarımız çeşitli kuş cıvıltılarıyla okşanırken, diğer tarafta gözlerimiz ,benzersiz , yeni keşiflerde kürek çekiyor.
Dudaklarımdan dökülen kelimeler, yaşadıklarımın yanında hiç kalır.

-İnsan burada hiç yaşlanmaz ki. Çok güzel, harika bir yer. Burası benim hayatımda gördüğüm en güzel iki yerden birisi.

En sonki cümleyi neden kurduğumu ben bile bilmiyordum ama burada imâ ettiğim diğer şey onun gözleri olduğum bilinç altımın ortaya çıkardığı masum bir cümleydi. Umarım Yiğit' in dikkatini çekmemiştir. diye düşünürken yanılmam çok gecikmedi.

Girdap ŞehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin