Uyandığımda kapının tıklatıldığını işittim. Üstümü başımı düzleyip kapıyı açtığımda 50 yaşlarında , hafif tombiş , çakır gözleriyle gülümseyen bir teyzeyle karşılaştım.
-Günaydın kızım. Ben hasta yakınlarına kahvaltılık bir şeyler bırakıyordum da , Sinan oğlum buraya bırakmamı da istedi.
-Çok teşekkür ederim teyzeciğim. Zahmet ettiniz. diyerek elinde bana uzattığı tepsiyi aldım. Tepsinin içerisinde 1 haşlanmış yumurta , bir parça peynir, 10 kadar zeytin , reçel , çikolata ve bir kaç dilim de ekmek vardı. Tam kapıyı kapatacakken
-Dur dur sen çay içmez misin yoksa ? Al şu bardağı da karnına biraz sıcak bir şeyler de girsin.
-Tekrar teşekkür ederim teyzeciğim. diyerek gülümsedim.
-Afiyet olsun kızım , istersen ben şu iki odaya da kahvaltılarını vereyim, sonra geliyim beraber yiyelim. Tabi istersen.
-Tabi. Neden olmasın? Ben sizi bekliyorum.
Yaklaşık 10 dakika sonra tekrar kapı tıklandı ve o biraz önceki teyze içeri girdi. Elinde de kendi kahvaltı tepsisi vardı.
Yanıma gelip oturdu ve beraber yemeye başladık.-Senin adın ne kızım?
-Adım Niray teyzeciğim.
-Benim de senin yaşlarda bir kız torunum var. Üniversiteye hazırlanıyor bu sene. Kısmet olursa avukat olacak. Sen ne okuyosun kızım.
-Ben liseye bir sene geç başladım teyze. Bu sene de son senem. Yani ben de sınavlara hazırlanıyorum. Daha doğrusu çabalıyorum. Ama başımdaki sıkıntıların biri bitmeden diğeri başlıyor. Nasıl olur, ne yaparım bilmiyorum. Ama ben de bir hukuk okumak istiyorum.
-Sen yeter ki çabala kızım. Senin bu hallerini gören bi yaratıcı var yukarıda. Ona sığın , o seni geri çevirmez.
-Biliyorum teyze biliyorum. dedim iç geçirerek.
-Bak aklıma ne geldi Niray kızım. Benim torun altı aydır bir yurtta kalıyor. Orada onları sınava hazırlıyorlarmış. Sen de orada kalsan. Belki biraz kafanı bu sıkıntılardan kaldırıp derse verebilirsin. Hem pahalı da değil. Ne dersin?
-Çok güzel olurdu aslında. Ama abim , o nolucak. Kendi kendine yaşayabilir mi?
-Bir konuş derim kızım. Bak ben sana yurdun sahibinin telefonunu vereyim. Ayrıca Sinan bey de tanır kendisini. İstersen sana yardımcı olurlar. derken bir yandan da telefon numarasını yazıyordu.
Ben gideyim artık daha koridorları sileceğim. Tekrar geçmiş olsun. İnşaallah abin tez zamanda iyileşir.-Saol teyzeciğim , sana da kolay gelsin.
Gerçekten gidebilirmiydim o yurda. Hem böyle kazanamam ki zaten. Ne güzel bir fırsat. Ama abimle bir konuşmam gerek. Nasıl olacağını bilmiyorum ama bunu yapmalıyım. Belki , kazanırım da yeni bir başlangıç yaparım hayatımda.
İster istemez gülümsüyordum. Bu heyecan vericiydi çünkü. Belkilerle dolu olması bile güzeldi. Odadaki yoğun bakım odasını gören cama doğru yaklaştım, abim kendine geliyordu. Hemen koşup Sinan abiyi bulmalıydım. Onu bir alt katta koridorun sonunda yakaladım.
-Sinan bey. Abim gözlerini araladı. Bakmak istersiniz diye söyleyeyim dedim.
-İyi yapmışsın Niray. Hadi gel gidip bakalım.
Hızlı adımlarla yoğun bakım odasına geldik. Sinan abi kapıyı araladı ve abimin yanına gidip ona bir şeyler sordu ve kontrol etti. Tam dönüp bana seslenecekti ki. Abimle göz göze gelmiştik. Bana öfkeli olduğunu düşünüyordum ama hiç de öyle bakmıyordu. Aksine , özlem ve sevgi doluydu. Ama ben onun bana olan duygularını bildiğim için kısa kesmiştim bu bakışmayı. Bu arada Sinan abi lafa girdi.
-Delikanlı, seni bir odaya geçirebiliriz artık. Bir kaç gün daha gözetim altında tutup taburcu ederiz seni.
Hem korkmanı gerektiren bir şey yok gibi. Her şeyi de hatırlıyorsun. Abim, Sinan abinin sözünü keserek.-Size bir şey sormak istiyorum doktor bey. Ben bu hâle gelmeden, olayın başında ben önümdeki bardağı barmene fırlatacakken araya bir genç beni durdurmak için girmişti. Ama bardak onun başında parçalandı. Ona ne oldu? Bir fikriniz var mı? Çünkü çok büyük bir özür borcum var ona.
-Evet. O kafası kanlar içinde buraya gelen genç çocuktan bahsediyorsun. Ona bir şey olmamış Allah' tan. Sadece pansuman yaptık , küçük yaralanmalarla atlatmış. Burdan çıkınca onun yanına gideceğim istersen seni odaya aldıktan sonra delikanlı da isterse yanına geliriz.
-Gerçekten çok iyi olur. Ona çok üzgün olduğumu da söyleyin lütfen.
- Tabi.Sana tekrar geçmiş olsun.
diyerek ayrıldı odadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap Şehir
Novela JuvenilKaybolmak... Neredeyse hepimizin yaşadığı en sık şeydir aslında. Olayların ,Hayallerin,Korkuların, İnsanların ve hayatın içinde kaybolmak. Kaybolmak neyse de her şeyini kaybetmiş olmak, yaşadığın her an için ölümden hesap sormak gibi. Çok zor yaşana...