İlk hedefimiz Sinan abiyi bulmak oluyor. Her şeyi öğrendiğimi anlatıyorum ona. Şimdi ne olacak diye sorduğumda ise.
–İlk önce kalbinin bir EKG' sini çektirelim. Şimdi siz o ne diyeceksiniz. Bi nevi kalp haritası. Sonra da bi kan testi yapmamız gerekecek. Umarım iyileşmişindir Niray. Kalbinin duvarları normalin çok üzerinde kalınlaşmışdı, dua edelim ilaçlar normale binmesine yardımcı olmuş olsun. Neyse , hadi EKG çekilmen için ikinci kata gidelim, bu arada merak etme canın acımaz. Zaten en fazla on dakika sürer. diye açıklama yapınca Kaderle bi kaç saniye bakışıyoruz. Kader bi yandan yürürken diğer yandan da etrafa bakınıyor. Ben bunu farkedince anneannesini aradığını anlayıp hemen Sinan abiye soruyorum.
–Sinan abi. Elmas teyze nerede acaba?
–Galiba yoğun bakım bölümünde olması gerek. Çünkü o katla ilgileniyor diye biliyorum.
Nerede olduğunu duyunca Kadere dönüp
–Hadi sen Elmas teyzenin yanına git. Ben EKG çekilene kadar gelirsin nasıl olsa.diyince sol kaşını havaya kaldırıp
–Olur mu öyle şey. Seni yalnız mı bırakacağım. Sonra da görürüm anneannemi. diyerek karşı çıkıyor.
–Aman be Kader. Sanki benimle birlikte sen de mi Kalbinin EKG' sini çektireceksin. Ne var sanki. Ben içerdeyken sen de Elmas teyzeyi görsen. Zaten on dakikaya biter demedi mi Sinan abi.
–Öyle mi diyosun? O zaman ben hemencik gidip geleyim, tamam.
–Tamam hadi. derken bi yandan da gülümsüyordum. Sinan abiyi takip ederken önce sol elimde bir ağırlık ardından sıcaklık hissettim. Elim, başka bir el tarafından tutulmuştu. Soluma baktığımda onun Yiğit olduğunu anlamam ve ardından bastıran heyecan anlatılmaz, yaşanırdı. Yanımda onun olduğunu bilmek, elimin ona bağlılığını hissetmek, kalbimin hastalıklı olmasına rağmen, onunla can buluğunu an be an yaşamak ,gerçekten inanılmaz. Yani öylesine, gerçek. Hissediyosun , biliyosun ama yine de inanılmaz geliyo. Alışmaktan korkuyorum buna. Teslim olmaktan korkuyorum. Bilmiyorum... belki o da gider diye, çok korkuyorum.
***
Yaklaşık 6-7 dakika kalıyorum odanın içinde. İlk önce biraz ürksem de, pek sorun yaşamıyorum. Asıl sorun kan verirken baş gösteriyor . Bi yanımda Kader ve Elmas teyze , diğer yanımda Yiğit çocuk kandırırmış gibi rahatlatmaya çalışıyorlar beni. Karşımda da genç bir hemşire sakinleşmemi bekliyor. Tam kan aldırmak için oturup kendimi hazırlıyorum, sonra iğneyi görünce her şey başa sarıyor. Küçücük iğne gözüme resmen roket atar gibi gözüküyor. Bi şekilde bu işlemi de atlatıp Kader ben ve Yiğit kantine inerken Elmas teyze de işine dönüyor.
Aşağı inene kadar kolumdaki pamuğa bakıyorum. Sanki bi tek bende kan var. Ama ne yapayım içimi sızlatıyor böyle şeyler.
Kantin kapısından girince sağdaki ilk masaya oturuyoruz. Yiğit de kahve almak için kantine gidiyor.Bir kaç saat oyalanmamız gerek. Ancak o zaman çıkarmış sonuçlar.Şu anda oturduğum sandalye kantinin nerdeyse her yerini görüyor. Gözlerimin hedefinde ise Yiğit var. Kahve alacağı yerde bi kızla sohbet ediyor şu an. Ne konuşuyo ki o kızla. Kızda da bir boy var mübarek yalı kazığı. Dayanamayıp Kadere de gösteriyorum onları. Kader
–Ne var canım, arkadaşı felandır. Ne olacak ki? derdemez kız elini Yiğit' in koluna atıp, iğrelti bir ses tonuyla kahkaha atıyor. Bende sinirler anında hat safada tabi. Kızın üstüne atlamamak için zor tutuyorum kendimi. Kaderin duyacağı şekilde tıslayarak.
– Şuna bak ya. Görüyormusun arkadaşı? Ellemeden konuşamıyo mu bu embesil. Bi de yetmezmiş gibi kahkaha atıyor. Yoook asıl suç Yiğit de. Niye izin veriyosun sen? Çekilsene geri, benim gitmem gerek desene. Olurmu! beyfendi arkadaşça konuşuyor. Hay ben senin arkadaşına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap Şehir
Teen FictionKaybolmak... Neredeyse hepimizin yaşadığı en sık şeydir aslında. Olayların ,Hayallerin,Korkuların, İnsanların ve hayatın içinde kaybolmak. Kaybolmak neyse de her şeyini kaybetmiş olmak, yaşadığın her an için ölümden hesap sormak gibi. Çok zor yaşana...