Öyle anlar gelir ya hani bazen, ne işe yaradığını sorguladığın, amacının ne olduğunu belirleyip ona göre hareket etmek istediğin. Sonra, tüm bu düşünce dünyasının arasından sıyrılıp kendini izlersin ve 'artık çok geç ' dersin ya. Ben şu an tam da o durumdayım. Bu sefer tek bi farkım var. Geç kalmışlık hissini söküp attım içimden , geç ya da değil, zor ya da imkânsız, belki ulaşılabilir belki de imkansiz. Her ne olursa olsun denemeye ve o yolda uğraşmaya değer.
Bu adını bile bilmediğim daha önce hiç görmediğim tuhaf mekanın ıssızlığına mı kapılarak, yoksa neler olacağını düşünmekten patlamak üzere olan kafamın çaresi olan soruları yiğite mi yöneltsem karar veremiyordum.Burasının eski bir iş yeri olduğunu anlamam etrafımda gördüğüm onlarca paslanmış makineden sonra zor olmuyor. Yerde ise ara ara su birikintileri var. Ve elimde hissettiğim bir güç. Yiğit, elleriyle çenemi kendi yüzüne sabitleyip.
Belki bana kızacaksın Kader belki de çok seveceksin bu yaptıklarımı ama unutma, Her şey senin için. Bak karşında artık ne söylemek istersen ne duymasını istiyorsun geciktirme. Çünkü sözler geciktikçe hayat gecikiyor.Dedikten sonra eliyle işaret ettiği tarafa baktım. Üzerinde takım elbise bulunan bir adam ve yanında tekerlekli sandalyenin üzerinde oturan saçları altın sarısı olan o kızı görünce gözlerimden akan damlalara hakim olamadım çünkü anlamıştım Burası benim geçmişimdi. Geçmişimle yüzleşeceğim yerdi. Ellili yaşlarda ki bu adamın yüzüne bakmakta nedense zorlanıyordum onda beni içine çeken bir hissiyat vardı bu ne korku nede sevgiydi bilmedim. Ne ben onu ne de o beni bu denli tanımazken ne konuşabilir neer sorabilirdim ki. Gerçekleri öğrenmeye bu kadar yakınken onları öğrenmekten bu kadar korkmak nedendir. Bu bakışmalarımız ne kadar sürdü bilmiyorum ama şu an oturduğumuz masada cevap arayan gözlerle birbirimize baktığımızı farkındaydım bu sarı saçlı kızın adının Ela olduğunu öğrenmiştim. Ne kadar da tatlı ne kadar da Umut vaat eden bakışları vardı, karşılıklı olarak birbirimizi sevdiğimizi hissediyordum. Keşke böyle tanışmasaydık dedim içimden keşke böyle olmasaydı babama hiçbir zaman baba diye hitap etmedim, edemedim konuşurken. Ve Gecelerimei, uykularımı, zamanımı benden çalan onlarca sorunun belki de binde birini bile yöneltemedim ona. İstemedim, bilmiyorum. Böylece kalmak o sorularla yüzleşmekten daha kolay geldi belki de.Şimdi Kaldığım yerden sevdiklerimle hayatımına devam edecek ve geçmişi tek kalemle geride bırakacaktım. Evet yaşadıklarım hayallerimle örtüşmedi örtüşmeyecek de.
Ama geçmişi kurcalamanın geleceğe faydasının olmadığını anladığınızda sizin de kararlarınız.Benimkinden pek de farklı olmayacaktır.
Kendinize çok iyi bakın arkadaşlar. Bu hikayenin sonuna geldik. Ama hayat hikayenizde eğer yanınızda sığınabileceğiniz bir aileniz ve sevdikleriniz varsa hiçbir şeye onları değismeyin ve sevginizi esirgemeyin.
Unutmayın sarılmak en önemli ilaçtır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap Şehir
Teen FictionKaybolmak... Neredeyse hepimizin yaşadığı en sık şeydir aslında. Olayların ,Hayallerin,Korkuların, İnsanların ve hayatın içinde kaybolmak. Kaybolmak neyse de her şeyini kaybetmiş olmak, yaşadığın her an için ölümden hesap sormak gibi. Çok zor yaşana...