Sinan abinin odadan çıkmasıyla abimle ikimiz baş başa kalmıştık. Ne diyebiliriz ki. En son konuşmamız gözlerimin önünden geçince kelimeler tam anlamıyla yok olmuştu. Abimin de ne düşündüğünü merak etmiyor değildim. Düşüncelerim duyduğum kelimelerle dağıldı.
-Çok düşünmek insana zarar verir Niray. Kendini bir anda yapayalnız hissettirir. Kendin kurgular , kurguladıklarını yaşadıklarınla örtüştürürsün. Üzülmemek için düşünmemeye çalış.
-Sen hep öyle mi yaparsın?
neden sorduğumu ben bile anlayamadan , böyle bir cümle çıkmıştı ağzımdan. Sonra toparlamaya çalıştım.- Yani düşünmemeye mi çalışırsın...
yaşadıklarını?-Aslında böyle yaptığımı söyleyemem. Ben pek fayda görmedim düşünmekten. Sen de zarar görme diye söyledim.
Benim sana asıl söylemek istediklerim başka aslında.-Ne söylemek istiyorsun?
- Ben gidiyorum buralardan. Yapamam böyle , yaşayamam. Anlık da olsa unutmam gereken şeyler var. Hem belki başka yerler daha iyi gelir bana.
-Nereye gideceksin peki?
- Yurtdışına ,Fransa'ya gideceğim. Orada benim askerlik arkadaşım var. Bana iş de bulmuş .Hem teyzemler de orada yaşıyor. Gitmek, buralardan uzaklaşmak bana iyi gelecek gibi.
-Aslında benim de sana söylemek istediklerim vardı. Yurt konusunda anlaşıyoruz. Ben de sınava kadar bir yurtta kalmak istemiştim. Senin aksine sana da danışmak istedim. Ama sen kendi istediklerini , hiçkimseye danışmadan yapmayı kafana koymuşsun. Benim burada ne yapacağımı düşünmeden , çekip gitmeyi kafana koymuşsun. Ve ben hâlâ düşüncesini kurduğum şeylerde bile seni düşünürken .
Senin bu kadar bencil olduğunu bilmiyordum
YUSUF!!Evet ona artık abi demeyecektim. Çünkü bu onu haketmiyor. Nasıl beni hiçe sayarak gitmeyi isteyebilir? Seven bir insan sevdiğine böyle bir şeyi nasıl söyleyebilir? Yine göz yaşlarım benimle savaşa girmişti. Ama onun yanında ağlamayacaktım. Çünkü göz yaşlarım onun için değil onun bana yaşattığı şu andaki duygular için dökülmek istiyordu.
- Ne hâlin varsa gör. Ama sakın bir daha dönme. Çünkü ben, senin için artık eski Niray olmayacağım.
diyerek odanın kapısını açtım. Önümde iki kişi vardı. Ama yüzlerine bile bakmadan merdivenlere doğru yöneldim. Arkamdan Sinan abinin sesini duydum.-Niraaay bekle. Neden ağlıyorsun?
Evet ağlıyordum ,o bencil adama arkama döndüğüm anda gözyaşlarım boşalmıştı. Kendimi aldatılmış hissettim. Ne zaman birilerine tutunmak istesem ya yok oluyor, ya da gidiyor. İnsanlar neden hiç karşısındakilerin duygularını önemsemiyorlar? Neden bu kadar acımasızlar? Ve 'ben' demek niye bu kadar önemli? Oysa diğerleri olmadan tek başına bir hiçsin.
Merdivenlerden süratle inip kendimi binanın dışına attım. Gözüme çarpan ilk banka da oturdum.
Bu hayatta yaşamanın zor olduğunu biliyordum zaten. Ama bu yaşadıklarım bana acımasızlık, hırçınlık , düşüncesizlik ve boşvermişlik katmadı , katamaz da çünkü ben ne yapmamam gerektiğini biliyorum, öğrendim çünkü yaşıyorum. Hem istesem de olamam ki öyle. Tüm bunları düşünürken gözyaşlarım akmaya devam ediyordu. Arkamdan bana doğru yaklaşan bir ses işittim.
-Niray! Noldu sana?
-Bir şey yok Sinan bey. Öyle oturuyorum.
Bu adama hep abi demek istiyorum ama o kadar samimi değiliz ki. Bey demek tuhaf geliyo.-Bir şey yok mu? Onun için mi böyle kıpkırmızı gözlerin. Bu arada bana bey değil de abi felan desen?
Bu adam benim içimi mi okuyordu? Ne kadar iyi biriydi. O doktordu sonuçta, böyle benim arkamdan buraya kadar gelmişti. Çünkü onun iyi bir kalbi vardı. Çünkü o olması gerekeni , yani insanı ilk önce insan olduğu için önemsiyordu.
-Niray, abin biraz önce aranızda yaşananları anlattı. Gidiyormuş galiba. Ama onun amacı seni terk etmek değil. Seni de kendini de rahat bırakmakmış.
-Öyle değil Sinan abi. Çok düşüncesiz bir şekilde davranıyor. Ama kendi bilir, bundan sonra kalsa da gitse de umrumda değil.
-Yine de sen bilirsin. Ben sizin aranızdakilere karışamam.Ama sen kendini üzme. Bundan sonra beni abin bil. Ben elimden geleni yapmaya çalışacağım.
Bir de sen görmedin belki ama benim yanımda sen kapıdan çıkarken biri daha vardı.-Evet, vardı.
-İşte o genç , abinin yaraladığı genç. Biraz önce onlar içeride konuştu ve abin özür diledi. Şimdi o genç seninle konuşmak istiyor.
-Benimle mi konuşmak istiyor? Neden ki ?
Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim ,saçlarım da yüzüme yapışmıştı. Onları da arkama toplayıp serbest bıraktım.- Bunları onunla konuşsan daha iyi olacak bak orada, sen istersen buraya gelecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap Şehir
Teen FictionKaybolmak... Neredeyse hepimizin yaşadığı en sık şeydir aslında. Olayların ,Hayallerin,Korkuların, İnsanların ve hayatın içinde kaybolmak. Kaybolmak neyse de her şeyini kaybetmiş olmak, yaşadığın her an için ölümden hesap sormak gibi. Çok zor yaşana...