Kâbus

92 29 2
                                    


Niray'ın ağzından

Burada yaşadığım her şey bende kalacaktı. Ortalama 2 saat sonra o eve varmıştık. Taşındığımızdan beri huzurun zerresinin olmadığı o eve. Abimi görünce yeniden canlanmıştı her şey. Gözyaşlarım istemsizce salıvermişti kendini , akan her damla kalbimi yakarken, yüzümü dondurmuştu âdeta.
Dudaklarımdan çıkan iniltiyi zaptedememiştim.
Kafamı kaldırdığımda, abimin endişeli bakışlarıyla karşılaştım.

-NE OLDU? NEDEN AĞLIYOSUN SEN?
-Her şey burada oldu işte.Onları bulduğumda cansız halde yatıyorlardı yerde. Kapı ardına kadar açıktı.

diyebildim bi çırpıda. Sonra teslim oldum arka arkaya gelen hıçkırıklarıma.

-Abi. Kim yapmış olabilir bunu? Nasıl hiç bi delil bırakmadan öldürmüş onları? O günden bu güne tam 1 yıl geçti ama tek bi haber gelmedi bana. Çaresiz bekledim, bazen oldu düşünmekten kafamı yiyecek halde geldim.

Derin bi sessizlik sardı odayı.Tek bi kelime söylememişti bana.Sonra birden:

- Bulunacak dedi. Elbet bulunacak.

Kafamı sallayıp odama doğru yöneldim. İçeri girdiğimde her şey bıraktığım gibiydi, örümcek ağları hariç tabi.
Üzerime eşofmanlarımı giyip öylece girdim yatağa. Sessizdi ortalık fazlaca sessiz...

Bu da neydi ??
Odamın en köşesindeki tekli koltuğun üzerinde bi karaltı vardı. Elime yanımdaki çekmecenin üzerindeki vazoyu alarak, emin adımlarla yaklaştım.
Bu... bu o adamdı.
Gizemli adam.

-Şşşşştt. Sessiz ol tatlı kız. Üzülmek istemiyosan beni takip et. Yoksa... gerisine karışmam.

Yavaşça kalktı koltuktan. Kapıya doğru yürüyordu ama çok ilginç. Tek bi ses çıkmıyordu attığı adımlarda. Kapının önüne geldiğinde arkasını döndü ve parmaklarıyla 'gel' işareti yaptı.

Her şeyi idrak etmeye başladığımda hiç tanımadığım bi yolda öylece yürüyordum. O adam da önümde.
Çok ıssız bi yerdi burası.Çok ürkütücü. Durdu ve işaret parmağıyla bi yer gösterdi bana.

- Orası. dedi
Gösterdiği yer yüzlerce beyaz büyük taşlarla dolu , içerisinde ölü bedenlerin bulunduğu . Bir mezarlıktı.

Geldiğimiz yolun aksine kasvetli değildi bu mezarlık. Sonra elini hissettim omzumda.

-Seni bekliyor.Senin onu bulmanı bekliyor.

Ne yani gidip orada biriyle mi görüşecektim??
Ağaçların arasından gösterdiği yere doğru yürürken, bi şey içine çekiyordu beni.
Olamaz! Bi bataklıktı bu derin bi bataklık. Geldiğim yere doğru kafamı dönderip tüm gücümle

-YARDIM ET. LÜTFEN. BANA YARDIM ET!

Kendime geldiğimde terler içerisinde yardım et . Diye bağırıyordum. Şimdi ben kâbus mu görmüştüm? Ama hiç diğer rüyalarıma benzemiyordu bu. Sonuna kadar hissettim yaşadığım her şeyi. Ne biçim şeydi bu.
Kalktım ve banyoya doğru yöneldim. Biraz yüzümü yıkamak iyi gelmişti. Sonra tekrar döndüm yatağa. İlginç bi şekilde yorulmuştum. O rüya yormuştu beni. Hem o adamın ne işi vardı benim rüyamda. Seneler sonra rüyama mı girmişti yani??

Uyandığımda sabah olmuş , gün ışımaya başlamıştı. Acıktığımı hissettim. Karnımdan tuhaf sesler geldi. Hemen mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya başladım. Abim' i düşünüyordum bu sırada. Şimdi nasıl yaşayacaktım onunla, hem de her şeyi bilirken. Artık o kadar yakın olamazdım ona , ama söyleyemezdim de, o yokken onun günlüğünü okuyup her şeyi bildiğimi .
Ne yapacağım ben Allahım, yardım et bana, ne olur. Bu arada çayı da demlemiş , her şeyi hazırlamıştım.
Şimdi tek eksik vardı. Abim. Koşarak merdivenleri tırmandım ve abimin kapısının önünde durdum.
Kapıyı onun gibi üç kez tıklattım. Hiç bi ses gelmeyince yavaşça aralayıp içeri baktım.

Abim yatağında öylece oturuyordu. Yüzü... yüzü çok tuhaftı. Utanç ve kızkınlık karışımı...
Gözlerini diktiği yer olan kucağına baktığımda , bunun sebebini öğrenmem pek de zor olmadı...

Girdap ŞehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin