Bu hafta sizler için ikinci bölümü yüklüyorum arkadaşlar...
Ve 10 güncük bir ara vermek zorundayım :(
Ama dönüşte bomba gibi bölümlerle geleceğim =)
Kendinize iyi bakın keyifli okumalaaaaaar.=)
Eski Merdo olduğum o güzel günler cennetken, sarışını öptüğüm günden sonrası cehennemdi. Ve ben beş ay araftaydım. Kemal trafik kazası geçirip de Damla gelinceye kadar olan sürede Kemal için endişelendiğim zamanlar haricinde, gece başımı yastığa koyduğumda aklıma tek gelen şey, tadını unutamadığım dudaklar ve nemlenmiş yeşil gözler oluyordu. Altı üstü basit bir öpücüktü ama bedenim bana ihanet edip devamını istiyor beynimse bir türlü unutmama izin vermiyordu. İşin en ilginç yanı mantığımı kullanmaya çalışmama rağmen başka bir kadını öpmek hatta dokunmak bile istemeyişimdi. Gerçi artık bunu delilik olarak görmüyordum. Çünkü aylarca düşündükten sonra buna vereceğim çok mantıklı bir cevap bulmuştum. Bu sadece başlayıp bitiremediğim yarım kalmış bir işti. Sonuçta Merdo'nun öptüğü her kadın, gecesinde kendini yatağımda bulurdu. Sadece öpücüğün devamının gelmemesi bu kadar takıntı yapmama neden olmuştu hepsi bu.
Beş ayın sonunda yani Musa amca ve Ayşe teyzenin nikâh günü bu araftan kurtulmuştum. Ah bu arada Kemal'in dedesi Damla'yı Ayşe teyzeden istemeden önce kendine Ayşe teyzeyi isteyerek hepimize büyük bir şok yaşatmıştı ama o gün gerçek anlamda kahkahalarla güldüğüm son gün olmuştu. Çünkü bir hafta sonrasında olan nikâh günü Sarışın yanımıza gelip parmağına taktığı kafam kadar olan tek taşı göstererek nişanlandım demişti. İşte ben o gün araftan çıkmıştım çıkmasına ama nedenini bilmediğim büyük bir boşluğa düşmüşüm gibi hissediyordum.
O günden sonra eski günlerime geri döndüm mü döndüm. Eskisinden bir fark vardı artık kadınlarla öpüşmüyordum çünkü ne kadar denersem deneyeyim beni en ateşli öpen kadının dudakları bile zevk vermiyordu. Ve bende bana zevk vermeyen şeyi ortadan kaldırmıştım. Yani eski vurdumduymaz Merdo olmuş geri dönmüştüm ama biraz eksik olarak. Hem dönmeyip de ne yapacaktım. Arada sırada Kemal ile şaka yollu birbirimize takılsak da asla evli yada nişanlı bir kadınla birlikte olmazdım. Bu zamanında kadınlar için kendime koyduğum çiğnenemez tek kuraldı. Çünkü o kadının bizi bırakmasını sağlayan adam gibi, arkasında gözü yaşlı bir çocuk ve yıllarca yanına hiç kadın yaklaştıramayıp mutluluğu kaybeden bir adam bırakmasını sağlayacak kişi olmak istemezdim, olamazdım. Bu nedenle parmağında yüzüğü olan tüm kadınlar uzak dursundu benden.
Musa amcanın nikâhından bu güne bir ay geçmişti ve Kemal'im yarın evleniyordu. Aslında ona bu gece için bomba bir bekârlığa veda partisi hazırlayacakken, bizimki evlenmeden karı köylü olduğu için Salih abinin balıkçısında içmeyi teklif etmişti. Neymiş efendim Damla kıyameti koparırmış. Ulan koparırsa koparsın zaten bir daha istese de bu günlere geri dönemeyeceğini anlatmaya çalışsam da yok dinletemedim adama. Bizimki evlenmeye o kadar meraklıydı ki; ben iki ay önce onların ayrılmasına neden olup Damla'yı tehdit eden çocuğu Bora ile birlikte oturduğu evin teras katından sallandırırken: O; hastane odasında kıza evlenme teklif etmişti.
Akşam saat dokuz olduğunda ofiste kucağımda oturmuş boynumu sömürmeye çalışan kadını yana ittikten sonra yanağından makas alıp gönderdim. Öpüşmemeye karar verdiğim günden bu yana takıldığım kızların kalitesi biraz düşmüş olabilirdi ama sonuçta kadın kadındı yani.
Ofisten çıkıp aşağıda barın arkasında Nilgün'e bakıp gülen Aslan'ı gördüğümde şoka girdim. Bu adam gerçekten gülüyordu. Cebimden telefonumu çıkarıp video modunu açarak yanlarına doğru ilerlemeye başladım. Arkası dönük Nilgün'ün sesini dibine geldiğimde duyuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Güvenmiyorum
Romance"Aşk..." diyerek onu ardında bırakıp giden kadının, içinde açtığı yarayı kapatamamış. Bu yüzden kadınlara tüm güvenini yitirmiş Mert Karaaslan... Namı diyar Merdo... Yaşadığı iki ilişkisinde de aldatılmış, son olarak düğününe bir hafta kala, yatağın...