Selam arkadaşlar;
Sekiz güncük, ( sekiz güncük mü! diye çemkirdiğinizi duyar gibiyim :) Kızmayın ama)
evet nerede kalmıştık hah! Sekiz güncük bir aradan sonra sizlerleyim;
Umarım yeni bölümü beğenirsiniz,
Bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum =)
Seviliyorsunuz...
Keyifli okumalar...
Sevgi'yle kalın =)
Ne olduğunu anlamadan kendimi baş aşağı sallanırken bulmuştum. Şaşkınlıktan mı dersiniz? Kalbim ağzımda attığı için nefes alamadığımdan mı? Yoksa hayatımda ilk defa bir erkeğin omzunda hem de çalıştığım okulun önünden geçerken utançtan mı? Artık ne derseniz deyin arabanın koltuğuna beni oturtup, gamzelerini göstere göstere sırıtarak üzerimden emniyet kemerini bağlamaya çalışıncaya kadar hiçbir tepki verememiştim bu yaptığına.
"Sanırım seni susturmanın bir yolunu daha buldum." Dediğinde sol kolu üzerimden uzanmış emniyet kemerimi tutuyordu ve bu cümleyi kurduktan sonra başını yüzüme doğru çevirmişti. Şimdi o koyu renk gözleriyle benim yeşillerimi delip geçiyordu. Sanırım bende nefes almayı kesmiştim.
"Gerçi öperek susturmak hala favorim ama omzuma atmakta hiç fena değildi doğrusu." Dediğinde bakışları kısa bir süre dudaklarımda asılı kaldıktan sonra dudakları yukarı doğru kıvrılarak kolunu daha doğrusu o kaslı vücudunu önümden çekip kemerimi bağladı. İşte tam bu esnada aklım başıma geri dönmeyi akıl etmiş olacak ki kendime geldim.
"Sen... sen ne yaptığını sanıyorsun!"
"Seni kaçırıyorum Sarışın." Dedikten sonra arabanın gaz pedalına yüklenerek hızla yerinden hareket ettirmişti. Ben bu kadar sinirlenmişken onun sanki yaptığı çok doğal bir şeymiş gibi rahatça bana bunları söylemesi sinirlerimi bozmuştu. Tamam adama aşık olabilirdim. Evet, belki şu yaşadıklarım bir film sahnesiymiş gibi, her kızın başına gelmesini istediği bir olay gibi görünüyor da olabilir. Ama benim için durum farklıydı. Şöyle ki;
Birincisi bu adam; bir kızla işi pişirmek üzereyken kızın babasına yakalandığı için, evli olduğunu bahane edip beni de karısı olarak tanıştıracağı gece başka bir kızla ofisinde kucak kucağa gördüğüm ve zerre kadar güvenmediğim Mert ah pardon namı diyar Merdo'ydu.
İkincisi; Bu kadar olayın üzerine ben bu adama aşık olmuş ve yakınımda olduğu zamanlar çekimine kapılmamak için yüzüne bile bakmadığım daha doğrusu bakamadığım adamdı. Bu yüzden onunla bir saniye bile yalnız kalmak istemiyordum. Hatta bunun için şuan aklımdan geçen tek şey olan son sürat giden bu arabanın kapısını açarak atlamak düşüncesi bana cazip geliyordu.
"İndir beni!"
"Olmaz."
"Sana indir dedim."
"Asla."
"Bu yaptığın düpe düz adam kaçırma." Dediğimde amacım onu tehdit etmekti. Fakat o yüzünü biran bana çevirip belirginleşen gamzeleriyle;
"Aksini iddaa eden yok Sarışın" Dediğinde zorlukla yutkunurken bulmuştum kendimi.
Amacı neydi şimdi bunun. Sırf yemek davetini kabul etmediğim için mi yapıyordu bunları. Ah hadi ama başka neden olabilir ki. Şu kitaplarda okuduğum bay ego yığınlarının ilk defa ret edildiklerinde verdiği tepkilerden biriydi onunki de. Ama o ego yığını olarak nitelendirdiğin adamlar sonunda esas kıza abayı yakmış oluyorlardı diye araya giren iç sesime; bu adam esas oğlan değil hatta bu adamın aşkla, sevmekle, uzaktan yakından alakası yok sende esas kız değilsin Aylin. Diye karşılık veren mantığıma hak vermemek mümkün değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Güvenmiyorum
Romance"Aşk..." diyerek onu ardında bırakıp giden kadının, içinde açtığı yarayı kapatamamış. Bu yüzden kadınlara tüm güvenini yitirmiş Mert Karaaslan... Namı diyar Merdo... Yaşadığı iki ilişkisinde de aldatılmış, son olarak düğününe bir hafta kala, yatağın...