Selam millet,
Tebrik edin lütfen bir haftada üçüncü bölümü yüklüyorum sizler için :)
Fazla bekletmeyeceğim keyifli okumalar...
Sevgi'yle kalın millet :)
(Bu arada yorumlarınızı bekliyorum )
Karşınızda, yağmurda ıslanmış kaslı vücudu, hala saçlarından damlayan su damlacıklarının yüzünü ıslattığı ve baktığında sizi içine hapsedebilen koyu renk gözleriyle; size sizi özlediğini söyleyen ultra seksi ve yakışıklı bir adam olsaydı ne yapardınız? Sizi bilmiyorum ama ben deli gibi atan kalbimle şuan kapıyı yüzüne kapamaya çalışıyordum. Çalışıyordum çünkü bu yalancı adam ayağını kapıya koymuş bana engel oluyordu.
"Çek şu ayağını!"
"O kapıyı yüzüme kapamana izin veremem Sarışın!"
"Sen tüm kapıları gittiğin gün kendi yüzüne kapadın Mert Karaaslan!" diye bağırdığımda kapıya yüklendi ve ben ona engel olamayacağımı bildiğimden odama doğru koşup kapımı kilitledim.
"Aç kapıyı Sarışın."
"Asla! Defol git evimden yoksa...!"
"Polis çağırırsın."
"Evet, aynen öyle polis çağırırım!" dediğim de kısa bir sessizlik oldu.
"Dejavu."
"NE!"
"Dejavu diyorum. Neredeyse dokuz ay öncede böyle bir an yaşamıştık. Sen kendini banyoya kilitlemiş polis çağıracağını söylemiştin. Oradan çıktığında da ben..."
"KAPA ÇENENİ!" Aklıma, ona karşı olan hislerimin aşk olduğunu anlamamı sağlayan öpücüğü ve sonrasında o öpücüğü saçma, anlamsız olarak nitelendirdiği günler gelmişti. Bunları hatırlamamla gözlerimin dolmasına engel olamamıştım.
"Aylin lütfen izin ver neden gittiğimi..."
"Umurumda değil, neden gittiğin ne yaptığın umurumda değil!"
"KAHRETSİN BENİM UMURUMDA!" diye bağırdığında az önce dolan gözlerimden şimdi benden izinsiz yaşlar akıyordu.
"Bak dinle güzelim. Özür dilerim... Seni orada bırakmamalıydım ama..." cümlesinin devamını duyamamamın nedeni odamda olan müzik çaların sesini sonuna kadar açmamdı. Kitap okurken dinlediğim cd'den Betthoven 'moonlight sonata' melodisi odayı doldururken onu artık duyamıyordum.
Onu dinleyemezdim. Eğer dinlersem her ne derse desin kalbim yine bana ihanet edip ona inanacaktı. Ve ben yine üzülecektim. Ben ona bir ay önce tüm korkularımla, aklımla, kalbimle ve ruhumla kısacası her şeyimle güvenmek, inanmak istemiştim. Gözlerimi açmadan orada olacağına o kadar inandırmıştım ki kendimi; onu görmeden ismini sayıklayarak açmıştım gözlerimi. Hiç korkmadan, nerede olduğumu hiç düşünmeden, sadece onu görebilmek, kalbim gibi güvenimi de ona verebilmek için...
Yatağıma uzanıp dizlerimi karnıma doğru çekerek yastığıma sarılmıştım. Tıpkı yıllar önce babamın beni yetimhaneye bırakıp gittiğinde ilk gecemde olduğu gibi. Tıpkı üzüldüğümde, korktuğumda kimsesizliğimi hissettiğimde üşüdüğüm zamanlarda ki gibi...
Cd'de ki melodiler değişirken verilen kısa arada Mert'tin adımı söylediğini duyuyor fakat tekrardan yükselen müzikle söylediklerinin devamını duymuyordum. Artık her müzik bitmesine yakın kulağım kapının arkasından gelecek olan sesi beklemeye başlamıştı. Bu sefer gitmiştir diye düşündüğüm her sefer duyduğum sesle gülümsemiştim. Neden diye sormayın çünkü nedenini kalbim dile getirdikçe kendime kızıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Güvenmiyorum
Dragoste"Aşk..." diyerek onu ardında bırakıp giden kadının, içinde açtığı yarayı kapatamamış. Bu yüzden kadınlara tüm güvenini yitirmiş Mert Karaaslan... Namı diyar Merdo... Yaşadığı iki ilişkisinde de aldatılmış, son olarak düğününe bir hafta kala, yatağın...