Bölüm 20: Seviyorum...

17.4K 1K 43
                                    


Selam arkadaşlar;

Öncelikle yine dört günde bölüm yükledim valla her şey sizin güzel yorumlarınız ve voteleriniz için,

Aslında normalde hafta da bir kez bölüm yüklüyordum ama sizden gelen bu destekler sayesinde bir kaç şeyden fedakârlık edip kendimi yazıya verdim:)

Şimdiden keyifli okumalar umarım beğenirsiniz...

Sevgi'yle kalın :)

Mantık mı? O da neydi? O, mantık denilen şey hiç bu adamı şarkı söylerken duymuş muydu? Ya da baktığında içine hapseden siyah gözlerden, gece yağan yağmur gibi güzel akan damlayı görmüş müydü? Pe ki sıcak nefesini, tüm organlarının yerini değiştirmesine neden oluncaya kadar hissetmiş miydi dudaklarında? HİÇ SANMIYORUM.

Ama ben bunların hepsine bizzat yaşayıp şahit olduğum için şimdi dudaklarım bu adamın dudaklarının üzerinde, mantığımı çöpe atıp, tüm kalbimle bu adama doğru bir adım atmış... Bir dakika, bir dakika bir adım falan değil bildiğiniz baya koşmuştum... Bundan sonra ne olur bilmiyordum ama bilmek isteyip istemediğimden de pek emin değildim açıkçası.

Yüzümü iki yanından tutan sıcak avuçlarıyla, dudaklarını benden uzaklaştırarak baş başa bırakmıştı beni.

"Gerçeksin, sen gerçekten gerçeksin." Dediğinde boğazım düğümlenmişti. O böyle deyince bir saat öncesine kadar ne kadar sevsem de hayatımda istemediğim, üzülmemek için kendimi, kalbimi ondan korumaya çalıştığım adamla şimdi böyle sarmaş dolaş olmam gerçekten de rüyada gibi hissettirmişti. Bak Allah'ım eğer bunlar rüya falansa, ben şuan boyut değiştirmiş bilmem kaçıncı uykumdaysam elleme bana, bırak uyuyup sonsuza kadar görebil...

İçimden ettiğim duayı yarıda bırakan şey Mert'in beni tekrar geri çekerek gözlerimi koyu renk gözlerine hapsetmesi olmuştu.

"Gerçeksin, gerçeğiz..." dediğinde iç çekmiştim. Şükürler olsun Allah'ım sana.

"Mert..."

"Gel hadi biliyorum konuşacak çok şeyimiz var." Diyerek beni elimden tutup az önce çıktığımız kapıdan içeriye sokmuştu.

Fakat girdiğim kapı aynı olsa da gördüğüm manzaranın buraya ilk girdiğimdekiyle uzaktan yakından alakası yoktu. Sandalyeler sağa sola savrulmuş, masalar darma dağınık dururken, sahnenin önünde gördüğüm kırık gitar kalbimi sıkıştırmıştı.

"Mert gitarın?"

"Artık gerek kalmadı" diyerek yerden kaldırdığı bir tabureye omuzlarımdan tutarak beni oturttuktan sonra bir sandalyede kendine çekip dizleri dizlerime değecek şekilde önüme oturmuştu.

Şuan kendimi lise çağlarında ilk kez randevuya çıkmış kızlar gibi hissediyorum. Hayır hayır bu ben değilim kaldır kafanı Aylin. Heyecanlanacak bir şey yok. Sadece az önce dudaklarına yapıştığın adam tam önünde oturuyor o kadar. Kafamı kaldırıp yüzüne bakmak üzereyken kucağımda duran ellerimi alıp avuçlarına hapsetmesi beklemediğim bir şeydi.

"Sarışın." Derinden gelen sesini emir bilerek kafamı kaldırıp yüzüne baktım.

"Sana anlatmam gereken çok şey var, senden duymam gerekende..."

"Mert ben..."

"Şişşşt önce ben." Dedikten sonra bir süre yüzüme baktı.

"Yok böyle olmayacak gel buraya." Deyip beni kollarının arasına hapsettiğinde küçük bir çığlık kaçtı dudaklarımdan. Başımın arkasında duran eli beni sağ omzuna sabitlemiş yüzünü görmemi engelliyordu.

Sana GüvenmiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin