Bölüm 2: ZAMBAK

28.9K 1.2K 36
                                    

Arkadaşlar üzgünüm bölüm gecikti.

Bol bol vote ve yorum bekliyorum sizlerdeeeen. =) 

iyi okumalar.


Apartmanın kapısında rastladığım adam sayesinde yukarı çıkmış şuan arkadaşımın evinin zilini dokuz sekizlik roman havası ritmi ile çalıyorum. Nasıl mı? Yılların verdiği tecrübe ile. Kemal'in sünnetinde babası arkadaşımın en değerli organı kesilirken başında darbuka ve klarnet ile bu havayı çaldırmıştı. Kemal sünnetçi ve saz ekibine küfürler savururken ben karşısında kahkahalar ile gülüyordum. Bu olaydan sonrada, evden onu çağırmaya gittiğim zaman marifetli parmaklarım zillerinde bu ritmi tutturmayı öğrenmişti.

"MERT"

"Kemaaaaaal." İşte zilinde ki ritmi duyduğunda kapısında beni görünce şaşırmayan arkadaşım tam karşımda.

"Oğlum bir ev adresimi nereden biliyorsun? İki bu saatte burada ne işin var?" Şimdi adama peşimde sapık bir kadın var ve ben ona biseksüel olduğumu söyledim. Biraz zaman İstanbul da kızlarla takılmasam daha iyi bu yüzden vaktimi senin bana ayarlayacağın hatunla değerlendirmeye geldim desem. İlk önce ağzını bırakıp başka bir tarafı ile gülmeye başlar, sonrada bunu her arkadaş ortamında anlatmaya kalkardı. Bu nedenle hiç bozuntuya vermeyip kıvırdım.

"Bir ev adresini Nezahat Sultandan aldım, iki istemiyorsan gideriz hocam." Bu laflarımı söylerken onu kapıda bırakıp içeri doğru yönelmiştim bile. Arkamdan " girseydin" diye seslenmesinin nedeni buydu. Ne kadar olayı dramatik hale getirsem de Kemal yılların verdiği birikim ile beni çok iyi tanıdığından, ayarlayacağı kız için geldiğimi anlamıştı.

''Gelmeyip te ne yapsaydım, çok sıkıldım İstanbul da aynı yüzleri görmekten, hem sen demez miydin 'daima ufkumuzu genişletmek lazım' diye. Genişletmeye geldim bende.''

''Eee ben bilmez miyim malımı.''

''Ayıp oluyor ama bak istemiyorsan ver kızın numarasını ben giderim" konuşmam etkili olmuş olacak ki;

"Otur lan şakadan anla, özledim oğlum senle takılmayı." Dedi. Gözüm geldiğimden beri her ikimizin de evinin olmazsa olmazı olan oyun konsoluna takılmıştı.

"O zaman aç şu oyun konsolunu da hasret giderelim."

"Dur önce akşam için plan yapalım sonra seni ağlatırım peste." İşte bu kafa dağıtmaya bire bir olan oyunumuz ve kadınlar. İyi ki de gelmiştim buraya.

Ben oyun konsolunda ayarlamalar yapıp takımımı seçmeye çalışırken, Kemal de buradaki otellerden birini arayıp akşam yemeği için yer ayırtmış, isminin Aylin olduğunu öğrendiğim kızı arayarak yemeğe davet etmişti.

Yanıma geldiğinde oda takımını seçtikten sonra kendimizi dünyadan tamamen soyutlamış, dev ekrandaki oyuna vermiştik. Bu oyun benim için, sevişmeyi bilmeyen kadınla sevişmek gibi, oynamayı bilmeyen bir adamla oynandığında hiç zevk vermezdi. Fakat ben sevişmeyi bilmeyen kadınla sevişmeyeceğim gibi bu oyunu oynamayı bilmeyen adamla da asla oynamazdım. Bu nedenle şimdi, iki ikiye kalmış beşinci maçımızı yapıyorduk. Tam atağa kalktım, pozisyon yakalamaya çalışırken. Kapının zili hiç susmayacakmış gibi çalmaya başladı.

"Birini mi bekliyorduk hocam."

"Yok, oğlum ya Ayşe teyzedir."

"Ayşe teyze kim lan?"

"İkinci Nezahat Sultan." Diyerek kapıyı açmaya gitti.

Nasıl yani şimdi ne demek istedi ki bu. İkinci Nezahat Sultan demek, İhsan amcanın ikinci karısı demek. Yani Nezahat teyzenin saçlarını diplerinden küçük birer adet boynuzu olmuş demek. İyi de ben bile buna sinir olmuşken Kemal nasıl annesini bu duruma düşürüyordu. Hadi düşürdü diyelim bu elinde tenceresi olan, yaşlı tonton, sarı saçlı kadını evine nasıl alıyordu. NE! Elinde tenceresi olan yaşlı tonton kadın mı?

Sana GüvenmiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin