Özür Özür Özür!
Valla çok gecikti biliyorum ama içime sinmeyen şeyleri burada yayınlayamazdım.
Neyse ki bu karşıklıkta bir çok kez silip baştan yazdığım bu bölüm içime sindi umarım sizde beğenirsiniz =( =)
Keyifli Okumalar... Sevgi'yle kalmaya devam edin =)
....................................................
Nihayet sevgili ev arkadaşımın gazabından kurtulup kendimi odamdaki yumuşak yatağıma bırakmıştım. Taşınalı üç gün olmuş olsa da sanki yıllardır burada Nilgün ile birlikte yaşıyormuşum gibi hissediyordum. Tabi böyle hissetmemde Nilgün'ün payı büyüktü. Ne kadar ilk sevgilimi hatta nişanlımı eski ev arkadaşımla yakaladıktan sonra bir daha ev arkadaşı almamaya, kimseyle evimi ve kimsenin evini paylaşmamaya yemin etmiş olsam da Nilgün'le tanıştığım anda ona kanımın kaynaması ve birkaç yaşadığım olay yüzünden ev arkadaşına ihtiyacım olması bu yeminimi bozmamı sağlamıştı. Sanırım bir ara yeminimi bozduğum için bir şeyler dağıtmalıydım. Sahi ne dağıtılıyordu. Tuz mu? Yok ekmekti galiba. Her neyse Allah'ım sen affet ama valla Nilgün'ü çok sevdim ben.
"Aylin odanın ışığı yanıyor bak alttan görüyorum, kaçtım sanıyorsun ama valla bu mesele burada kapanmadı. Bak sen orada mışıl mışıl uyurken ben meraktan çatlayacağım. Ayh ne var yani anlatsan."
Ah tabi bu üç günde kendisinin ne kadar meraklı ve ısrarcı olduğunu bu akşam öğrenmiş bulunuyorum.
"Beni duyan var mı acaba, sesimi duyan var mı? Ayliiiiin!" sanki çok uzağındaymışım da beni arıyormuş gibi sesini alçaltarak bağırması gülmeme neden olmuştu.
"Al işte bir de kıkırdıyorsun orada." Dediğinde dayanamayıp odamın kapısını açmıştım.
"Ay gel başımın belası. Resmen Aslan'dan sonra bana sardın farkında mısın?"
"Ne saracağım o öküze be." Diye söylenerek yatağa geçip oturmuştu bile.
"Ne mi saracaksın? Arabasına binip bizi eve bırakana kadar çocuğun başının etini yediğinin farkında mısın sen?"
"Valla ben hiçbir şey yapmadım."
"Evet bence de hiçbir şey yapmadın. Tamam, biner binmez emniyet kemerini bağlamadı diye çemkirip plakasını polise vermekle tehdit etmen bir şey yapmadığın anlamına gelebilir hatta o içinden sabır çekerken..."
"Sabır mı ne sabrı kuşum o içinden o ara küfür ediyordu eminim ben."
"Her neyse o zamanda böyle 'küfür etme! ne saydırıyorsan bana içinden, bin beteri gelsin başına' diye çemkirdiğinde de bir şey yapmamış olabilirsin. Ama..."
"Ama?"
"Ama en son kırmızı ışık yeşile döndüğünde kendini yolun ortasına atan kızlara yol verdi diye adamı sapık ilan edip' inip kucağında geçirseydin karşıdan karşıya' demen sanırım burada bir şeyler yapmış olabilirisin."
"Sen o sürtüklerin arabanın içine bakıp kıkırdadıklarını görmedin her halde Aylin."
"Eee ne olmuş öyle yaptılarsa."
"Ayh ne olacak o öküz onlara kaş göz yapmasa o kızlar geçene kadar bakıp sırıtırlar mıydı sanıyorsun sen?"
"Yapma Allah aşkına ben bile Aslan'ı yeni tanımama rağmen o kızlara bakmadığını hatta bakmayacağını biliyorum Nilgün."
"Hıh çok biliyorsun sen. Bakmıştır o öküz."
"Tamam, baktı diyelim sen niye bu kadar sinirleniyorsun?" dediğimde on ikiden vurduğumu anladım. Nereden mi? Tabi ki gözlerini inanamıyormuş gibi kocaman açtıktan sonra donup yüzüme bakmasından. Sanırım sinirlendiğinin yeni farkına varıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Güvenmiyorum
Romantizm"Aşk..." diyerek onu ardında bırakıp giden kadının, içinde açtığı yarayı kapatamamış. Bu yüzden kadınlara tüm güvenini yitirmiş Mert Karaaslan... Namı diyar Merdo... Yaşadığı iki ilişkisinde de aldatılmış, son olarak düğününe bir hafta kala, yatağın...