Selam millet;
Şimdiden söylemeliyim ki bölüm biraz kısa.
Aaaa ama hemen of puff demeyin...
Valla bu hafta mesaili çalışmasam ne bölümler yazarım ama sabahın beş buçuğunda uyanıp akşam dokuzda eve gidince zor oluyor gerçekten.
Bu bölümü daha uzun tutmak isterdim ama sizide bekletmek istemedim...
Bu yüzden sevildiğinizi bilin ve Sevgi'le kalın... =)
Keyifli okumalar.
Ayrıca vote ve yorum lütfen. Eğer beğeniyorsanız şu mini mini yıldıza basmak bu kadar zor olmamalı değil mi ama :)
"Aylin ne yaptınız, yardıma ihtiyaç var mı?"
Kulaklarıma dolan sesle birlikte aynı anda ağzıma gelen tuzlu tat, beni daha birkaç saniye önce girdiğim dünyadan hızlıca çekip koparmıştı. Bana engel olmaya çalışan göğsümdeki elleriyle beni ittirdikten sonra gözlerinden akan yaşları hızlıca yok etmeye çalışan kadına bakarken kalbimin ritmini kontrol altına alamıyordum.
"Geliyoruz Nilgün!"
Ağlamıştı... Ve ben onun ne hissedeceğini, isteyip istemediğini düşünmeden onu yine öpmüştüm. Peki, o bana kızaran yüzü ve öfkeli bakışlarıyla bakmasına rağmen pişmanlık duyuyor muydum? Asla! Yine aynı şey olsa öper miydim? Evet... Belki de sadece ağzından çıkmasını istemediğim lafları söylediği zaman yapıyordum bunu ama bu öpücüğün bana hissettirdiği şeyden sonra bir türlü pişmanlık duyamıyordum... Tabi birde bu gözyaşları olmasaydı...
"Sakın... Sakın bir daha bunu yapma."
"Sarışın ben..."
"Sen ne? Yine yaptığın şey için özür mü dileyeceksin?"
"Hayır! Yaptığımdan pişman değilim."
Hadi ama yok artık... Bu nasıl bir bakış böyle. Dur dur ben söyleyeyim; seni şuan şuracıkta öldürmek istiyorum hatta bu bile yetmeyecek, öldürmek sonra diriltmek sonra yine öldürmek istiyorum bakışı.
"Sen... sen..."
"Merdo hadi be nerede kaldınız. Aslan tabuyu çözdü, Türkiye Avrupa birliğine girdi, dünya tersine döndü ohoooo..." Aha hızır, kurtuluş ışığım...
"Sonra Sarışın sonra..."
Elime aldığım kolayı içeri götürürken, Kemal'in seslenişine şükrediyordum. Ama anlayamadığım hatundan özür dilesem suç, pişman değilim desem suç. Gerçi o bakışlardan sonra keşke özür dileseydim diye içimden geçirmiyor değilim.
"Kolayı sen yaptın galiba Merdom?"
"Ne?"
"Kolayı diyorum sen yaptın galiba?"
"Ha evet adamlar şu meşhur şifreyi bana da verdiler ne olur ne olmaz diye bende dedim hazır fırsat bulmuşken arkadaşlarıma ellerimle buz gibi kola yapayım."
"Aylin'i de şifreyi öğrendi diye camdan attın galiba?"
"Ne şifresiymiş o?"
Ellinde tuttuğu büyük tepsiyle az önce ağlayan ve beni öldürmek isteyen o değilmiş gibi gülücükler saçarak içeri giren Sarışın bana bakmadan yanımdan geçip elindekileri masaya yerleştirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Güvenmiyorum
Roman d'amour"Aşk..." diyerek onu ardında bırakıp giden kadının, içinde açtığı yarayı kapatamamış. Bu yüzden kadınlara tüm güvenini yitirmiş Mert Karaaslan... Namı diyar Merdo... Yaşadığı iki ilişkisinde de aldatılmış, son olarak düğününe bir hafta kala, yatağın...