Sürpriizzz...
Ne kadar kısa oldu değil mi? :)
Öncelikle açıklamam gereken bir şey var. Hikayemde bir yanlışlık fark ettim. Daha önce bir bölümde Mert'in babasının adına Melih demişim. Ama 'Sana Doğru'da okuduğunuz gibi babasının adı İsmail, babasının adı Melih olan Bora'ydı bu yanlışlığı düzelttim kafanız karışmasın tamamen benim hatam :)
Neyse fazla konuştum... Size keyifli okumalar arkadaşlar.
Sevgi'yle kalmaya devam edin :)
Mert'ten;
O ameliyat kapısından içeri ilk girdiğinde ne kadar duyduklarım yüzünden ağzım kulaklarımda olsa da şuan tam tersi bir durumda ameliyat kapısının yanındaki bekleme koltuklarına çökmüş durumdaydım.
Neden mi böyleyim? Çünkü, içeri girdiğinden beri canı yanıyor mudur? Kahrolası ameliyat nasıl geçiyordur diye düşünmekten kafayı yemek üzereydim. Cumartesi gecesi istediğim şey vardı ya... Hani şu yelkovanın hareket etmemesi, zamanın, benim onun yanına gidene kadar akmaması. İşte şimdi o her dakika başı baktığım saat bir türlü hareket etmiyordu, yelkovan bana inat etmiş gibi milim milim kımıldıyordu yerinden. Girdiğinden beri on saat geçmiş gibi hissettiğim zaman, saatime baktığımda bana on dakika geçtiğini gösteriyordu. Oyalanacak bir şeyler bulmam lazımdı, kafa dağıtacak yoksa ameliyathanenin içerisine girmem an meselesiydi. Bu yüzden bir yanımın deli gibi merak ettiği, Sarışına bana aşık olduğunu söylettiren mucizevi ilacın etkileri, yani uyandığında bana söylediklerini hatırlayıp hatırlamayacağını öğrenmek için arama motoruna ilacın ismini yazıp ilaç hakkında yorumlar yapılan ilk siteye girdim.
Sonuç olarak hastaların yüzde sekseninin ilaç verildikten sonraki zamandan ameliyattan uyanıncaya kadar olan zamanı hatırlamadıkları olsa da bunun yanında... Her bünyede farklı etki gösterdiği, kimi hastaların bilinçaltındaki şeyleri dışa vurdukları, kimilerinin zihinleri bulandığı için gerçek olmayan şeyler söylediği, kimilerine ise hiçbir etki göstermediğini de öğrenmiş bulunuyorum.
İlaç Sarışına etki etmişti. Ama ya söylediği gerçek değil de zihni bulandığı içinse. Saçmalama Mert o kız kollarını boynuna doladığında sana 'bırakma beni' diyen kız. Ona olan duygularımı adlandırdığımdan bu yana içimdeki sesi hiç duymamıştım. Umutsuzluğa düştüğümde oradan çıkması dudaklarımın yukarı doğru kıvrılmasını sağlamıştı. Her ne olursa olsun şimdi hatırlamayacak olsa da ona gözlerimin içine bakarak bana aşık olduğunu söylettirecektim. Onu kazanacaktım. Benim, onun ağzından bilinci tamamen açıkken bunu duymaya ihtiyacım vardı.
Ameliyathanenin kapısı açıldığında düşüncelerimden sıyrılarak yerimden fırladım. İçeriden çıkan Aylin değildi onun yerine yeşil ameliyathane önlüğü giymiş kucağında tuttuğu bebekle gülümseyerek bana doğru yaklaşan bir adet hemşire vardı. Tam önümde durduğunda bebeği bana doğru uzatıp;
"Tebrikler bir oğlunuz oldu." Diyerek kucağıma bıraktığında ben şoka girmiştim. Kucağımda duran canlı bir varlık olmasaydı sanırım hayatımda ilk defa bayılma nasıl bir şeymiş öğrenebilirdim. Her şeyi geçtim bu çocuk kimindi. Ve neden o ameliyathaneden benim kucağıma gelmişti. Ben burada durduğumdan beri Aylin'den başka içeri giren başka biri de olmamıştı. O zaman bu çocuk...
"Bu... bu çocuk"
"Evet, sizin oğlunuz." Hemşire karşımda ağzı kulaklarında sırıtırken arkamdan telaşlı bir adamın sesi geldi. Nefes nefese kalmış adam bir bana, bir bebeğe, bir de sırıtan hemşireye bakarken boynunda ki kravatını gevşetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Güvenmiyorum
Romance"Aşk..." diyerek onu ardında bırakıp giden kadının, içinde açtığı yarayı kapatamamış. Bu yüzden kadınlara tüm güvenini yitirmiş Mert Karaaslan... Namı diyar Merdo... Yaşadığı iki ilişkisinde de aldatılmış, son olarak düğününe bir hafta kala, yatağın...