Aslan Nilgün Özel Bölüm 2

11K 740 64
                                    

Selam Arkadaşlar :);

Beni özlemenize bile fırsat vermiyorum artık değil mi? :)

Neysem ikinci özel bölümümüz geldi,

Bölüm hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum ama bunun yanı sıra yardımınıza ihtiyacım var,

Bora karakterine az çok tanıyorsunuz iki kitaptır, hadi o zaman Bora'yı birlikte seçelim,

Bora olmasını istediğiniz ünlüyü bana söyleyim canlarım çünkü kafam çok karışık birlikte seçelim :)

Keyifli okumalar,

Sevgi'yle kalın ve kalmaya devam edin... :)


Düşündüğümden, hayal ettiğimden daha da güzeldi evlilik. Her gece yatmadan önce onun yüzünü görmek ve kalktığında da göreceğini bilmek güzeldi. Gece başımı yastığa koyup sabahında onun kollarında, göğsünde uyanmak güzeldi. 'Aynı yerde çalışmayın birbirinizden çabuk bıkarsınız' diyenlere inat, yanındayken bile özleyebilmekti sevdiğin adamı ve tabi ki bıkmamak... Bu yaşıma kadar nefret ettiğim ütüyü onun gömleklerini, pantolonlarını ütülerken sevmekti belki de... Abartma Nilgün! Sen değil miydin dün ütülediğin üçüncü gömlekte isyan edip gömleği camdan dışarı atan... Immm şey evet öyle bir şey yapmış olabilirdim ama şuan ki ruh halimi bozmaya çalışan iç sesim umurumda değildi doğrusu.

Çünkü şuan, uykumu kurban edip Aslanca evimin en sevdiğim yeri olan Aslanca mutfağımızda onun için şahane bir kahvaltı hazırlıyordum. Ah neden mi Aslanca? Çünkü ilk defa iki katlı bu müstakil evin içerisine girdiğimde... Ben hayran hayran salondaki kahverengi oturma gurubunun sadeliğini, bahçeye açılan büyük camın hemen yanında duran, sallanan ahşap sandalyeye eşlik eden sehpanın üzerindeki küllükte, söndürülmüş üç izmariti ve yukarıda yatak odası olduğunu tahmin ettiğim odaya çıkan ahşap oymalı merdiven korkuluklarını seyrederken onun 'Nasıl buldun?' sorusuna hiç düşünmeden 'Aslanca' demiştim... Evet burası tamamen öyle bir evdi işte, sapa sağlam, hiç bir gösterişe ihtiyacı olmayan...

Bu yüzden de onun tüm ısrarlarına rağmen bu evin yapısına ters olan hiçbir modernlik getirmemiştim eve. Camlarımda; yeni çıkan stor perdeler yerine tül vardı mesela, tavanımızda eski eşyalar satan dükkândan aldığım tertemiz ama modası geçmiş büyük avizeler, yemek masamız ahşaptan özel tasarımdı şimdinin modası olsa da eski görünümlü bacakları oymalı şu masalardan... Bir tek yatak odasında sözümü geçirememiştim, ben kenarları demirli cibinlik takabileceğim yatak isterken o 'ben o perdelerin arasında uyuyamam, senin ve benim sağlığım açısından hem olmaması daha iyi emin ol' demişti ya, saf ben o zaman için anlamamıştım, ta ki baza yerine bacakları olan büyük yatağımız, balayından döndüğümüz günün gecesi çökene kadar...

O günü hatırladığımda yüzüm yanmaya başlamıştı yine ama burnuma gelen yanık kokusunun yüzümden gelmeyeceğini anlayacak kadar aklım başıma gelmişti. Ocağın üstünde olan sucukların kararmaya başladığını gördüğümde ağzımdan kaçan inlemeye mani olamamıştım. 'Hepsi onun yüzünden! Öküz ne olacak." Hiç boş yere Aslan'a söylenme, hala adamı düşünürken aklını dış dünyaya kapatan sensin. İç sesim yine kocamın avukatlığını yapadursun, ben kararmış sucukların üzerine yumurtayı kırıyordum. Hem zaten çok pişmiş severdi Aslan, e yumurtayla o siyah görüntü de kamufle olmuştu işte, yani yenmeyecek gibi durmuyordu... İyidir iyidir çok pişmiş...

Sucuklu yumurtamda masada yerini aldığında son kez hazırladıklarımı gözden geçirdim. İki çeşit zeytin vardı. Yeşil ve siyah... Yeşil benim için çünkü siyah zeytin yemezdim, siyahta onun için çünkü renkli zeytinin görüntüsünden hoşlanmazmış beyimiz. Domatesler "tamam", tam yağlı ezine peynir ve tabi ki kendim için az yağlı ve tuzsuz beyaz peynir "tamam", salatalıklar ve yeşillikler "tamam", simitler, poğaçalar ve börekler "ben yapmadım ama tamam" ve son olarak çok pişmiş sucuklu yumurta "tamaaaam". Şimdi sırada tek şey var oda sevgili kocamı uyandırmak...

Sana GüvenmiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin