"Bella."
Birbirimize öylece bakıyorduk.
"Dylan senin burada ne işin var?"
Biraz düşündü.
"Babamın tayini buraya çıktı."
"Babanın tayini mi?"
"Evet Bella. Benim babam polis ya."
"Aa ....evet tabii ya öyleydi değil mi?"
"Beni hiç aramadın." Diyerek bana sarıldı.
Hemen ittirdim. Gözlerimi pörtleterek konuşmaya başladım.
"Ne yapmaya çalışıyorsun sen? Biz ayrıldık. Unuttun galiba"
"Buraya her şeyi unutup seninle yeniden barışmak için geldim."
"Bu imkansız. Benim bir sevgilim var. Ve onu seviyorum."
"Sevgilin mi var?"
"Evet!!"
"Bella!" Sesin geldiği yöne doğru kafamı çevirdiğimde onun Chris olduğunu fark ettim.
Bana doğru yaklaştı. Dylan'a dönüp sert bir bakış attı. Elimden tutarak beni oradan uzaklaştırdı. Arkama bile bakmadan Chris ile birlikte yürümeye başladım.
....
Kafeterya da oturduk. Birbirimize öylece bakıyorduk. Masanın sallanmasından Chris'in sinirli olduğunu anlayabiliyordum.
"Chris sallanmayı bırakır mısın lütfen."
"Bella o çocuğu nerden tanıyorsun?"
Cevap vermedim.
"Bella o çocuğu...."
"Benim eski sevgilimdi." Dedim sakin bir ses tonuyla.
"Eski sevgilimdi. Olmuş bitmiş bir şey."
"Olmuş bitmiş bir şey olduğunu bir tek sen düşünüyorsun galiba."
"Bunu da nerden çıkardın?"
"Bilemiyorum. Çocuğun sana aşkla, sevgiyle sarılmasından olabilir mi?"
"Chris abartıyorsun. Zaten ben ona cevabını verdim. Uzatmana gerek yok." Diyerek ayağa kalktım. Chris elimi tutup beni kendisine çevirdi.
"O senin hiçbir şeyin ve sana sarılıyor. Ben senin her şeyinim ama sana dokunamıyorum." Dedi ve oradan ayrıldı. Oflayarak geri yerime oturdum.
....
"Evet Emily. Dylan buraya gelmiş."
"Peki ne olmuş da gelmiş?"
"Babasının tayini mi ne çıkmış."
"Okuldan ayrılacağını biliyordum ama sizin oraya geleceğini bilmiyordum."
"Evet"
"Bence bu büyük şans. Bak tanrı sizi yine ayırmadı."
"Lütfen Em. Benim bir sevgilim var. Ve ben onu çok seviyorum. Ayrıca Dylan dan da nefret ediyorum."
"Ben gerçek aşka inanırım." Alaylı bir şekilde güldüm.
"Neyse benim artık kapatmam lazım."Pencereden dışarıya baktım. Etraf oldukça sessizdi. Havalar iyice soğumuştu.
Bugün dolunay vardı. Ve eğer bulabilirsem önüme geçen kurtları öldürmeyi planlıyordum. Dolabın karşısına geçip üzerine bir şeyler geçirdim.
Babamın eski çalışma odasından oklarımla yayımı alıp ellerime siyah eldivenlerimi geçirdim.
Siyah uzun çizmelerimi ayağıma geçirip çıktım. Arabaya bindim. Bu arabaya binmeyi sevmiyordum. Çünkü bu babamın arabasıydı. Ve ben de öcümü almaya, ormana gidiyordum. Chris'i son bir kez daha aradım. Ama açmadı.
......
Her şey çok sessizdi. Arabayı yolun kenarına bırakıp ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başladım. Uluma sesleri geliyordu ve yaklaşıyordu. Ama korkmuyordum. En fazla ben de ölürdüm. Ve kaybedecek hiçbir şeyim kalmamıştı. Zaten her şeyimi kaybetmiştim. Arkamdan da ağlayacaklarını sanmıyordum.Sesler iyice artıyordu. Ayın ışığı dışında başka bir ışık kaynağı yoktu. El fenerimi çıkarıp etrafı incelemeye başladım.
Bir yerden dal kırma sesleri geliyordu. Sese doğru yaklaşmaya çalıştım. Simsiyah bir şey vardı. Okumu yaya geçirdim. Ona doğru yaklaşmaya başladım. Önünü döndüğümde iki tane kırmızı bir yuvarlak gördüm. Bunlar gözdü. Ve bunların sahibi tahmin ettiğim üzere bir kurttu. Şu amda her ne kadar onu öldürmek istesem de çok korkuyordum. Göz göze gelmiştik. Birbirimize bakıyorduk. O kadar sessizlik olmuştu ki korkutan hızlı atan kalp atışlarımı rahat duyabiliyordum. Bir hareketimle beni yiyebilirdi.
Okumu devreye sokmaya çalıştığım anda kurt hırladı. Geriye doğru bir adım attı. Kafasını yukarı kaldırdı. Ve ulumaya başladı. Ben de fırsat bu fırsat okumu devreye soktum. Ve ona doğru yönelttim. Kurt ulumayı bırakıp kırmızı gözleriyle bana baktı. Ama çok sert bakıyordu. Hırlamasıyla beni yere savurması bir olmuştu. Çığlık atarak sert bir şekilde yere düştüm.
Bir şey bacağıma batmıştı. Kanıyordu. Fazlasıyla kanıyordu. El fenerimi çıkartıp etrafa göz gezdirdim. Sadece okumu aldığıma lanet okudum. Ailemin katili buradaydı ama ben onu öldüremiyordum. Arkama döndüğüm anda oklarımla birlikte yine yere düşmüştüm. Bu sefer üzerime çıkmıştı.
Çığlık atıyordum.
Ama sesimi duyan birisinin olduğunu sanmıyordum.
Hırlama sesleri sanki birden ikiye çıkmıştı. Kafamı kaldırıp bakmaya çalıştım. Biri gelip kurdu üzerimden fırlattı.
Kurt bu sefer onu parçalamaya çalışıyordu. Ama beni kurtaran çocuk( gerçi daha ne olduğunu bilmiyorum) onu alt ediyor gibi görünüyordu. El fenerimi açtım. Olanları anlamaya çalıştım. Kurt, çocuğun son fırlatışından sonra kaçtı.
Çocuk bana doğru döndü.
"Chris!!!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtlar Arasında
Loup-garouYeni bir ev, yeni bir okul, yeni bir çevre, yeni bir HAYAT!! En yakın arkadaşının da bulunduğu grubun farklı olduğunu öğrendiğinde ne yapardın? Peki ailenin ölümüne bu farklı insanlar sebep olsaydı... KURTLAR ARASINDA serisinin 1. Kitabı...