66. Bölüm

5.2K 354 18
                                    

"Pekala hangisine gidiyoruz?"
"Caddenin oradaki mağaza gayet güzel. Ve çeşitte çok."
"Jess havayolunun oradaki daha güzel değil mi?" Diye sordu Kate.
"Bence cadde üzerindeki daha güzel."
"Kızlar hangi AVM olduğu niye bu kadar önemli. En yakın hangisiyse oraya gidelim."
"Pekala caddeye gidiyoruz. Sıkı tutunun!" Diye bağırdı Jessica.

Geldiğimizde arabayı park edip hemen indik. Ve bir yerden başladık. Bütün elbiselere bakıyor deneyebildiklerimizi deniyorduk.
"Nasıl bir şey alacaksın?" Diye sordu Kate elinde elbiselerle.
"Aslında daha karar vermedim."
"Bence kısa bir elbise almalısın. Fiziğin çok güzel."
"Teşekkür ederim. Neyse hadi devam edelim."
Neredeyse 3 saatimiz sadece elbiselere girmişti. Sonunda hepimiz bir karar vermiştik. Ben toz pembe düz ince askılı kısa bir elbise almıştım. Kate kırmızı Jess ise koyu mavi uzun bir elbise almıştı. Ayakkabı ve çantaları da hallettikten sonra hazırlanmak için eve geri döndük. Hazırlanmak için benim evimi tercih etmiştik. Eve geldiğimizde poşetlerle birlikte yukarı çıktık.
"Hemen hazırlanalım. Çocuklar 5.30 da burda olularmış. Chris mesaj attı."
"Tamam da saat kaç ki?"
"3.45 Kate" diye cevapladı Jessica.
"Hadi hızlı olalım."
Hemen elbiselerimizi giyip biraz da makyaj yaptıktan sonra her şeyimiz tamamdı. Merdivenlerden aşağıya inerken kapı çaldı.
"Tam zamanında" dedim tebessümle. Kate önden gelip kapıyı açtı.
Çocuklar gelmişti.
"Selam" dedi.
Hepsi takım elbise giymişti. Yalnız aralarında David yoktu. Jessica nerede olduğunu sordu.
"O Anna'yı almak için eve uğradı. Bizimle orada buluşacak." Diye cevapladı Ed. Kısa bir süre sessizlik oldu.
"Hadi gidelim mi?" Diye sordu Chris.
Üçümüz de aynı anda gidelim dedik.
Ed elini Jessica'ya uzattı. O anda Eric Kate Chris ve ben birbirimize bakıp sırıttık. Jessica'nın yanakları kıpkırmızı olmuştu. Hafif bir tebessümle elini Ed'in eliyle birleştirdi. Ve arabaya doğru yürümeye başladılar. Eric aynı şeyi Katherine'e yaptı. Onlarda arabaya doğru ilerlediler. Chris ile ikimiz kalmıştık. Chris de elini bana uzattı.
"Harika görünüyorsun. Her zaman ki gibi."
"Teşekkür ederim. Sende çok yakışıklı görünüyorsun."
"Gidelim mi?"
Gülümsedim.
"Gidelim."
...
Geldiğimizde neredeyse bütün herkes oradaydı. İlk önce içecek bir şeyler aldık. Ve ben her zamanki gibi meyve suyu almıştım.
"Artık ne zaman içkiye başlayacaksın Bella?" Diye bağırdı Ed gürültünün içinde.
"Mümkünse başlamamayı düşünüyorum Ed." Gülümsedim.
Chris'le göz göze geldik.
"Dans edelim." Diyerek elimden tuttu. Ve piste doğru çekmeye başladı. Ellerini belime doladı. Dans etmeye başladık.
Ortalığa bakındım.
"David'i gördün mü?"
"Hayır belki de onlarda dans ediyorlardır."
Başını başıma dayayarak gözlerini kapattı. Uzun bir süre dans etmeyi bırakmadık. Yanımıza Jess ve Ed geldi. Onlar da dans ediyorlardı. Jessica sürekli bana işaret edip duruyordu.
Ed, Chris'e bakarak gülümsedi. Ve özür dileyerek eşleri değiştirdi. Ne yaptıklarını anlamamıştım. Kendimi bir anda Ed ile dans ederken buldum.
"Neyin var senin? Neden böyle davranıyorsun?"
"Nasıl davranıyormuşum?"
"Fazlasıyla heyecanlı ve panik."
"Yapma ya o kadar mı belli oluyor?"
"Evet hem de fazlasıyla" dedim gözlerimi büyüterek.
"Sadece Jessica'ya bir şey açıklamak istiyorum ama bir türlü yapamıyorum.."
"Ondan hoşlanıyorsun.."
"Nerden anladın?"
"Ed bence bunu ona anladı. Hareketlerin birden tuhaflaştı."
Elini belimden çekip alnındaki akan ter damlalarını sildi ve belime geri koydu.
"Hadi git onu bahçeye çıkar ve bunu söyle."
"Yapamam. Geri çevireceğinden çok korkuyorum."
"Niye böyle bir düşünceye kapılıyorsun ki. Daha önce hiçbir kıza çıkma teklifi etmedin mi? Hem alfaların hiçbir şeyden korkmadığını sanırdım."
"Tabiki ettim ama bu öyle bir şey değil. Bella ben gerçekten ondan çok hoşlanmaya başladım. "
"Haklısın. Korkman normal. Ama ya o da sana karşı aynı şeyleri hissediyorsa. Bir düşünsene.. Bence denemekte fayda var. Evet derse o zaman..."
"Haklısın. Ben bunu yapmalıyım. Teşekkür ederim Bella" diyerek benimle dans etmeyi bıraktı ve Jessica'nın da elinden tutarak onu bahçeye çıkardı. Chris şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Yaklaştı
"Nesi var bunun?"
"Jessica'ya aşkını ilan edecek." Dedim ve ellerimi boynuna doladım. Dans etmeye başladık.
"Hadi ya. Zaten bakışlarından anladım. Bence ondan uzun süredir hoşlanıyordu."
"Artık orasını bilemem ama onu ben cesaretlendirdim."
"Ne dedin?"
"Ona korkmaması gerektiğini her zaman açık olması gerektiğini kararı ne olursa olsun cesur olmasını söyledim. Tıpkı Skyler gibi 'hayır' dediğim halde bir tepki göstermedi ve cesur oldu."
İşte o anda dilimin yok olması için dua ettim.
"Skyler gibi mi?... Ne demek şimdi bu?.... Skyler sana çıkma teklifi mi etti."
Şimdi ne diyecektim ben?
"Hayır. Yani evet ama hayır. Yani.. Ben çok susadım gidip bir şeyler içeceğim."
Diyerek dansı bıraktım ve koşmaya başladım. Chris arkamdan "Bella" diye bağırdı. Ama ben koşmaya devam ettim. Dışarıya çıktım ve soluklanmaya başladım. Şimdi ona ne diyecektim ben?
Kendime kızdım.
"Aferin yine çeneni tutamadın. Of ya!!"
Kafamı kaldırdığımda David ve Anna'nın arabadan indiklerini gördüm. Anna David'in koluna girdi ve buraya doğru yürümeye başladılar. David beni görür görmez gülümsedi. Onunla hala doğru düzgün konuşamamıştım.
"Bella çok şık görünüyorsun." Dedi Anna. Soğuk bir şekilde cevap verdim.
"Teşekkür ederim. Sen de çok şık görünüyorsun."
David le bakıştık.
"Nasılsın David?"
"İyiyim. Bizimkiler içerde mi?"
"Evet dans ediyorlar."
"Sen niye burdasın?" Diye sordu Anna.
"Biraz hava almak istedim. Bilirsin içki kokuları." Dedim David'e bakarak. Anna şaşkın gözlerle David'e baktı.
David, Anna'nın merakını gidermek için cevap verdi.
"Bella içki kullanmıyor da."
"Öyle mi? Bence çok şey kaçırıyorsun"
"Yok canım ben böyle iyiyim. Kendimi kaybedip daha sonra pişman olacağım şeyler yapmak istemiyorum."
"Sen bilirsin." David'e baktı.
"Hadi içeri girelim. Sen geliyor musun Bella?"
"Hayır ben biraz daha hava alacağım."
"Peki. Hoşçakal."
"Hoşçakalın iyi eğlenceler."
Bu kıza gıcık kapıyordum. David bu kız da ne buluyordu. Daha gerçek yüzünü bile bilmiyordu.
Ellerimle yüzümü kapattım. Biraz yürüdüm. Arka bahçeye kadar gittim. Orada kimse yoktu. Biraz yalnız kalmak istedim.
Havanın sert rüzgarının yüzüme çarpmasıyla içimi bi sıkıntı kaplamıştı.
Geçer diye düşünmüştüm ama bir türlü geçmemişti. Sanki sıkıntı daha da büyüyordu. Havanın buz gibi soğuk olmasına rağmen bunalmıştım.
Banklardan birine oturup kafamı duvara dayadım.
Soğuk iyice bunaltmıştı. Hem üşüyor hem de bunalıyordum.
İçeriye geri dönmek için ayağa kalktığım sırada etrafımın sisle kaplanmış olduğunu gördüm. Aldırış etmeden yürümeye devam ettim. Ama sanki sis de benle birlikte yürüyormuş gibi hissettim.
Bir iki adım daha ilerledikten sonra durdum. Arkamı dönüp sise baktım. Sisin kaynağı çalılıklardan geliyordu. Oraya doğru ilerlemeye başladım. Çalılıkların arasında altı kırmızı nokta vardı. Parlıyorlardı. Ama ne olduklarını çözememiştim. Birkaç adım daha yaklaştıktan sonra bunların birer göz olduklarına karar verdim. Olduğum yerde durdum. Nefes alış-verişlerim hızlanmıştı. Biraz daha yaklaştım. Öylece bana bakıyorlardı.
Elimi çalılığa götürdüm ve arayı iyice açtığım sırada karşıma bir kedinin çıkmasıyla çığlık atmam bir olmuştu.
"Ohh!! Yalnızca bir kediymiş." Diyerek kendimi rahatlattım. Çok korkmuştum. Zaten kedi de korkmuş olmalıydı ki koşarak kaçmıştı. Arkamı geri dönüp yürümeye devam ettim ve yürürken de sisin kaybolmuş olduğunu farkettim.
Bu da neydi şimdi böyle?!!!

Daha fazla adrenalin salgılamamak için içeriye girdim.
Dans salonuna geri döndüğümde gözüme ilk çarpan çift Jessica ve Ed oldu. Slow müzik çalınıyordu. Jessica kafasını Ed'in omzuna dayamıştı. Ed ise Jessica'nın kafasına kafasını dayamış dans ediyorlardı. Sanırım Jessica, Ed'e olumlu yöne cevap vermişti. Etrafa iyice bakındım. Chris'i bulmam gerekiyordu. Onu ararken bu sefer de gözüm David ve Anna'ya takılmıştı. David bana bakıyordu. Gözlerini kırpmadan öylece beni izliyordu. Daha sonra gözlerini kapattı. O sırada gözünden bir damla yaş akmıştı. Ne olmuştu? Neden ağlıyordu?
Kafamı hemen oradan çevirdim. Yere doğru odaklandım. Kesik kesik nefes alıyordum.
İleriye doğru adım adım yürümeye başladım. Bulamamıştım. En sonunda Kate ve Eric'e nerede olduğunu sordum.
"En son kapıdan çıkarken gördüm. Fazlasıyla sinirli görünüyordu."
Teşekkür ettim ve hemen koşarak oradan ayrıldım.
Boş, soğuk ve karanlık koridorda öylece koşuyordum. Herkes dans salonunda olduğu için kimse koridorlarda görünmüyordu.
"Chris?"
"Chris?"
Ses yoktu. Aklıma tuvalette olabileceği geldi. Koşarak oraya gittim. Ama içeriye öylece girmem pek hoş olmazdı. Biri olabilirdi.
Biraz düşündüm acaba içeriye girip "bir arkadaşa bakıp çıkacağım" deyip çıksamıydım? Yoksa direkt girip eğer biri varsa özür mü dilemeliydim?
Bir bağırma sesinin gelmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Ses tuvaletten geliyordu. Hemen içeriye daldım. Girdiğimde Chris'in bir çocuğun üzerinde olduğunu ve onu sertçe dövdüğünü gördüm. Daha da kötüsü bu çocuk Skyler'dı.
"Chris sen ne yapıyorsun?" Diyerek onu kaldırmaya çalıştım. Ama çocuğun boğazını bir türlü bırakmıyordu.
"Chris kendine gel!!! Bırak onu."
Skyler'ın ağzı burnu kan içinde kalmıştı.
"Chris bırakkk!!!" Diye bağırdım ve Chris'in omzundan tutup onu duvara fırlattım. Duvara sert bir şekilde çarpıp yere düştü.
"Lütfen yeter artık!!" Skyler hemen yerden kalktı ve burnunu sildi. Beyaz gömleğinde kan lekeleri vardı. Chris'e doğru baktım. Hala yerdeydi. Ayağa kalktı. Tam bir adım öne attığı sırada Skyler bağırarak onun üzerine doğru koşmaya başladı ve yine kavga etmeye başladılar.
"Ne yapıyorsunuz? Bırak onu!! Sky bırak onu!!" Diyerek onları ayırmaya çalıştım.
"Benim kimi sevdiğimden sanane!!" Diye bağırdı Skyler.
"Söz konusu benim sevgilim!! Sen ona, benimle birlikte olduğu halde çıkma teklifi etmeye nasıl cüret ediyorsun? Ha?! Yürek mi yedin sen?!"
"Buna çok pişman olacaksın Grey! Seni doğduğuna pişman edeceğim!" Dedi ve bana baktı.
"Sen de kimle birlikte olduğunu gör artık Bella. Buna çok pişman olacaksın!"
"Sky!" Dedim ve duraksadım. Chris'in elinden tuttum.
"Defol burdan!"

Merhaba sevgili okuyucularım.
Uzun zamandır doğru düzgün yb koyamadığım için özür dilerim. Tatilde bunu olduğunca telafi etmeye çalışacağım. Bnce gayet başarılı bir bölüm oldu. Şahsen ben çok beğendim. Şimdi size bölüm ile ilgili bazı sorular soracağım. Bunları lütfen teker teker cevaplayıp yoruma yazınız
- bu bölümde sizi heyecanlandıran yer neresi?"
- sizi üzen yer neresi?"
- jessica ve ed'in ilişkilerini onaylıyor musunuz?"
- sizce David'in ağlamasının sebebi neydi?
- çalıların arasındaki kırmızı noktalar neydi?

Lütfen soruları yorum bölümüne düşüncelerinizle birlikte cevaplandırınız ve vote vermeyi de unutmayınız :))

Kurtlar Arasında  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin