33. Bölüm

7.9K 549 7
                                    

"Chris dur!! Yeter artık. Onu öldüreceksin."
"Zaten bunu istemiyor muyuz? Bella'ya zarar verdi. Daha ne olabilir ki?"
"Evet öyle ama bu şekilde olmaz." Dedi ve beni Dylan'ın üzerinden kaldırdı.
"Şimdi sana iki seçenek veriyorum Dylan. Ya buradan gidersin ya da Chris'in senin suratını dağıtmasına izin veririm."
Beklemediğim bir anda ayağa kalkıp hiçbir şey olmamış gibi gitti. David ile göz göze geldik. Kısa bir süre bakıştıktan sonra kapıya doğru koşmaya başladık. Oradan kurtulup Bella'yı bulmamız gerekiyordu.
"Pekala sen ilk beta olduğunda nereye gittin?"
"Ben... bilmiyorum Chris. O zamanlarda tek istediğim bana görünen kişilerin kafalarını koparıp parçalamaktı."
"Şu anda Bella da onu düşünüyor olmalı. Tanrım bu korkunç bir şey."
"Ama bir de şöyle düşün. Ölebilirdi."
"Haklısın bu ölmesinden daha iyi. Pekala büyük bir ihtimalle ormandadır. Zaten fazla uzaklaşmış olamaz. Hadi gidelim."
     Ormanın içinde koşmaya başladık. Etraf çok sessizdi. Artık Bella'nın burda olması umudunu yitirmiştik.
"Ne yapacağız?"
"Hiçbir fikrim yok David." İkimiz de olduğumuz yere oturduk. David cebinden telefonunu çıkardı ve numarayı çevirdikten sonra telefonu kulağına dayadı.
"Kimi arıyorsun?"
"Jessica'yı."
     Suratımı astım. Jess iyi biriydi. Ama yaptığı şey yüzünden bu haldeydik.
Konuştuktan sonra bana döndü.
"Onlara da haber verdim. Şehirde arıyorlar." Kafamı peki anlamında salladım.
     Çaresizce etrafa göz gezdirdim. Ve yaprakların toplandığı yerde bir şey olduğunu farkettim. Ama karanlıktan tam seçemiyordum. Hemen gözlerimi devreye soktum. Ve oraya daha dikkatlice baktım.
"Ne oldu Chris? Niye kurt oldun?"
     Oraya doğru yürümeye başladım. Ve bunun yaklaştıkça ne olduğunu görebiliyordum. David de arkamdan geliyordu. Elime aldım. Bu kanlı beyaz bir tişörttü. Bu Bella'nın tişörtüydü.
"Bunun burda ne işi var?"
"Hiçbir fikrim yok."
      Kokusunu içime kadar çektim. Ve bunun kokusunun parçası olan yere doğru yürümeye başladım. Sanırım beni Bella'ya götürüyordu. Uzun bir süre boyunca ormanın derinliklerine doğru yürüdük. Neredeyse sabah olmak üzereydi. Ve biz hala kokuyu takip ediyorduk. Bella kurt olduysa bile çoktan eski haline dönmüş olmalıydı.
"Chris şafak sökmek üzere ne yapacağız?"
"Kokuyu takip etmeye devam edeceğiz."
"Acaba Ed ve Jessica ne yapıyor?"
"Bilmiyorum. Zaten nedense Jessica dan iyice uzaklaştım."
"Hadi ama Bella'yı bilerek açmadı. Ayrıca Bella'yı kaçıran Dylan'dı. Yani o kendi isteği üzerine kaçmadı."
"Bilmiyorum David. Şu anda tek bilmek istediğim Bella'nın iyi olduğu."
     Uzun bir süre daha yürüdük.
"Chris. Şu da ne?" Kafamı oraya doğru çevirdim.
"Ya da kim?" Diye sordum. Yerde biri yatıyordu. Ve sanırım çıplaktı. Yanına iyice yaklaştık. Suratı kapalıydı. Kafasını bize doğru çevirdik. Saçlarıyla kaplanmış saçlarını önünden çektik. Bu Bella'yı!!!

     Çok kısa yazdığımın farkındayım. Bunun için sizden özür diliyorum.
    Kısa olsa da umarım beğenmişsinizdir. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Bana istediğiniz zaman mesaj atabilir, kitap hakkındaki düşüncelerinizi söyleyebilirsiniz. Sizi seviyorum😘😘

Kurtlar Arasında  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin